Hayır Deme Kulübüne Davetlisiniz
Toplantılarda not almak sizin işiniz haline mi geldi? Çünkü bu işi “en iyi” siz mi yapıyorsunuz? Çok sosyal olduğunuzdan ve tabii başarılı organizasyonel yetilerinizden dolayı, bir de tüm çalışanların doğum günü partilerini düzenlemek iş tanımınızın parçası haline mi geldi? Yoksa siz erkek dominant bir iş yerinde bir kadın çalışan mısınız?
İş yerinde cinsiyet eşitliği alanında bir tür manifesto niteliği taşıyan Hayır Kulübü – Gereksiz İşlere Son Verme kitabı, kadın çalışan olarak bu tür fasa fiso işlerle kariyerleri boyunca zaman kaybetmiş ve artık zaman kaybetmeye tahammülü olmayan dört kadın tarafından yazılmış. Artık iş rutinimizi kontrol altına alma zamanı demişler ve benzer durumlarda olan kadınlara ne yapmaları gerektiğiyle ilgili bir rehber oluşturmuşlar. İşin özünde zaman kaybına sebep olan ve kariyerleri açısından ve de şirketin ilerlemesi açısından işe yaramayan görevlere hayır demek için bir kulüp kurmuşlar.
Hayır Kulübü fikri, Amerika’nın en prestijli üniversitelerinden Carnegie Mellon’da ekonomi öğretim ve araştırma görevlisi olan Linda’nın görevinin ve de performans değerlendirmesinin en önemli kalemi olan araştırmaya yeterince zaman ayıramamasıyla canına tek eden bir anda ortaya çıkar. Linda derse girmediği günlerde araştırma yapmak üzere zamanını bloke edeceğine, kendini bir takım yönetim toplantılarına katılma sözü vermiş ve aynı görevlerdeki erkek meslektaşlarının günde 7 saat araştırma rutininin sadece 1 saat araştırma yaparak oldukça gerisinde kalmaktadır. Üstelik tüm bu araştırma dışı toplantılar, kendisine sorulup hayır diyemediği için kabul etmek durumunda kaldığı görevler haline gelmiştir. Oysa bu görevlerin ekstra stres ve zaman kaybı dışında kariyerine katkısı yoktur.
Yakın kadın arkadaşlarının da benzer durumlarda olduğunu tahmin ederek, 12 Şubat 2010 günü Linda 4 arkadaşını ‘Ben Hayır Diyemiyorum Kulübü’ toplantısına e-mail ile davet eder. Brenda, Lise, Laurie, ve MJ. Linda biri avukat üçü akademisyen olan bu dört başarılı kadınla ayrı ayrı uzun ve kısa dönemli projelerde beraber çalışmış, her birinin insanlara yardımcı olmak, görev aşkıyla ekstra sorumluluk üstlenmek veya kaba olmamak gibi sebeplerden hep hayır demekten çekindiklerine şahit olmuştur. Dört kadın da her zamanki gibi hayır diyememiş ve rutinleşecek Hayır Kulübü toplantılarının ilki, Pittsburgh’un samimi bir restoranında şarap eşliğinde gerçekleşmiştir. Toplantı sırasında 4 kadın hayır diyemedikleri uzun listelerini birbirleriyle paylaşmış ve hayır demek konusunda birbirlerine nasıl destek olacaklarını uzun uzadıya konuşmuşlar. Bu ilk toplantı ile bu beş kadının kişisel gelişim yolculuğun ilk adımı atılırken, zaman içinde araştırmalara katkı sağlayacak, kadın profesyonellere mentorluk ve şirketlere danışmanlık verecek, sonra da bu kitabın oluşmasını sağlayan çalışmaların temelleri atılmış.
Salk Institute eski Başkanı Elizabeth Blackburn’un kadınların üzerine kalan ufak tefek işlerle ilgili güzel bir benzetmesi vardır: Kadınların kariyerinde angarya gibi görülen işlerin çoğu ufak ölçeklidir. Ancak düşünün ki tonlarca kuş tüyü ağır çeker. Aynı ilk etapta kolaylıkla evet derken ilerleyen günlerde birike birike verimli saatlerimizi verimsiz hale getirecek idari işler gibi. Bu angarya işlere non-promotable task (NPT) adını verirler.
NPT genellikle kurumun operasyonu açısından önem taşıyan ancak problem olmadığı sürece görünmeyen işlerdir. Yıllarca Brenda bir erkek akademisyen meslektaşıyla beraber, tüm okulun ders programını oluşturmakla görevlendirilmiştir. Birçok öğrencinin, hocanın ve ders saatlerinin dikkate alınarak uyum içinde bir program çıkarılması komplike bir iştir, ancak kimsenin takdirini almaz, üstelik ufak aksaklıklar olduğunda, bütün oklar programdan sorumlu kişiye yani Brenda’ya döner.
Brenda’nın deneyimi bana yıllar önce uluslararası bir okulda pazarlama bölümünde çalışırken, diğer rutin görevlerime ek olarak yıllık projesinin görevim haline gelmesini aklıma getirdi. Yıllık sürecinin planlamasından, yazı ve resimlerin tüm sınıflardan toplanmasına, tüm düzenleme ve kontrol mekanizmalarına ve basıma yetişmesine kadar her yıl kendini tekrar eden 6 aylık bir proje. Okullarda yıllık olmazsa olmazdır ancak çoğu zaman öğrencinin her sene kendine ve sınıfına baktığı, belki elinde 5 dakika tuttuğu kalın bir kitaptan ibarettir. Peki ya, o öğrencinin adı yanlış yazılmışsa, ya da bir sınıfın sayfası atlanmışsa… yıllık terminolojisinde bu dünyanın sonudur! Görünmez projelerden biridir ve görünmez kalması proje sahibinin başarısıdır, hepsi bu.
Hayır demek yeterli değil
Peki bu angarya işlere hayır demeyi öğrendiğimizde ne oluyor? Genellikle o iş sizden başka bir kadın profesyonele kayıyor. NPT’ler konusunda kısıtlı çalışma olduğunu gören Hayır Kulüplüler Pittsburg Üniversitesi merkezli bir çalışma ile birçok sektörde farklı işlerde çalışan kadınlarla görüşmüş ve yıllarca data toplamışlar. Sonuç olarak, baskın bir şekilde kadınların bu angarya işleri erkek meslektaşlarından çok yapmakta olduğunu görmüşler. Sonuç, kadınlar kendi görevleri dışında birçok işi bir arada yapmaya çalışırken, erkek meslektaşları sadece kariyerlerine odaklanabilmekte.
Peki bunun sebebi nedir? Öncelikle bu tür işler için daha çok kadınlara yaklaşılıyor. İkinci olarak ise, bu tür ekstra işleri yapmayı daha çok kadınlar kabul ediyor. Kurum seviyesinde bakıldığında angarya işlerin daha çok kadınlar tarafından yapıldığı kabulü var. Yani, bu durumu değiştirmek sadece kadınların hayır diyebilmesiyle mümkün değil, daha geniş kapsamlı hem aşağıdan yukarıya hem de yukarıdan aşağıya bir değişim hareketinin başlatılması gerekli. Günün sonunda, sadece kadınların kariyerlerinde ilerlemesi engellenmiyor aynı zamanda kurumun verimliliği ve kârından çalınıyor.
Kadınlar problem değil, kurum uygulamaları problemli.
Burada amaç kadınların hayır demesiyle kısıtlanmamalı. Evet, kadınların iş yüklerini sürekli artırarak tükenmişlik sendromuna giden ve kendilerine güvenlerini baltalayan işlere evet demek zorunluluğunda hissetmeleri yanlış. Ancak kurumlarının bu tür işleri onların görevleri olarak görmesi daha büyük bir yanlış. Ve de bu iki yanlış – bireysel ve kolektif – hem kadın çalışanın emeğine hem de kurum genelindeki üretime karşı bir güç oluşturmakta.
Oysa, Hayır Kulübü yazarlarının 10 yıl süresince, çalışan kadınların deneyimlerini dinleyerek yazdıkları kitap, birçok profesyonel kadının deneyimleri ve NPT konusunda yapabileceklerinin üzerinde iş yüküne hayır demeyi öğrenmelerini konu alıyor. Kadınların davranış değişikliği kurum içinde bir uyanışa ve NPT niteliğindeki işlerin kadın-erkek eşitliği içerisinde yeniden dağılmasının önünü açıyor. Her seviyeden tüm kadın çalışanlara ve bu alanda değişiklik yapma arayışındaki yöneticilere The No Club kitabını tavsiye ederim. (Kitabın orijinali Mayıs 2022’de basıldığından henüz Türkçe tercümesi mevcut değil).