TOKTUT ile Askıda Yemek
Bugünkü konuğum TOKTUT kurucularından Melsen Tunca. Kendisiyle askıya yemek bırakmaktan, Türkiye’de sosyal girişim olmaya ve dijital teknolojilere kadar birçok konuda konuştuk.
Ela Erozan Gürsel: Melsen Hanım, askıya yemek bırakmayı dijital mecraya taşıyan sosyal girişiminiz TOKTUT’tan bize biraz bahseder misiniz?
Melsen Tunca: TOKTUT, İstanbul’un dezavantajlı bölgelerindeki ihtiyaç sahiplerine sıcak yemek ulaştıran bir sosyal girişim. Geçen sene Boğaziçi Üniversitesi Girişimcilik Merkezi’nde, pırıl pırıl, zeki, dinamik öğrenci arkadaşlarla tanıştık. Pandemi döneminde en zarar görmüş, günlük gıda gereksinimlerini karşılamakta zorluk çeken ihtiyaç sahiplerine destek olmak gibi ortak bir paydada birleşerek, bir askıda yemek projesi olan TOKTUT’u Nisan 2020’de hızla hayata geçirdik.
Aslında “Askıda Yemek” fırınlarda çok uzun zamandır süregelen “Askıda Ekmek” geleneğini dijital ortama taşıyarak etki alanını genişleten bir yaklaşım oldu. Daha fazla yardımseverin daha fazla ihtiyaç sahibine ulaşmasını sağladı. Pandeminin ekonomik şartları zorlamasıyla, birçoğumuz kendi mahallelerimizdeki ihtiyaç sahiplerine destek olabilmek adına, fırınlarda askıya ekmek bırakıyoruz. TOKTUT kurucu ekipten Oğuzkan Akbal işin mutfağından geliyor, Eskişehir’de fırıncı bir aileden. Ne zaman memlekete dönse, fırında tezgahın başına geçer, askıya bırakılan ekmeklerin kaydını tutar ve akşam bu ekmekleri tek tek mahallede ihtiyaç duyanlara dağıtır. Konvansiyonel ortamda işleyen bir yardımlaşma modelini yine öğrenci arkadaşlardan Seyfettin Peynirci’nin hazırladığı web sitesi ile internet ortamında işler hale getirdik.
TOKTUT askıda ekmek geleneğinden yola çıkarak başlayan askıda yemek uygulaması ile lezzetli, doyurucu ve sağlıklı öğünleri ihtiyaç sahiplerine ulaştırıyor. Amacımız gelirini kaybetmiş işsiz bireyler, maddi zorluk içerisindeki aileler, yalnız yaşayan yaşlılar, göçmen kadınlar ve çocuklar başta olmak üzere, açlık sınırında yaşayan tüm ihtiyaç sahiplerine hiçbir ayrım yapmadan günlük yemek gereksinimlerini sağlamak ve bu zorlu dönemde unutulmadıklarını hissettirmek.
Ela Erozan Gürsel: Pandemiyle mücadelede en temel ihtiyaç olan yemeği ihtiyaç sahiplerine ulaştırıyorsunuz. Bir yandan dijital platform sayesinde askıya bırakmayı 5 dakikalık bir süreye indirebiliyor, diğer yandan da işin fiziksel yönünü, yemeklerin yapılmasından ulaştırılmasına, sıkı bir organizasyonu yönetiyorsunuz. Bize biraz işleyişi anlatır mısınız? Askıya yemek bırakıldıktan sonra sahadaki faaliyetler nasıl yürüyor?
Melsen Tunca: TOKTUT web sayfasından askıya bırakılan yemekler, 10 gün boyunca askıda birikiyor ve askı süresi dolduğunda toplanan sayıda yemek yine 10 gün içinde, düzenlenen haftalık program çerçevesinde, günlük olarak hazırlanıp ihtiyaç sahiplerine ulaştırılıyor. TOKTUT mutfaklarından İstanbul’un farklı noktalarına kendi araçlarımız ile teslimat gerçekleştiriyoruz. Dağıtımların ardından, yemek bırakanlara e-posta ile askıya bıraktıkları yemeklerin kimlere ulaştığının fotoğraflarını ve teslimat evraklarını gönderiyoruz. Sosyal girişim döngüsü bu noktada tamamlanıyor, emanet yerine ulaşıyor ve askıya bırakan ve askıdan alan arasında bir bağ kuruluyor.
İhtiyaç sahiplerine ulaştırılan öğün günlük taze hazırlanan dört çeşit yemekten oluşuyor. İçerisinde ana yemek, iki yan çeşit, ayran ve ekmek mevcut. Askıya en az bir adetten başlayarak dilediğiniz kadar öğün bırakabiliyorsunuz. İsterseniz bir grubu bir seferlik toplu doyurabilir veya bir aileye ay boyunca her gün ihtiyaçlarını karşılamak üzere düzenli yemek gönderilmesini sağlayabilirsiniz.
Ela Erozan Gürsel: Yemekler belli standartlara uyularak TOKTUT mutfaklarında mı hazırlanıyor?
Melsen Tunca: Levent Sanayi Bölgesindeki ana mutfakta pandemi şartlarına uygun hijyen, sağlık ve paketleme standartlarında üretim yapıyoruz. Ayrıca, Şubat’tan beri, bünyemize aynı standartlarda 2 mutfak daha ekledik. Bir gıda mühendisi gözetiminde yemeklerin besin değerini, kalitesini, dengeli beslenme prensiplerini ve lezzetini denetleyerek günde 5 bin adete varan üretim kapasitesini gerçekleştirebiliyoruz.
Ela Erozan Gürsel: İhtiyaç sahiplerini nasıl belirliyorsunuz? Dağıtım ağınızdan biraz bahseder misiniz?
Melsen Tunca: TOKTUT’u başlatmak üzere harekete geçtiğimizde, sahada halihazırda mevcut sosyal hizmet kanalları aracılığıyla ihtiyaç sahiplerine doğrudan erişebileceğimizi fark ettik. Daha önce Boğaziçi Üniversitesi bünyesinde birçok projede bize destek olmuş Sarıyer Belediyesi ile ilk demelere başladık. Başkan Vekili Hüseyin Coşkun ve Sosyal Yardım İşleri Yöneticisi Saadet Göne Ergenç ilk günden itibaren projeyi benimsediler ve yemeklerin gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaşması için canla başla gayret gösterdiler.
Belediyeler, muhtarlıklar ve sosyal hizmetlere gönül vermiş derneklerin aracılığıyla, ihtiyaç sahiplerine ulaşan ağ adeta kendi kendini inşa etti. Belediye çalışanları, yerel sosyal yardım görevlileri mesaileri bittikten sonra, gönüllü olarak kolları sıvayıp çevrelerindeki ihtiyaç sahiplerinin evlerine sıcak yemekleri kapı kapı ulaştırdılar. İhtiyaç merkezi olarak tanımladığımız bu dezavantajlı bölgelerden gelen talepler kısa sürede arttı ve 47 farklı noktaya faal olarak dağıtım yapar hale geldik. Bugüne kadar 26 binden fazla yemeği ihtiyaç sahiplerine doğrudan ulaştırdık.
Ela Erozan Gürsel: Dijital teknolojiler TOKTUT operasyonlarında size ne gibi faydalar sağlıyor?
Melsen Tunca: Teknoloji amacımıza ulaşmak için oldukça etkin bir araç. Dijital teknolojiler sayesinde, web sayfamızı ziyaret edenler kolaylıkla askıya yemek bırakabiliyor ve çözüm ortağımız iyzico sistemi ile birkaç dakika içinde güvenli ödeme gerçekleştirebiliyorlar. Sosyal medya üzerinden, hem bireylere hem de kurumlara sesimizi duyurabiliyoruz. Proje hakkında bilgi verdikçe, destekler artıyor, daha fazla yemek daha fazla ihtiyaç sahibine ulaşıyor, daha çok insanın karnı doyuyor ve sahada TOKTUT’un etki gücü her geçen gün artıyor.
Ela Erozan Gürsel: Türkiye’de sosyal girişim olmak ne gibi zorlukları beraberinde getiriyor?
Melsen Tunca: TOKTUT’u hayata geçirirken ciddi zorluklar yaşamadık, hatta hoş tesadüfler silsilesiyle karşılaştık diyebilirim. Destek rica ettiğimiz tüm kurumlar bize kendi alanlarında önemli katkılar sağladı. Bir kapı açıldı, o kapıdan geçince bir kapı daha açılıverdi. Muhtarlıklar ve belediyelerle çok iyi çalıştık, çalışıyoruz, onlardan öğrenip büyüyoruz. Temel İhtiyaç Derneği, İyiliklerde Yarışalım Derneği, Atlas Yardım Derneği, Atatürkçü Düşünce Derneği, Kadıköy Dayanışma Ağı ve İstanbul Gönüllüleri gibi yardım kuruluşları dağıtımda destek oluyorlar. Cami Vakıfları, göçmenlere yardım eden hayır kuruluşları ile de işbirliği içindeyiz. Hiçbir dini, etnik, siyasi ayrım gözetmeksizin gerçek ihtiyaç sahiplerini bulmakta bize yol gösteren herkese kapımız açık. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ederiz. Sahada kadın muhtarların tek tek yemek dağıtırken gösterdikleri özeni ve titizliği görünce, açlıkla, yoksullukla mücadelede ve iyiliği yaymakta ne kadar doğru bir konumda olduğumuzu hissediyoruz.
Ela Erozan Gürsel: Hepimiz pandeminin en kısa zamanda bitmesi ve hayatın yeni normalden eski normale dönmesi için sabırsızlanıyoruz. Pandemi sonrasında, TOKTUT’un hedefleri neler? Nasıl bir gelecek hayal ediyorsunuz?
Melsen Tunca: Önce İstanbul genelinde, daha sonra da ülke çapında faal hale gelmeyi hedefliyoruz. Bu yolda ilerlerken, hem bireysel hem de kurumsal ölçekte stratejilerle Anadolu’nun her köşesine erişmek istiyoruz. Rol modelimiz yıllardır saygıyla takip ettiğimiz TEMA Vakfı. Nasıl TEMA denince akla fidan dikmek geliyorsa, TOKTUT denince de yemek yardımı gelsin istiyoruz. Odağımız net; lezzetli, sağlıklı ve doyurucu yemek konusunda sosyal etki yaratarak ülkede gıda sıkıntısı çeken kimsenin kalmamasını sağlamak ve açlığa son vermek. Yemek en temel ihtiyaç ancak ücretsiz dağıtılsa bile ihtiyaç sahipleri yemek lezzetli değilse tüketmeyi tercih etmiyorlar. Dolayısıyla, kaliteli, lezzetli öğünler tedarik etmek sosyal girişimin başarısında belirleyici rol oynuyor.
Hem bireysel hem de kurumların sosyal sorumluluk projelerine dahil olarak büyümeyi ve daha fazla şehre, mahalleye, haneye sağlıklı öğünler ulaştırmayı amaçlıyoruz. Sivil toplum kuruluşlarının, yardım derneklerinin ve şirketlerin toplu katkılarına teşekkür etmek için sertifikalar hazırlayıp sunuyoruz. Kurumlar ile işbirliği içinde sosyal sorumluluk faaliyetlerine uygun modeller geliştiriyoruz. Birleşmiş Milletler tarafından en önemli 17 küresel sorun arasında sayılan açlık ile savaşmak için TOKTUT sosyal sorumluluk ve toplumsal fayda ilkeleriyle çalışıyor. Açlık ve yoksullukla mücadeleyi misyon edinen özel sektör firmalarına ve topluma geri verme çabası taşıyan büyük markalara Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projeleri kapsamında çözüm ortaklığı sağlayarak TOKTUT idealini sürdürülebilir kılmak bundan sonraki aşama için öncelikli hedefimiz.
Melsen Tunca kimdir? Boğaziçi Güney Kampüs’ün sevilen kafeteryası Harikalar Mutfağı’nın işletmecisi, yemek sektörüne yıllarını vermiş bir kadın girişimci, girişim mentörü, Boğaziçi Üniversitesi lisans ve lisansüstü mezunu mühendis, felsefeci ve yazar. 17 yaşında bir genç kız annesi. İyiliğin yayılarak büyüdüğüne ve kadınların yarının dünyasını kurtaracağına inanan idealist bir sosyal girişimci. |