Yap-malı Et-meli Kelime Dağarcığınızdan Atılmalı!
Empowered Achievers’in kurucusu, profesyonel gelişim ve koçluk konusunda danışmanlık veren Chris Dalton “-meli”, “-malı” eklerini (İngilizce “should” kelimesini) kelime dağarcığınızdan atmanız gerektiğini yazar Thrive Global’da yayınlanan makalesinde.
“Daha çok sayıda yönetim kitabı okumalıyım.”
“Kağıt üzerinde mükemmel görünüyor, kendimi şanslı saymalıyım.”
“Yeni bir ek işe başlayamam, tam zamanlı işime konsantre olup daha fazla para kazanmalıyım.”
Bu sözler tanıdık mı? Hatta sizin söyleyebileceğiniz sözler gibi mi geliyor?
-meli, malı eklerini atın çünkü bu ekler çok tehlikeli.
Neden mi tehlikeli?
Bu ekleri kullandığımızda çevremize ve daha da önemlisi kendimize özürler yaratıyoruz. Bunlar yoğun takviminiz için mükemmel mazeretler olabilir. Ancak sadece mazeret hatta kimi zaman da sizin için iyi olacak birşeyi yapmamanız için kendi kendinize ürettiğiniz bir bahane. Pek de yapmak istemediğimiz birşeyden kurtulmak için veya kendimizi korumak için yarattığımız bir savunma mekanizması. Aslında yapmalıyım demeyi alışkanlık halinde kullanmaya başladığınız andan itibaren, kendinizi bir çıkmazın içinde bulursunuz. Kendi doğrularınız dışında hareket ettiğiniz doğrudur, çünkü sürekli şöyle yapmalıyım böyle yapmalıyım demeniz aslında yapmanız gerekenleri yapmadığınız anlamına gelir.
Empowered Achievers’in kurucusu, profesyonel gelişim ve koçluk konusunda danışmanlık veren Chris Dalton “-meli”, “-malı” eklerini (İngilizce “should” kelimesini) kelime dağarcığınızdan atmanız gerektiğini yazar Thrive Global’da yayınlanan makalesinde.
“Daha çok sayıda yönetim kitabı okumalıyım.”
“Kağıt üzerinde mükemmel görünüyor, kendimi şanslı saymalıyım.”
“Yeni bir ek işe başlayamam, tam zamanlı işime konsantre olup daha fazla para kazanmalıyım.”
Bu sözler tanıdık mı? Hatta sizin söyleyebileceğiniz sözler gibi mi geliyor?
-meli, malı eklerini atın çünkü bu ekler çok tehlikeli.
Neden mi tehlikeli?
Bu ekleri kullandığımızda çevremize ve daha da önemlisi kendimize özürler yaratıyoruz. Bunlar yoğun takviminiz için mükemmel mazeretler olabilir. Ancak sadece mazeret hatta kimi zaman da sizin için iyi olacak birşeyi yapmamanız için kendi kendinize ürettiğiniz bir bahane. Pek de yapmak istemediğimiz birşeyden kurtulmak için veya kendimizi korumak için yarattığımız bir savunma mekanizması. Aslında yapmalıyım demeyi alışkanlık halinde kullanmaya başladığınız andan itibaren, kendinizi bir çıkmazın içinde bulursunuz. Kendi doğrularınız dışında hareket ettiğiniz doğrudur, çünkü sürekli şöyle yapmalıyım böyle yapmalıyım demeniz aslında yapmanız gerekenleri yapmadığınız anlamına gelir.
Yukardaki örneklerde olduğu gibi, kağıt üzerinde mükemmel görünen kişinin kanlı canlı haliyle pek de mükemmel olmadığını anladığınız zaman, buna benzer bir mantık yürütürsünüz: “kağıt üzerinde böyle bir özgeçmişe sahip, bu kadar deneyimli, başarılı birinin benimle çalışmasından dolayı mutlu olmalıyım. Kişiliğiyle ilgili sorunlar olsa da zaman icinde beraber çalışmaya alışırız mutlaka…” Kısacası, “şanslı saymalıyım” diyerek kendi kendinizi inandırma daha doğrusu kandırma çabasına girersiniz. Bazen de -meli, -malı ekleri kurumsal dünyanın konuşma kültürü içerisinde biz farkında olmadan hayatımıza sinsice sızar. Kurumsal dünyanın dili budur, o dünyanın insanı olmak ve çevrenizdekilerle iletişim kurmak için konuşmama gibi bir lüksünüz yoktur, işinizi ve dolgun maaşınızı korumak için bazen pek de geliştirmek istemediğiniz yönlerinizi geliştirmeniz veya öğrenmek istemediğiniz bir yabancı dili akıcı bir şekilde konuşmanız gerekebilir.
Yapmanız gereken şeyleri kendinize hatırlattığınız durumlarda genellikle kendinizi tehlikeden koruma refleksiyle hareket edersiniz. “Güvenli olmalıyım” dediğinizde tehlikenin çok yakın olduğunu bilirsiniz. Bu sözü ettiğinizde bilmeniz gereken bir şey daha vardır: sadece tehlikeyi ertelersiniz, bugün değil ama yarın o değişiklik yaşanacak, zaman içerisinde olan muhtemelen olacaktır.
Alışkanlıklarınızı değiştirmek için – meli, -malı Kendinizi geliştirmek için işe yarayan, iyi alışkanlıklar geliştirmek kötü bir şey mi diye sorabilirsiniz? Pek tabii ki değil. Yapmalı veya yapmamalı olduğunuz aktivitenin nedenine inin. Örneğin, yapmanız gereken sağlıklı beslenmek mi? Çok güzel. Zor gelse de, kafanızda bu alışkanlığın size getireceği yararları doğrulayabilir, fikre inandığınız için uygulamasına daha kolay adapte olabilirsiniz. Her gün 10 dakika düşünceleriniz, duygularınız ve hayata geçirmek istediğiniz fikirler hakkında günlük mü tutmaya başladınız? Neden? En yakın arkadaşınız geçen hafta sonu size günlük tutmanın faydalarından ve kendi yaşamına getirdiği katkılardan mı bahsetti? Bu iki örneği ele aldığınızda sizce hangi yeni alışkanlığın sürdürülebilirliği var? Hangisi birkaç denemeden sonra zaman kaybı gibi gelecek? Kendinizi zorladıkça o 10 dakikalık kendini dinleme ve yazma seansı günlüğün sayfasına boş boş bakarak geçirdiğiniz bir zaman olacak. Yaptınız mı? Yaptınız. Neden? Arkadaşınızın çok işine yaradığı için… peki ya sizin?
“Neden”in önemi
Neden sorusunu içselleştirmiş konuşmaları ve herkesin kendi nedenini bulması için düzenlediği çalıştaylarıyla tanınmış Tony Robbins TED konuşmasında kendini ben “nedenlerin adamıyım” diye tanıtır ve danışanlarına “neyi neden yaptıklarını bilmek istediğini söyler. Robbins, konuşmasına şu sorularla devam eder:
Davranışlarınızın altında hangi güdüler yatıyor? Bugün, hayatınızda sizi harekete geçiren ne? Performanslarındaki farkı yaratan ne? Robbins bizi içimizden harekete geçiren görünmez gücün duygular olduğuna inanır. Hayatta en önemli iki dersin, birincisi; başarının ilmi, ki bu yapılan her şeyde en uç düzeye kadar uzmanlaşılması, ikincisi ise, hayatta çok nadir olarak ustalaşılan “memnuniyet sanatı”. Konu memnuniyet olunca birden bilimden uzaklaşıyoruz çünkü çoğu zaman iki kere iki dört olmuyor, işin içine duygular giriyor ve bireysel uygulamaların ve dışavurumların birbirinden farklılık gösterdiği bir sanat oluyor.
Nedir bizi mutlu eden? Kimilerin kabarık banka hesapları, istediklerini söyledikleri herşeyleri var hayatlarında. Sevdikleri, onları sevenler, kariyerleri, paraları, eğitimleri… ama mutlu değiller, kendilerini bir türlü toparlayamıyorlar. Diğer yandan, çok aza sahip ancak yaşamayı seven kendine ve çevresine değer sağlayan birçok insan var. Neden? Nasıl?
Belirleyici etken asla kaynaklar değildir, kaynak yaratabilme yeteneğidir.
Kaynak yaratabilme yeteneğinizi de duygular yönetir. Eğer yeterince yaratıcı, yeterinde neşeli, yeterince eğlenceliyseniz, kim sizin önünüze geçebilir ki? Yani, doğru bir yaklaşımla işe başlarsanız, para, zaman, işinin ehli eleman gibi elinizde olmayan kaynaklar sadece aşacağınız zorluklar arasında olur. Duygusal olarak zinde, psikolojik olarak her türlü zorluğu aşmaya hazırsanız, sizi kimse durduramaz. Yeter ki o fikri benimsemiş olun ve zorlukları aşmaya duygusal olarak hazır olun.
Odaklı ve bilinçli hareket edin
İstediğimiz sırf başkaları yaptığı için ilginizi çeken, bakalım belki benim de işime yarar dediğiniz şeylerle zaman öldürmeyin. Kendi kendinize dürüst olun. -meli, -malı fazından çıkmanın en etkili yolu kendinize dürüst olmak olacaktır. Eğer gerçekten yapmak istediğiniz aktivitelere ve işlere evet derseniz, o zaman keyifle “yapılacaklar listenizi” bitirebilirsiniz. -meli, -malı listeniz kısalırken, yaptıklarınız artar, kendinizi daha iyi hissedersiniz, çünkü üretirsiniz, yararlı olursunuz.
Basit bir aktiviteyle -meli -malı’lardan kurtulmaya başlayın
Dalton bizleri hemen işe koyulmaya davet ediyor:
Hemen bir defter alın ve aşağıdaki sorulara cevaplarınızı yazın.
1. – meli, -malı listenizde neler var? En önemlisini yazın.
2. Neden bunu yapmak istiyorsunuz? Bu neden nereden geliyor?
3. Hedefe ulaşmak için aksiyon planınız nedir? Bu plan size uygun mu?
4. Aksiyon planınız, yaşam tarzınıza, karakterinize uymuyorsa değiştirin. Aynı hedefe giden birçok yol olduğunu unutmayın.
Bazen de kendi kendinize koyduğunuz, gün geçtikçe uzayan yapılması gerekenler listesinin altında eziliyor, onca işi yetiştirmenin imkansızlığı içinde hiçbir işi tam yapamaz oluyorsunuz. Listenizi hafifletin. En önemli konuları, öncelikleri listenize alın, odaklanarak hafifleyeceksiniz.