Her iş görüşmesinde açık ve net bir şekilde veya dolaylı olarak bu soruyu duyarsınız: “Neden bu işi istiyorsunuz?” Bu basit soruya vereceğiniz cevap işe kabul edilip edilmemenizi belirleyebilir. 

Hangi iş görüşmesi olursa olsun, işi neden istediğinizi bilmeli ve bu nedeni net bir şekilde ifade edebiliyor olmalısınız. İşi neden istiyorsunuz? Hangi yetenekleriniz ile bu işi en iyi şekilde yapabileceğinize inanıyorsunuz?

İşe alım yetkilisi bu soru ile öncelikle sizin iş için ne kadar istekli olduğunuzu belirlemeyi hedefler. Sorunun içinde iki soru gizlidir aslında: 1. Neden bu iş? 2. Hangi sebeplerden yeni bir işe başvuruyorsunuz? İlk soru hedef odaklıdır. Görüştüğünüz işin kendinize uygunluğunu birkaç cümlede kanıtlamayı hedeflersiniz. İkinci soru ise, sizin profesyonel yaşamınızı daha genel hatlarıyla ele alır. Mevcut işinizden mi kaçıyorsunuz, şimdiki patronunuzla sorunlarınız mı var, sadece maaş ve yan haklar odaklı bir iş değişimine mi gidiyorsunuz, şirketin prestijli markasından yararlanmak için mi bu işe başvuruyorsunuz? Tüm bu ikincil sorular görüşmede IK yöneticisi tarafından size sorulabilir, amaç gerçekten pozisyona ne kadar ilgili olduğunuzu görmektir.

Neden bu iş sorusunda, görüşmeciniz size pas atar: ‘evet, şimdi anlatın bakalım, neden bu iş için siz doğru insansınız?’ diye sorar. Aynı bir girişimcinin yeni projesini 1 dakika içinde elevator pitch formatında anlatmasının beklendiği gibi, siz de kendi deneyimimiz, yetileriniz ve gelecekle ilgili hedeflerinizin bu iş ve şirket ile nasıl örtüştüğünü karşı tarafa birkaç cümle ile anlatırsınız. Mevcut veya geçmiş işinizden örnekler vererek şirket için nasıl değer yaratacağınıza kısaca değinirsiniz. Sadece dün ve yarının deneyimlerinin değil, şirketin ufkunun sizin profesyonel kariyer planlarınızla da paralel olduğunu gene spesifik örnekler vererek dile getirirsiniz. 

Genellemelerden kaçınıp, hep ayağı yere basan net cevaplar vermeniz, sizi diğer adaylardan ayrıştıracaktır. Samimi olmak, heyecanlı, motive ve yapılacak işe konsantre bir şekilde fikirlerinizi paylaşmak İnsan Kaynakları’nı olumlu etkileyecektir. Gerçek olmak ve işi yapabileceğini inanarak yansıtmak karşı tarafı ikna edecektir. Heyecanı gizlemek zordur, kariyer fırsatına duyduğunuz heyecan üslubunuzdan, konuşma hızınızdan, sorduğunuz sorulardan, işe yaklaşımınızdan kolaylıkla anlaşılacaktır.

Elevator Pitch Nedir?

Elevator pitch girişimcilerin büyük iş fikirlerini en basit ve anlaşılır şekilde karşılarındakilere iletme şeklidir. Girişim Yatırımcısı Michael Moritz kitabı Leading’de, Sequoia Capital’da çalışırken, kendisine fon almak üzere iş fikirlerini anlatan iki genç Stanford Üniversitesi’ni örnek verir: Sergey Brin ve Larry Page adındaki gençler iş fikirlerini 12 kelime ile özetlerler: “Google dünyadaki bilgiyi organize eder ve global ölçekte herkesin bilgiye erişimini sağlar.” Bu kısa ve öz tanım nettir, var olma gerekçesi ve amacı bellidir.

Elevator pitch insanların bilgiye boğulduğu günümüzde az ve özün gerekliliğini hatırlatır. Az kelime kullanarak hatırda kalmak, havada uçuşan birçok kavramın kişiye ulaşmasını beklemekten daha olasıdır. 

Dinleyicinizin aklında kalmasını istediğiniz bir şey düşünün ve onu iletin. Steve Jobs’ın dehası bu alanda da benzersizdi. Her yeni ürünü lanse ederken, o ürünü müşterilerin nasıl tanımlaması gerektiğini birkaç kelime ile anlatırdı. 2001’de ilk iPod’u piyasaya çıkardığında, ‘cebinizde 1000 şarkı’ taşıyabileceksiniz dedi. 2008’de MacBook Air dünyanın en ince dizüstü diye piyasaya verildi. Yalın ve sade tasarımı ve kullanım kolaylığı odaklı işlevleriyle Apple’nin ürünlerinde bugün de benzer bir strateji benimsediğini görebilirsiniz. 

Sizin Elevator Pitch’iniz Nedir?

Yıllar sonra üniversite dekanınıza rastladınız. O zamanlar parlak bir öğrenci olan sizi  son derece samimi  bir şekilde karşıladı ve ne yaptığınızı sordu. 3 cümleyle kendinizi nasıl anlatırsınız?

8 yaşındaki oğlunuzun okulunda meslek günleri kapsamında bir sunum yapmanız istendi. Bu yaş grubuna yatırım bankacılığı nedir, nasıl yapılır, 5 dakikada anlatmanız gerekiyor… tabii ki finans jargonuna yer yok!

Amerika’da yıllardır süregelen ‘speed dating’ etkinliklerini filmlerde görmüşsünüzdür. Hangar gibi bir salonda iki kişilik masalar kurulmuştur, her masada bir erkek oturur, aynı sayıda kadın da saat yönünde 5 dakika aralıklarda masadan masaya  yer değiştirir. Amaç, 5 dakikalık sürede karşı tarafın bir randevuya çıkmaya değer olup olmadığını saptamak ve karşılıklı olarak birbirini beğenmektir. Etkinliğin sonunda kaç kişiyle yemeğe çıktığınız başarınızı belirler…

İş görüşmesine geri dönecek olursak, kısa bir sürede yüzlerce kimi zaman binlerce adayın arasından sıyrılmak ve işe alınmak amaçtır. Ancak herhangi bir işe alınmak değil, gerçekten size uygun işe alınmak amaç olmalıdır. İşte o uygun iş karşınıza çıktığında da, elevator pitch’inizi hazırlamış, en etkili şekilde görüşmecinize iletiyor olmalısınız.