15 49.0138 8.38624 1 0 4000 1 https://hrpozitif.net 300 true 0

HR+

20 subat degisim

Kartvizitler Ölmüyor; Kabuk Değiştiriyor!

0 Comments

20 subat degisimKreatif profesyonellerin ve genç girişimcilerin dünyasında kartvizitlerin isim ve kontakt detaylarını vermenin ötesinde bir misyonu var: Dikkat çekmek ve farklı şekil, materyel ve mesajlarıyla müşterilerin aklında kalmak.                                                    

Sue Shellenbarger’in Wall Street Journal’da yayınlanan yazısında, şu size verildiğinde, bu nedir diye evirip çevirdiğiniz anlamlandırmaya çalıştığınız, ya sizi komik, saçma, veya ince mizahıyla güldüren ya da kullanışlı bir küçük alet edevat olarak yanınızda taşıdığınız kartlarla ilgili yazmış. Örneğin, Boca Raton, Florida’da iş geliştirme danışmanlığı yapan Randall Ostrow kartvizitini küp bulmaca şeklinde tasarlamış. Genellikle insanlar telefonla konuştuklarında ellerinde oynadıkları, ofiste masalarında duran bir obje olarak Ostrow’un kartı sürekli gözlerinin önünde oluyor.

Bilgi, isim ve insan kalabalığı içinden sıyrılabilmek için yaratıcı kartvizitler…

Siyah-beyaz kartvizitler tıp, hukuk, muhasebe ve finans gibi “ciddi” sektörler ve mesleklerle sınırlı kalmaya başladı. Birçok kreatif profesyonel ve bağımsız iş yapan profesyonel kendi kartlarını kendileri tasarlıyorlar. Bu tasarımı yaparken de, renkleri, materyelleri, şekilleri, işlevleriyle akılda kalan, hatta sohbetlerde fıkra gibi anlatılan kartlar yapmak istiyorlar. Öyle ki isim ve kontakt bilgileri ikincil planda kalıyor. Bir yandan, hatırlanmak, ilgi çekmek istenen bir şey olmakla beraber, diğer yandan çok çarpıcı ya da abuk karşılanacak bir tasarım yapmak ve o tasarımla bağdaştırılma riskiyle karşı karşıyasınız. Ne gayri ciddi bir kart, nasıl saçma bir fikir gibi bir tepki de hoş olmaz. Bir yandan da, klasikleşmiş cüzdana sığacak bir kart beklentisi olan müşterileri sıkabilir ya da şaşırtabilirsiniz.

20 subat degisimKreatif profesyonellerin ve genç girişimcilerin dünyasında kartvizitlerin isim ve kontakt detaylarını vermenin ötesinde bir misyonu var: Dikkat çekmek ve farklı şekil, materyel ve mesajlarıyla müşterilerin aklında kalmak.                                                    

Sue Shellenbarger’in Wall Street Journal’da yayınlanan yazısında, şu size verildiğinde, bu nedir diye evirip çevirdiğiniz anlamlandırmaya çalıştığınız, ya sizi komik, saçma, veya ince mizahıyla güldüren ya da kullanışlı bir küçük alet edevat olarak yanınızda taşıdığınız kartlarla ilgili yazmış. Örneğin, Boca Raton, Florida’da iş geliştirme danışmanlığı yapan Randall Ostrow kartvizitini küp bulmaca şeklinde tasarlamış. Genellikle insanlar telefonla konuştuklarında ellerinde oynadıkları, ofiste masalarında duran bir obje olarak Ostrow’un kartı sürekli gözlerinin önünde oluyor.

Bilgi, isim ve insan kalabalığı içinden sıyrılabilmek için yaratıcı kartvizitler…

Siyah-beyaz kartvizitler tıp, hukuk, muhasebe ve finans gibi “ciddi” sektörler ve mesleklerle sınırlı kalmaya başladı. Birçok kreatif profesyonel ve bağımsız iş yapan profesyonel kendi kartlarını kendileri tasarlıyorlar. Bu tasarımı yaparken de, renkleri, materyelleri, şekilleri, işlevleriyle akılda kalan, hatta sohbetlerde fıkra gibi anlatılan kartlar yapmak istiyorlar. Öyle ki isim ve kontakt bilgileri ikincil planda kalıyor. Bir yandan, hatırlanmak, ilgi çekmek istenen bir şey olmakla beraber, diğer yandan çok çarpıcı ya da abuk karşılanacak bir tasarım yapmak ve o tasarımla bağdaştırılma riskiyle karşı karşıyasınız. Ne gayri ciddi bir kart, nasıl saçma bir fikir gibi bir tepki de hoş olmaz. Bir yandan da, klasikleşmiş cüzdana sığacak bir kart beklentisi olan müşterileri sıkabilir ya da şaşırtabilirsiniz.

Kartvizit tasarımı ve basımı yapan Seattle merkezli Moo Inc’ten Mel Carson’in kartviziti standart kartvizitlerin üç katı kalınlıkta. Carson eşine kartını uzattığında eşinin tepkisi birden fazla kart birarada mı diye kontrol etmek ve birbirinden ayırmaya çalışmak olmuş. Kart vizitin kaliteli olması Carson’a göre çok büyük bir avantaj. Kişinin kendi markasına yaptığı bir yatırım.

Bazı kartların güvenlik uyarılarıyla beraber verilmesi hiç de fena olmayabilir. Dünyanın en meşhur hacker’i Kevin Mitnick’in kartı her kapıyı açan maymuncuk görevi görmekte. 1990’larda teknoloji şirketlerinin bilgisayar sistemlerine girmekle kamu oyunun gözü önünde tutuklanmasıyla tanınan Mitnick güvenlik koruma alanında faaliyet gösteren KnowBe4 firmasında chief hacking officer olarak çalışmakta ve konferanslarda güvenlik ve hacking konularında aranan bir konuşmacı. Mitnick yılda yaklaşık olarak 14000 maymuncuk kartvizit dağıtmakta. Kartvizileri verdiği kişiye de fiziksel olarak zarar verebiliyor. Kartviziti tutanın dikkat etmesi gerekiyor, eğer çok sıkı tutarsa, aniden iter veya çekerse, elini kesme olasılığı yüksek.

Kimileri de standartlara uyan kartvizitlerin peşinde…

“Herşeyde değişime, farklı olmaya gayret nereye kadar?” diye sorduğunuz oluyor mu? Bazen farklı olmayı öyle uçlara çekenler oluyor ki, kart kartlık görevini kaybediyor, ne işe yaradığı belli olmayan bir objeye, süs eşyasına dönüşüyor. İlk elinize aldığınızda enteresanmış dediğiniz bir kartı gerçekten saklıyor musunuz? Yoksa kartın kendisini saklasanız bile (çok kullanışlı veya enteresan bir obje olduğundan), kimindi hatırlamakta güçlük mü çekiyorsunuz? Bazen reklamların markanın önüne geçmesi gibi, kartınız da sizin önünüze mi geçiyor.

İşe alımcılar, yüzlerce müşteriyle görüşen yatırımcılar ve danışmanlar için, sıkıcı da olsalar standart kartların fonksiyonel bir anlamı var. Kartvizitlerin amacı, kişinin adı, mesleği, firması ve kontakt bilgilerini iletmek. Bu fonksiyon kartın var olma nedeni. Yılda 1000 kart toplayan bir profesyonel için, kişiye gerektiğinde ulaşabilmek için gereken bilgilere kolayca ulaşmak, sempatik veya çarpıcı bir kartın yaratacağı bir anlık gülümsemeden çok daha önemli. Yani, kartvizitlerin kartvizit defterine sığması gerekli. Boylarının çok küçük veya büyük olması, kağıt yerine başka bir materyelin kullanılmış olması, çok kalın kağıt kullanımı vb. farklılık birer dezavantaj olarak karşımıza çıkabiliyor. Yoksa bu ilginç kart kişinin sakladığı diğer kartların yanında yerini alamayacak ve işe alımcı o kartin sahibine ulaşmak istediğinde nereye bakacağını bilemeyecek. Kartvizit sürüden ayrılacak ve yolunu kaybedecek…

Kartvizitler çoktan öldü bile…

Bir diğer grup insan da, kartvizitlerin tamamiyla geçmişte kalacağını hatta kaldığını savunmakta. Dijital çağda baskının hayatta kalacağını düşünmek saçmalık. Linkedin, email, text, telefonlar arası airdrop teknolojisi varken, kartın “raison d’etre”inin kalmadığı iddaa ediliyor. Kartını aldığınız kişiyle temasa geçmek istiyorsanız, kişinin bilgilerini hızla telefonunuza kaydediyor, kartı da bir kenara atıyorsunuz.

Bir de kartvizitlerin olmazsa olmaz olduğu durumlar var…

Uluslararası ortamlarda, kongre ve çalıştaylarda kartvizitlerin insanlarla tanışmada bir aracı olduğunu gözlemliyorsunuz. Herkes kartını vererek konuşmaya başlıyor, kısaca kendini tanıtıp, sohbete giriyor, kişiden öğrenmek istediği konuları dile getiriyor, ortak konulardan söz ediyor. Kart bir girizgah amacı. Özellikle Asya ülkelerinde kartvizitiniz yoksa, görünmezsiniz. Kartviziti biten kişi, özür dileyerek söze başlıyor, ben sizinkini alayım hemen size kontakt bilgilerimi email veya Linkedin’den göndereyim diye devam ediyor. Kartvizit bir baska iş insani ile tanıştığınızda üzerinizde olması gereken kimlik.

Kısacası, dijital her alanda olduğu gibi, kartvizit basımına da tekmesini vurdu. Linkedin herkesin alışkanlığı haline geldi. Ancak nasıl elimizin kirlenmesine rağmen, gazeteyi kocaman açıp sabah kahvemizi içmeyi seviyoruz, ya da kitap ne kadar ağır olursa olsun, e-kitabı kindle, akıllı telefon veya tabletlerinizden okumak aynı tadı vermiyorsa, kartvizit de varoluşunu korumaya devam edecek gibi duruyor. Renkleri, boyutları, materyelleri, tasarımları değişiklik göstermekle beraber, standart kartların da alıcıları olmaya devam edecek. Bütün mesele amacınızı belirlemekte: kartvizit verdiğinizde amacınız “wow faktörü”nü oluşturmak mı, yoksa bilgilerinizi o kişiye vermek mi? Asıl izlenimi kartvizitinizi verdikten sonra oluşturursunuz sakın unutmayın!

abm ik
Previous Post
Account Based Marketing İnsan Kaynaklarına Uygulanırsa…
0 0BDCxnTsX okLUDu
Next Post
Ofiste Şıp Diye Tanıyabileceğiniz 4 İşkolik

0 Comments

Leave a Reply