14 Adımda Garantili Mutsuzluk Rehberi
İşe alımda işverenlerin ve insan kaynakları profesyonellerinin en çok dikkat etmeleri gereken kriterlerden biri mutlu çalışanları işe almaktır. Mutluluk da mutsuzluk da bulaşıcıdır. Şirketinizi mutsuz çalışanlara emanet etmek sonun başlangıcıdır: hızla mutsuz ruh hali yayılır, şirket ortamına hakim olur, iş verimliliği düşer. Şirket içinde mutlu çalışanlar da bu olumsuz kişilerden etkilenir. İşe alım sürecinde mutsuz adayların elenmesi, varolan mutsuz çalışanların da kişisel gelişim eğitimlerinden geçerek ruh hallerini geliştirmesi önemlidir. Mutsuzluk sırf kişinin kendi iç dünyasına hapsedilmiş bir duygu durum olmadığı gibi, kişinin yaptığı işe, çalıştığı bölüme, iş arkadaşlarına ve yöneticilerine kadar geniş bir ağı etkileyecektir. İşveren ve yöneticilerin dönem dönem mutsuz hisseden kişilere destek vermesi, mutsuzluklarının nelere mal olduğunu net bir dille anlatması işlerinin bir parçası olmalıdır. Unutulmamalıdır ki mutsuz çalışanlara zamanında müdahale edilmemesi şirketin büyümesi ve çalışanların performansına büyük zararlar verecektir.
Birçoğumuz mutlu olmak istediğimizi söyleriz. Anlamı olan yaşamlarımız olsun, yaşamaktan keyif alalım, sevgi ve dostluğumuzu paylaşalım, yaptıklarımızdan tatmin olalım isteriz. Ancak bu isteklerimiz ve hareketlerimiz bazen birbirine tamamen zıt olur. Adeta mutsuzluğu, tatminsizliği, sıkıntıyı yaşamımıza davet ederiz. Neden mi? AlterNet.org’ta yayınlanan bir makalede psikologların saptamalarına yer veriliyor: günümüzde kendini sefil hissetmek bir tür sanat tarzı olarak algılanıyor. İnsanlar yaratıcı güçlerini belli kısıtlamalar hatta yokluk içinde daha iyi keşfediyor, zorlu şartlar altında birşeyler yaratmak, yoktan var etmek için daha çok çaba harcıyorlar. Diğer bir deyişle, eğer stabil, barış ve bolluk içinde yaşıyorsanız – yani sokaklarınızda iç savaş yaşanmıyorsa, salgın hastalıklar, açlık ve yoksulluk içinde değilseniz, kendinizi mutsuz ve sefil hissetmek hayalgücü ve vizyon gerektiriyor. Üstelik mutsuz kişiler bu şekilde hissederek yaşamlarına belli bir anlam kazandırıyorlar.
Kendinizi mutsuz hissetmeniz için en etkili teknikler neler? Kumar, uyuşturucu, suç işlemek, eşini dövmek gibi hayatı sefil hale getirecek ve suç niteliği taşıyan alışkanlıkları bir kenara bırakırsak, daha ince düşünülmüş stratejiler oluşturabilir ve bir yandan mutsuz olurken diğer yandan çevrenizdekileri gerçekten mutlu olmak istediğinize inandırabilirsiniz. Böylece, çevrenizdekiler sizin mutsuzluğunuza üzülür, size destek olmak ister, siz de kendinizi yaşam şartlarının doğal bir kurbanı olarak gösterebilirsiniz.
Burada yaşamınız, aileniz, işiniz, arkadaşlarınız, eşiniz ya da yaşam arkadaşınız söz konusu. Kendinizi mutsuz ederken yakın çevrenizi de mutsuz edeceğinizi aklınızdan çıkarmayın. Hayatınızı mahvedecekseniz, eşinizin, çocuklarınızın ve arkadaşlarınızın hayatına da müdahale etmiş olacaksınız.
- Mutsuz olduğunuzda çevrenizdekiler sizin durumunuza üzülecektir. Sadece üzülmekle kalmayacak durumunuzdan suçluluk duyacak, başınıza gelenlerin bir kısmından kendilerini sorumlu tutacaklardır. Bu iyiye işarettir. İnsanları suçlu hissettirebilmek güç ister. Sizi seven ve yaşamlarının merkezine koyan kişiler sizi üzmemek, kırmamak ve kendinizi daha iyi hissetmeniz için ellerinden geleni yapacaktır.
- Kendinizi mutsuz hissettiğinizde, herhangi bir umudunuz olmadığından ve iyi bir şeylerin olacağı konusunda beklenti içinde olmadığınızdan hayal kırıklığına veya yanılgıya uğramazsınız.
- Sefil bir durumda olmak sizi akıllı ve görmüş geçirmiş biri gibi gösterir özellikle de sadece kendi içinizde mutsuz değil toplumun genel gidişatından dolayı kaygılıysanız. Mutlu ve olaylara yüzeysel bakan insanlardan kendinizi ayırır, derin, hüzünlü ve yaşama anlam yükleme çabasında olan biri olarak algılanırsınız.
Nasıl Mutsuz Olurum?
Hep nasıl mutlu olurum listelerine alışığız. Burada daha sıradışı bir liste var.
14 farklı stratejiyle mutsuz olmanın yolları… 4-5 tanesini uygulayarak etkili çözümlere ulaşmak ve yeteneklerinizi sivriltmek mümkün olacaktır.
1. Ekonomik kayıplardan korkun… hem de çok korkun.
Zorlu ekonomik koşullar altında çoğu insan işlerini veya birikimlerini kaybetmekten korkar. Böyle kötü ekonomik dönemler haricinde sürekli bir finansal kayıp korkusu içinde olmak, az risk olsa da, kaybetmekten korkmak kendinizi huzursuz etmek için etkili olacaktır. Bu korkuya konsantre olun, hayatınızın önceliği haline getirin, bu konuda sürekli yakının, ‘her an parasız pulsuz kalabileceğinizi’ söyleyin, hayatın ne kadar pahalı olduğundan şikayet edin. İnsanların sorumsuzca para harcamasından yakının, bu tür para harcama alışkanlıklarının ekonomik duraklamanın başlıca sebebi olduğunu her fırsatta vurgulayın.
Ekonomik kayıplar yaşamaktan korkmanın size getireceği birkaç avantaj var. Öncelikle, işinizden nefret dahi etseniz, sizi işinize sıkı sıkıya sarılmaya ve iyi iş çıkarmaya zorlayacaktır. Sonuç olarak, sonsuza kadar nefret ettiğiniz işte kalabilirsiniz. İkinci olarak, açgözlülük, para saplantısı ve bencillik arasında bir denge kurmanızı sağlayacaktır. Son olarak da, böyle bir ruh hali sizi aile ve arkadaşlarınızdan uzaklaşacak, daha endişeli, depresif ve sürekli para konusunda endişe eden biri haline geleceksiniz.
Alıştırma: Rahat bir koltuğa oturun, gözlerinizi kapatın ve 15 dakika kaybedeceklerinizi düşünün. İşinizi, evinizi, birikimlerinizi vs…
2. Yaşamdan sürekli sıkılın. Her şeyin tahmin edilebilir, yaşamda herhangi bir heyecana veya maceraya yer olmadığına kendinizi inandırın. Sürekli kendini tekrar eden, sıkıcı, anlamsız bir hayatınız olduğunu ve tüm bu anlamsızlıkta sizin hiçbir suçunuz olmadığına kendinizi ikna edin. Ne kadar sıkıldığınızı her fırsatta dile getirin. Dostlarınızla sohbetlerinizde sıkılıyor olmanızı en önemli konu haline getirin ve onların da ne kadar sıkıcı olduklarını belli edin. Küçük-büyük krizler yaratın. Eşinizi aldatın daha da iyisi evli olan biriyle ilişkiye girin veya araba, giysi, elektronik aletler satın alın, kredi kartlarınızın limitini aşın, sevdiklerinizle sebepsiz kavgalar başlatın. İşinizden ayrılın. Birikimlerinizi çılgınca bir şeye yatırın. Hiç tanımadığınız bir şehre veya ülkeye taşının.
Sıkılmak sıkıcı olmayı beraberinde getirir. Arkadaşlarınız ve akrabalarınız sizden kaçmaya başlayacaktır. Kimse sizi davet etmeyecek, aramayacak ve görmeyecektir. Kendinizi yalnız ve daha sıkılmış ve çok mutsuz hissedeceksiniz.
Alıştırma: Saatlerce durmaksızın televizyon programları izleyin, reality show izleyin, dedikodu ve magazin okuyun. Sanat, edebiyat ve dünya meselelerinden uzak durun.
3. Kendinize olumsuz bir benlik yaratın. Negatif duygusal bir problemin tüm benliğinizi kaplamasına izin verin. Depresyondaysanız, depresif kişi olun. Fobileriniz varsa, fobili bir insan olarak ön plana çıkın. Durumunuzu hayatınızın odağı haline getirin. Sürekli semptomlarından bahsedin, bu semptomların düzenli olarak yaptığınız aktiviteleri engellemesine veya ilişkilerinizi etkilemesine izin verin. Ne kadar depresif olduğunuzdan bahsedin. Belli yerlere gitmeyi yeni şeyler yapmayı reddedin. Panik ataklar yaşayın. Beklenmedik olayların sizi endişelendirdiğini söyleyin. Tüm bu olayları yaşarken gerçekten sıkıntı ve sinir içinde olduğunuzu ve hareketlerinizi kontrol edemediğinizi her fırsatta gösterin.
Alıştırma: Kendinizi endişeli, depresif ve dikkati dağılmış hissettiğiniz 10 durumu yazın. Haftada bir kez, sizde endişe uyandıran bir durumu seçin ve panik konumuna gelmeyi 15 dakika süresince pratik edin.
4. Kavga başlatın. Eşiniz, nişanlınız veya erkek/kız arkadaşınızla ilişkinizi mahvetmenin en kolay yolu durduk yere kavga başlatmaktır. Sudan sebeplere problem çıkarmak veya ağlama krizleri geçirmek, yersiz bir çıkış yapmak ya da daha kötüsü iftirada bulunmak ilişkiyi diken üstüne getirecektir. Bu tür olaylar en az 15 dakika sürmeli ve ideal şartlarda herkesin içinde yapılmalıdır. Sizin haksız suçlamalarınız ve bağırmalarınız sırasında partneriniz sakin ve soğukkanlı bir tavır takınabilir ancak yalnız kaldığınızda bu hareketlerinizin ne anlama geldiğini soracaktır. O zaman öyle bir olay yaşanmadığını, her şeyi yanlış anladığını söyleyin. Hatta kendisine kötü davrandığını ima ettiği için çok kırıldığınızı da belirtin.
İlişkinizi yıpratacak bir diğer yöntem hiç beklenmedik bir anda ‘konuşmamız gerek’ diye partnerinizi bir köşeye çekmek olacaktır. İlişkinizle ilgili sorunlar yaşadığınızı ve hayal kırıklığına uğradığınızı söyleyebilirsiniz. Özellikle bu konuşmayı partneriniz bir yere yetişmeye çalışırken yaparsanız yaratacağı sıkıntı daha da büyük olacaktır. Konuşmanızı uzattıkça uzatın ve sıkıntınızı tam anlamıyla yansıtın.
Alıştırma: Sevgilinize veya eşinize gönderebileceğiniz 20 adet son derece can sıkıcı mesaj yazın. Her gün listeye yenilerini ekleyin.
5. Her söylenenden kötü niyetli bir anlam çıkarın. Her türlü masum yorumu veya soruyu bir hakaret, kötüleme veya eleştiri olarak algılayın. Örneğin; biri size yeni izlediğiniz bir filmi nasıl bulduğunuzu sorarsa, hemen kafanızdan karşınızdakinin sizi aşağılamaya çalıştığını, amacının filmi anlamadığınızı göstermek olduğunu veya yorumlarınız üzerine iyi bir film izleyicisi olmadığınızı çıkaracağı konusunda kuşku duyun. Kısacası; insanlardan hep en kötüyü bekleyin. Biriyle yemeğe buluşacaksınız ve kişi geç kaldıysa, gecikmesine neden olabilecek yüzlerce sebep yerine kişinin sizi özellikle beklettiğini düşünün. Yemeğe çıktığınız kişi geldiğinde ondan bu gecikmenin öcünü alın. Hesap sormayın, yüzüne vurmayın. Pasif agresif bir şekilde geceyi burnundan getirin.
Alıştırma: 5 akraba veya arkadaşınızın adını yazın. Her birinin yakın geçmişte size söylediği veya yaptığı davranışların mutsuzluğunuza nasıl katkı sağladığını kaydedin.
6. Ne yapıyorsanız sadece kendi kişisel çıkarınız için yapın. Bazen birine yardım etmek isteyebilirsiniz, bir vakıfta çalışmak, yardıma muhtaç insanlara yardımcı olmak sizi tatmin edebilir. YAPMAYIN. Eğer size yarar sağlayacak bir iş değilse, sizin için bir fırsat oluşturmuyorsa, yapmayın. Sadece birine yardım etme isteğinden dolayı yardım etmeyin. Hep kendinizi düşünün. Her zaman önceliğiniz kendiniz olmalı… kendinizden nefret etseniz bile…
Alıştırma: Geçmişte başkaları için yaptıklarınızı düşünün karşılığında size hiçbir yararı dokunmayan. Çevrenizdeki herkesin sizden birşeyler almaya ne kadar hazır olduğunu düşünün. Şimdi de sizi yardımsever gösterecek ancak size belli kişisel, sosyal veya profesyonel avantajlar sağlayacak şeylere odaklanın.
7. Şükretmeyi unutun. Araştırmalar sahip oldukları şeylere şükredenlerin şükretmeyenlerden daha mutlu olduğunu göstermekte. Dolayısıyla, şükretmeyin. Ne kadar şanslı olduğunu düşünmek aptallara göredir. Hayatta bu kadar acı çekilirken neden şükredecekmişsiniz?
İyi niyetli arkadaşlarınız ve aileniz sizin hiçbir şeye şükretmemenizi yadırgayacak ve hayatınızda iyi giden şeyler için teşekkür etmenizi öğütleyecektir. Örneğin, son ana kalan bir projenin yetişmesi için geçirmeniz gereken uykusuz gece öncesi eşinizin hazırladığı fast-food yemek sırasında söylenmelerinize eşiniz şükret ki işin var, istediğimizi yiyecek imkânımız var diyebilir. Siz de bunların hiçbirinin istediğiniz şeyler olmadığını sizi mutsuz ettiğini söylemelisiniz.
Alıştırma: Sahip olmaktan mutlu olduğunuz şeylerin listesini yapın. Listedeki her maddenin yanına da neden bunun sizi mutlu etmediğini ekleyin. En kötüyü düşünün. Gelecekte neler başınıza gelebilir, listede sahip olmaktan mutlu olduğunuz neleri kaybedebilirsiniz.
8. Her zaman tetikte olun ve endişe duyun. Olumlu düşüncelerin sonu hayalkırıklığıdır. Dolayısıyla, her şeyin kötüsünü düşünerek kendinize iyilik yaparsınız. Evliliğiniz birgün sona erecek, gelecekte çocuklarınız sizi sevmeyecek, girişiminiz başarısız olacak, başınıza hiçbir zaman iyi şeyler gelmeyecek. Hatta başınıza her an doğal felaketlerin gelebileceğini düşünün.
Alıştırma: Doğal ve ihmal kaynaklı felaketlerle ilgili araştırma yapın. Yaşadığınız alanda deprem, sel, nükleer patlama gibi ne tür felaketlerin yaşanması olası. En az bir saat bu düşüncelere odaklanın.
9. Anne-babanızı suçlayın. Kusurlarınız ve başarısızlıklarınızdan anne babanızı sorumlu tutun. Sonuçta, sizi siz yapan anne babanız değil mi?! Sizin hiçbir suçunuz olamaz… Ancak iyi yönleriniz ve başarılarınız için anne babanıza kredi vermeyin.
Suçlamalarınızı anne-babanızla da kısıtlamayın. İlkokul öğretmeniniz, küçükken sizi herkesin içinde küçük düşüren büyük sınıftaki çocuk, size D veren üniversite hocanız… Suçlayabileceklerinizin sayısı o kadar çok ki!
Alıştırma: Anne veya babanızı arayın ve siz çocukken yaptığı çok kötü bir şeyi hatırladığınızı, o zaman bu yaptığından dolayı kendinizi çok kötü hissettiğinizi bugün de hala olayın izlerini taşıdığınızı anlatın.
10. Hayatın keyifli anlarından keyif almayın. Yemek, içmek, müzik, sanat gibi herkesin keyif aldığı güzelliklerden keyif almayın. Siz yüzeysel biri değilsiniz, bunlar da sizi mutlu etmeye yetmez. Zaman zaman bir şarkıyı dinlerken veya bir sanat eserine bakarken keyif alabilirsiniz. Hemen kendinize bunların geçici olduğunu hatırlatın. Bu anlar dünyanın ne kadar sıkıntılı ve hüzünlü bir yer olduğunu değiştirmez. Açlık, hastalık ve her türlü sefaletin hüküm sürdüğü bir yer dünya. Bunu aklınızdan çıkarmayın, anlık keyiflere kapılmayın.
Alıştırma: Haftada bir kez hoşunuza giden bir aktivite yapın ancak bu aktiviteyi yaparken de her şeyin ne kadar anlamsız olduğunu düşünün.
11. Kendinize kafa yorun. Uzun süre kendinize odaklanın. Hareketlerinizin sebepleriyle ilgili endişe duyun, kusurlarınızı analiz edin, problemlerinizin üzerinde durun. Negatiflere odaklanmanız hayata olumsuz bakmanızı sağlayacaktır. Olumlu gelişmelerle kafanızı karıştırmayın. Ufak tefek sorunları bile büyüterek kendinize dert edinin.
Başkalarının problemlerine de odaklanabilirsiniz. Burada önemli olan bu problemleri kendinizin haline getirmekte. Örneğin, çocuğunuz mu hasta? Sizin için işten izin alıp hasta çocuğunuzu doktora götürmek ve ona bakmak ne kadar büyük bir sorun olacak onun üzerinde durun. Çevrenizdekilerin problemlerinin size olan etkisi üzerine düşünün ve dünyanın ağırlığını üzerinizde taşıyormuş gibi hissedin.
Alıştırma: Rahat bir koltukta oturun ve kızgınlık, depresyon, endişe, sıkıntı gibi negatif duyguları düşünün. 15 dakika boyunca bu hislere konsantre olun. Gün boyunca ne yaparsanız yapın bu duygular kafanızın bir köşesinde bulunsun.
12. Geçmişi ya övün ya da batırın. Geçmişi övmek her şeyin bir zamanlar ne kadar güzel olduğunu bugün ise birçok şeyin geçmiştekinden kötü olduğunu düşünmektir. Mutlu geçen dolu dolu bir çocukluğun ardından her şey ters gitmiş ve bugünkü duruma düşmüşsünüz. Yaşamınız ‘keşke’lerle ‘şöyle yapsaydım böyle olurdu’larla dolu. Oysa, zengin lise aşkınızla evlenip bugün şehrin göbeğinde oturmalı, tatillere Avrupa’ya gitmeli, çocuklarınızı en iyi özel okullarda okutmalıydınız…
Bir diğer mutsuzluk kaynağı da bunun tam tersini yapmaktır: Geçmişi kötülemek. Yanlış yerde yanlış zamanda doğdunuz. Hiçbir zaman istediğinizi alamadınız. Yalnız, sorunlu bir çocukluk yaşadınız. Bugünkü mutsuzluğunuzda geçmişin büyük payı var. Bu zorlu zamanlara odaklanın. Sürekli geçmişteki hataları, talihsizlikleri düşünün. Böylece, bugün ne olursa olsun mutlu olamazsınız.
Alıştırma: Hayatınızda en kötü anlar nelerdi bir kâğıda yazın. Sürekli eklemeler yapmayı eksik etmeyin.
13. İlişkide olduğunuz kişiyi değiştirmeye çalışın. Âşık olduğunuz kişinin önemli bir problemi veya alışkanlığı olduğundan emin olun. Alkolik, kumarbaz, çapkın, sosyopat vs… Hayatınızın amacını onu değiştirmek yapın – sevgiliniz değişmeyi istemese de.
Alıştırma: Böyle birini bulmak için online çöpçatanlık sitelerine bakabilirsiniz.
14. Eleştirel olun. Birçok sevmediğiniz şey olsun ve bunları söylemek konusunda çekimser kalmayın. İş arkadaşınızın giydiği gömleği beğenmediyseniz bunu açıkça söyleyin. Karşınızda biri yumurta yiyorsa, kokusuna tahammül edemediğinizi söyleyin. Olumsuzluğunuzu her şeye ve herkese yansıtın.
Alıştırma: Özellikle herkesin sevdiği şeyleri sevmemek sizi ilginç kılacaktır. Sivrisineklerden ve trafikten nefret etmek yeterince yaratıcı değildir ancak herkesin büyük övgüyle bahsettiği yeni filmi beğenmemek sizi farklı kılacaktır.
Bu yazı Dünya Gazetesi'nin Değişim Yelpazesi köşesinde 03.12.2013 tarihinde yayınlanmıştır.