Kişisel Markanızı Nasıl Güçlendirirsiniz?
Sosyal medya profillerimiz, blogumuz ve web sayfamızın fiziksel benliğimizden daha görünür olduğu günümüzde, sanal kimliğimiz kanlı canlı bizi temsil ediyor. Sanal kimliğimiz gerçek bizle ne kadar örtüşüyor? Daha iyi bir sanal kimliğe nasıl erişebiliriz? Kişisel markamızı nasıl güçlendiririz?
İş dünyasının liderlerine biyografi yazarlığı yapan Bruce Kasanoff’un 14 Kasım’da Linkedin’de yayınladığı yazısında, sosyal medyayı kullanarak kişisel markanızı nasıl sağlamlaştıracağınızı, bağlantı ağınızı genişleteceğinizi ve işinizle ilgili hizmet alma arayışında olan kişilerin size gelmesini nasıl sağlayacağınızı basit örnekler ve adım adım yapılması gerekenlerle kaleme almış. Örnekleri, yazısını yayınladığı profesyonel sosyal medya platformu Linkedin’den. Adına Julie diyelim diye yazmış, biz Leyla diyelim. Leyla kişisel markasıyla ilgili tavsiye istiyor: “Kişisel markamı ve profesyonel networkumu oluşturmaya çalışıyorum. Amacım, seneye bu zamanlar ilk danışmanlık kontratımı garantilemek. Bu amacıma sosyal medyayı kullanarak nasıl ulaşabilirim? Yaptığım işle ilgili nasıl potansiyel müşterilerimin ilgisini çekebilirim?” diye soruyor.
Kasanoff yıllarca bu gibi soruları almaya ve farklı endüstri, meslek ve iş alanındaki kişilere farklı sosyal medya platformlarını dikkate alarak cevap vermeye alıştığı gibi, artık profesyonel tavsiyelerini bir yerde toplamaya karar vermiş.
Sosyal medya profillerimiz, blogumuz ve web sayfamızın fiziksel benliğimizden daha görünür olduğu günümüzde, sanal kimliğimiz kanlı canlı bizi temsil ediyor. Sanal kimliğimiz gerçek bizle ne kadar örtüşüyor? Daha iyi bir sanal kimliğe nasıl erişebiliriz? Kişisel markamızı nasıl güçlendiririz?
İş dünyasının liderlerine biyografi yazarlığı yapan Bruce Kasanoff’un 14 Kasım’da Linkedin’de yayınladığı yazısında, sosyal medyayı kullanarak kişisel markanızı nasıl sağlamlaştıracağınızı, bağlantı ağınızı genişleteceğinizi ve işinizle ilgili hizmet alma arayışında olan kişilerin size gelmesini nasıl sağlayacağınızı basit örnekler ve adım adım yapılması gerekenlerle kaleme almış. Örnekleri, yazısını yayınladığı profesyonel sosyal medya platformu Linkedin’den. Adına Julie diyelim diye yazmış, biz Leyla diyelim. Leyla kişisel markasıyla ilgili tavsiye istiyor: “Kişisel markamı ve profesyonel networkumu oluşturmaya çalışıyorum. Amacım, seneye bu zamanlar ilk danışmanlık kontratımı garantilemek. Bu amacıma sosyal medyayı kullanarak nasıl ulaşabilirim? Yaptığım işle ilgili nasıl potansiyel müşterilerimin ilgisini çekebilirim?” diye soruyor.
Kasanoff yıllarca bu gibi soruları almaya ve farklı endüstri, meslek ve iş alanındaki kişilere farklı sosyal medya platformlarını dikkate alarak cevap vermeye alıştığı gibi, artık profesyonel tavsiyelerini bir yerde toplamaya karar vermiş.
Eğer siz de Leyla gibiyseniz, Linkedin’de iki hedefiniz olmalı:
- Başkalarına yardım etmek.
- Başkaları tarafından işe alınmak.
Birinci madde her zaman önce gelir. Eğer başkalarına yardım etmezseniz, sizinle ilgili söyleyecekleri iyi bir şey olmaz. Artı, gece kafanızı yastığa koyduğunuzda birilerinin hayatında küçük de olsa bir fark yaratmış olmanın mutluluğunu duyarsınız. Ancak herkes bilir ki, faturalarınızı ödeyecek olan ikinci maddedir.
İyilik yapmak önemlidir. Güne başkalarına iyilik yaparak başlayın. Aktif olun, gerektiğinde su yüzüne çıkmayanı ortaya çıkarın ancak akıllı olun. Akılda kalın. Akılda kalabilmek için insanların neleri hatırladığını bilmek gerekir, öğrenin. Ve altın kuralı unutmayın: her zaman ama her zaman sizin yazdıklarınıza cevap veren insanlarla iletişim kurun.
Sosyal medya ustalıkla nasıl kullanılır?
1. Başarılı olmak için herkese seslenmek yerine gerçekten sizi duyacak dar bir dinleyici grubuna seslenin. Ne yazsanız okuyan, kendinden birşeyler bulan, öğrenmek isteyen, sizi rol modeli olarak gören veya fikirlerinizi ilginç bulan sadık bir kitleniz olsun. Konunuz da kitleniz gibi odaklı olsun. En çok bildiğiniz, eğitimini aldığınız, yıllarınızı verdiğiniz işe odaklanın. Sadece ve sadece o konuda yazın. Tekrar tekrar aynı şeyleri yazmayın. Aynı konuyu derinlemesine işleyin. Her yeni yazı bir sonraki katmanı anlatsın. Bir sonraki adımda ne yapmaları gerektiğini anlatan aksiyona dönüştürülebilen yazılar yazın.
2. Sadece başkalarına faydası olacağını düşündüğünüz içerikleri paylaşın. Sosyal medya kendi kendinizi öveceğiniz bir yer değil. Başkalarına yardım etmek, sorunlarına çözüm önermek, yaşamlarını zenginleştirmek ve bazen de eğlendirmek için kullanılan bir ortam. Sosyal medya çevrenizde güven ve güvenilirlik oluşturabilmek için sürekli olarak yararlı içerik paylaşmanız gerekli. Bu şekilde değer kattığınızı gösterebilirsiniz.
3. İnsanlar sizin postlarınızı yorum yazdığında veya paylaştığında, cevap verin. Kapınızı biri çalsa duymamazlıktan gelmezsiniz değil mi, aynı şekilde sanal dünyada size ulaşmaya çalışanları yok saymayın. Amacınız, insanlara birşey anlatmak değil, insanlarla konuşmak olmalı.
4. Ne değer kattığınızı net olarak bilin ve bu değeri profilinize yazın. Postlarınız başkalarına yardım etmeli. Postunuz ilgili çekmeli, postu okuduktan sonra kimdir bu sözün sahibi diye sizin profilinize bakmak istemeli okuyanlar. İşte burada birkaç saniyede dikkat çekebilmek için kısacık bir özetin yararlarından bahsediyor Kasanoff. Örneğin, profil özetiniz şöyle olmalı: “Yeni bir e- ticaret web sayfasını 2500 dolara mal etmek isteyenler beni arar. Müşterilerim tasarladığım siteler sayesinde satışlarını ikiye hatta üçe katlarlar.”
5. Her güne dikkat çekecek bir postla başlayın. Bir link, post veya makale, güne başlarken ilk sözleriniz akılda kalan, dikkat çeken, söylemeye değer sözler olsun. Binlerce insanla milyonlarca insanın dikkatini çekmek için yarış halinde olduğunuzu unutmayın. Jenerik, kafa karıştıran başlıklardan kaçın. Başlığınızla takipçilerinizi içeriklerinizi okumaya teşvik edin.
6. Yazıyla dikkat çekme kuralları, görseller için de geçerli. Jenerik klip art fotoğraflarından veya herkesin sıklıkla paylaştığı grafiklerden uzak durun. Yaratıcı resimler kullanın, mümkünse kendi resimlerinizi. Eğer başkalarının resimlerini kullanıyorsanız, resmin sahibinden izin alın ve resmin altına not düşün.
7. Yayınlamadan önce üç kere okuyun. İmla ve gramer hatalarıyla dolu bir yazı okurlarınızı en hızlı kaçırmanın yolu. Yeterince önem vermediğinizi veya net bir şekilde düşüncelerinizi yazıya aktaramadığınızı gösterir. Özensiz yazı sizin markanıza zarar verir. Tekrar tekrar okumaya zamanınız yoksa, yayınlamayın. (Kasanoff umarım bu yazımda herhangi bir imla hatası yapmamışımdır diye not düşmüş. Umarım ben de tüm hataları yakalamışımdır!)
8. Kendi kendinizin reklamını yapmaya bir sınır koyun. Tabii ki profesyonel hizmetlerinizden bahsedeceksiniz, Linkedin’de bulunma amacınız bu ancak bu bireysel tanım bir satış elemanının ürünlerini satması kadar açık ve doğrudan olmamalı. Kendinizle ilgili bilgi verin, bırakın size doğru ilk adımı potansiyel müşterileriniz atsın.
9. Başkalarına yardım edin, onlar size yardım etsin. Başkalarına sizin yazılarınızı paylaşmalarını istemeden önce, siz onların yazılarını paylaşın. Kafanızda yardım etmek olduktan sonra, Linkedin’de kontaklarınıza yardım etmenin yüzlerce alternatifi olduğunu göreceksiniz.
10. Sanal ilişkilerinizi gerçek ilişkilere dönüştürün. Uzun soluklu amacınız, daha fazla sayıda takipçi, beğeni veya paylaşım kazanmak değil, size değer yaratacak profesyonel ilişkiler kurmak olmalı.
Tuzaklara dikkat!!!
Durum/bağlam/konum bilgisi eksikliği tuzağı: Hangi durumda bu postu yazıyorsunuz? Sizi tanımayan insanların dikkatini çekmek istediğinizi aklınızdan çıkarmayın. Pazarlama gurusu musunuz, yoksa matematiği en keyifli zihin cimnastiği gören bir bilgisayar dehası mı? Onlara hangi bağlamda ve konumda paylaşım yapıyorsunuz? Neden size kulak vermeliler? Tüm bu cevapları postunuzda değil, profilinizde verin.
Reddedilme tuzağı: Unutmayın ki bağlantı kurmak için mesaj attığınız çoğu insan sizi red etmek için sebep arıyor. Linkedin kullanan yarım milyar kullanıcı var, seçici olmak lazım, değil mi? Sizinle temas içinde olmak isteyecekleri bir neden yoksa, insanları sizi red etmeyi tercih edecektir, aynı sizin yaptığınız gibi…
Yoğun eşittir kafası karışık olma tuzağı: Meşgul insanların kafasını karıştırmak çok kolaydır. Profil özetinizde fiil kullanmaktan kaçınarak, insanların kafasını karıştırırsınız. Özet bölümünde, kariyerinize ilk başladığınız işlerden söz ederseniz, kafa karıştırırsınız.
Çok komplike olma tuzağı: Herşeyi olabildiğince basit tutun. Bir makale yazdığınızda, bir amacınız veya mesajınız olsun. Aynı kurala post yazdığınızda da uyun. Birçoğumuz birden fazla mesajı kısacık bir posta sığdırmaya çalışıp, hiçbir mesaj veremeden üstelik kendi markalarına zarar vererek sosyal medya postu yazarlar. Bu tuzağa düşmeyin.
Az yazmak söyleyecek şeyinizin az olduğu anlamına gelmez. Az söz daha çok duyulur, daha fazla akılda kalır.