Yarının iPhone Yaratıcısını Yetiştirmek
Kirk Phelps. Apple için ilk iPhone’u geliştiren genç adam.
Önce Amerika’nın doğu yakasının prestijli okullarından Phillips Exeter Academy’yi son sınıfta bırakıp, büyük bir heyecanla lise diploması olmadan Stanford’un bilim odaklı üniversite ve master programına kabul edilen ve de mezuniyetine birkaç ders kala Stanford’u da bırakıp Apple’da ürün müdürü olarak iş yaşamına atılan parlak çocuk.
Ne öğrendiği değil, merak ettiklerini öğrenmenin peşinden gidip, derin bir keşfetme tutkusuyla momentum yakalayıp ve peşpeşe ilgi çekici fırsatları keşfederek, birbirine ekleyerek bir sonraki noktaya ulaşmayı hedefleyen bir inovatör. Kendi inovasyon yolculuğunu uzay boşluğunda bir uyduyla seyahat etmeye benzetiyor. Belli bir hızda ilerlemek, bir gezegene yaklaşmak, etrafında dönmek ve sonra başka bir gezegene doğru ilerlemek. Bu uzay yolculuğunu enteresan kılabilmek için ise, yolcunun araç kitini farklı araçlarla donatması şart. Bir inovatörün yoktan var etmesinin Kirk Phelps tanımı.
En iyi okulları bırakma özgürlüğü ve de içinden gelen öğrenme aşkı Kirk Phelps’e keşfetme ve yaratma gücü ve motivasyonu veriyor. Aynı sınıftaki veya beraber büyüdüğü aynı mahalledeki çocuklardan Kirk’ü farklı kılan nedir?
Kirk’ün Yaratıcılığını Besleyen Sıradışı Ailesi
Kirk’ün zehir gibi zekası, keşfetme güdüsü ve merakı küçük yaştan itibaren ailesi tarafından fark edilmiş, yönlendirilmiş ve beslenmiş. Phelps ailesi, diğer ailelerin tüm iyi niyetleriyle çocuklarını yaratıcılığı ve kritik düşünmeyi baskılayan okul sistemine teslim etmelerinin aksine hareket etmiş ve çocuklarına yakından rehberlik ederek ilgilendikleri konulara yönelmeleri için fırsat tanımışlar. Çocuklarının öğrenim hayatlarında okullara ve yaz okullarına karar vermekten ve öğretmenleriyle konuşmaktan çok daha öteye gitmişler ve deneme yanılmaya odaklı sıradışı bir ebeveynliği benimsemişler.
Dört çocuğun en büyükleri olan Kirk bu deneme yanılmalardan en çok nasibini alan çocuk olmuş. Çocukların farklı ilgi alanlarının peşinden gidebilmeleri için onları farklı ortamlarda, etkinliklere dahil etmişler. Örneğin, futbola ilgi gösteren Kirk’ü Babası Cord Phelps arka mahallelerden birinin futbol takımına yazdırmış ve takımın çoğunun İspanyolca konuştuğu bir ortamda farklı bir kültürü deneyimlemesini istemiş. Böylece, sevdiği sporu yaparken kendinden farklı insanlarla etkileşip yeni şeyler görmüş ve öğrenmiş Kirk.
Peki bu parlak çocuğun son derece prestijli bir liseyi, daha sonra da bir Ivy League üniversitesini bırakmasına nasıl tepki vermişler? Konvansiyonel ailelerin yüzde doksanı bir servet harcadıkları ve birçok çocuğun hayallerini süsleyecek bir eğitimi oğullarının bitirmeden bırakmasını anlamlandıramaz, engellemeye çalışır, kabullenemez. Oysa, anne-baba Cord and Lea Phelps oğullarının bu kararına destek olmuşlar.
Baba Cord Amerikan tarihine meraklıymış, çocuklarına 1850’lerle 1960’ların Amerika’sını anlatan birçok kitabı anlatmış, Moby-Dick, Robinson Crusoe, Jack Kerouac, Alfred Hitchcock, Jimi Hendrix okunmuş, konuşulmuş ailecek. Anne-baba ve çocuklar New York’a bir tarih gezisi düzenlemişler. Cord’un çocuklara zorlaya zorlaya okuttuğu Les Miserables’ın izlerini sürmüşler, Yankees stadında maça gitmişler, Broadway’de Oklahoma’yı görmüşler. Bir tarih öğretmeni perspektifinden Amerikalı olmayı deneyimlerle anlatmak istemiş Baba Kirk. Bazılarında çocukların ilgisini görmüş, bazılarında sıkılmalarını ve ilgisizliğini… Amaç, küçük yaşta keşfetmeyle ilgili heyecan aşılamakmış, öğrenmeyi öğrenmek için yapmak, merak ettikleri için.
Kirk’ün Annesi Lea çocukları büyütürken diğer anne-babalar gibi aktiviteden aktiviteye koşturmak yerine, haftasonları dışarıda istediklerini yaparak zaman geçirmelerine özen göstermiş. Sadece bahçede geçirecekleri koskoca iki gün. Hep çocuklarımızın sıkılmasından çekinip programlarını deli gibi doldurduğu modern ebeveynlere sıradışı bir soru ile cevap vermiş: bir çocuk sıkılmazsa, sıkılmaktan nasıl kurtulacağını bilemez. Dışarıda zaman geçirmek sıkılma hissini yenmek ve gerçekten ilgilendiği şeylere yönelmek için çocuklara imkan verir. Bu sayede çocuk kendini tanır, yapabilirliklerini, ilgi duyduğu alanları keşfeder. Bugünkü eğitmenlerin dışarıda öğrenmeyle ilgili pedagojilerine paralel çıkarımlar Lea’nınkiler. Dışarıda serbest oyun ve keşif süresinin ardından, Phelps ailesinin bir diğer kuralı çocukların her gün 1 saat boyunca istedikleri şeyi sessiz olarak kendi başlarına okumasıymış. Okulla ilgisi olmayan gerçekten ilgilerini çeken bir kitabı okumak.
Yaratmayı seven bir birey yetiştirmek
Kirk küçük yaşta birşeyleri yaratmayı, keşfederek yeni şeyler yapmayı, inşa etmeyi seven bir çocukmuş. Dolayısıyla, pozitif bilimlere yönelmiş. İlk ve ortaokul yılları bilim ile ilgili öğrenmeye, araştırmaya, deneyler yapmaya odaklı geçmiş. Üniversite çağında ise, bilim adamı gibi, problemlerle ilgili derinlemesine düşünmek ve deneyler düzenlemekten ziyade, bir takım halinde birşeyler yaratma tarafıyla ilgilendiğinin farkına varmış ve mühendislik okumayı seçmiş. Birçok problemi çözmeye yarayacak ve her işe yarayan çözümler sunan bir alt yapı oluşturması açısından bilgisayar mühendisliğini seçmiş. Ancak kendini hiçbir zaman Google için yazılım yaparken hayal etmemiş. Hayallerinde hep elle tutulur ürün geliştirmek varmış. Master yaparken robotik alanına merak salmış ve bu alanda dersler almış, projelere dahil olmuş. Bu dersler sırasında, kendi başına çalışmaktan çok, grup halinde problem çözmek, farklı inputları biraraya getirerek değer katmanın kendisini motive ettiğine karar vermiş. Asistanlık yaptığı dönemde, iyi tanımlanmamış bir problemi doğru tanımlayarak alternatif çözüm arayan öğrencilere yardım etmenin üniversite hayatında onu en çok tatmin eden deneyim olduğunu görmüş. Tam da bu dönemde Apple tarafından keşfedilmiş ve işe alınmış.
Kirk Apple’da iPhone’u yaratan ürün müdürü olmanın özünde çatışmaları çözmek olduğunu söylüyor. Görevi, ürünle ilgili tüm sınırlamaları anlamak, takıma tüm detaylarıyla anlatmak ve her bir takım üyesini – Apple çalışanı veya tedarikçisi – çoğu zaman imkansız görünen mükemmele itmek. Bunu yaparken de, herkesin dilinden konuşmak. Optik, elektronik, makina mühendisi, tedarikçi… tüm kısıtlamaları paylaşıp en kaliteli, en sağlam, en kullanım kolaylığı olan, estetikten ödün vermeyen bir iPhone tasarımını hayata geçirmek. Mühendislik ve tasarım sürecinde imkansızı kabul etmeden imkanlı yapmak. Sonuç, insanoğlunun teknolojiyle etkileşimini kökünden değiştiren iPhone!
Kirk Phelps’in inovasyon yolculuğunun detayları, Tony Wagner’in Creating Innovators kitabından. Nasıl topluma değer yaratacak inovatörler yaratabiliriz sorusuna cevap arayan inovatif bir kitap Wagner’inki. QR kodlarıyla linklere, videolara ulaşıp kitapta yazılan öyküleri, teorileri, deneyleri gerçek yaşama anında taşıyabiliyorsunuz okur olarak. Birçok inovatörün kişisel öyküsünü anlatırken, inovasyon yolculuğunun henüz yuva çağından yetiştirmeyle nasıl filizlenip serpildiğini görüyoruz. Çoğu zaman yaratıcılığın bir alışkanlık olduğu ve bu alışkanlığın okul çağında kötü bir alışkanlık olarak etiketlenip yaramaz çocuklara ait olduğu gibi bir yanılsama var modern eğitim sisteminde. Çocuğunuzun başarılı bir inovatör olmasını istiyorsanız, onu küçük yaşta oyun-odaklı bir eğitim sistemine başlatın. Google’ın Larry Page ve Sergey Brin, Amazon’un Jeff Bezos, Wikipedia’nın Jimmy Wales’in ortak yönleri, eğitim yaşamlarına bir Montessori okulda başlamaları. Gelin çocuklarımızın yaratıcılıklarını kaybetmemeleri ve topluma değer katmaları için harekete geçelim.