Multitasking Beynimizi Öldürüyor
Datassist’in katkılarıyla 16 Şubat 2016 tarihinde Dünya Gazetesinde yayımlanmıştır.
Multitasking iş ilanlarında en aranılan özellik değil mi? Artık değil… 2000’lerin en revaçta özelliği bugün en kötü iş alışkanlıkları arasında anılmaya aday.
21.yüzyılın başında iş ilanlarının en vazgeçilmezi nedir diye sorsalar, hepimizin aklına ilk gelen özelliklerdendir multitasking; yani, birden fazla işi bir arada yürütebilme yetisi. Bir işi yaparken diğerine hızla geçiş yapabilme, birden fazla projeyle ilgilenebilme, sürekli değişiklik gösteren iş dinamiklerine hızla ayak uydurabilme. Bunlar kişinin kapasitesini, hızlı düşünme yetisini, zekâsının çevikliğini gösterir. İşin gereği, olmazsa olmazıdır. Bu sebeplerden son 15-20 yıldır hepimiz birçok işi bir arada yürütmek uğraşır dururuz, hızlı, etkin ve kafasını sonuna kadar meşgul tutan birçok önemli işi aynı titizlikle yapmaya çalışırız.
Hatta birçoğumuz multitasking uzmanları olduğumuza inanırız, gerçekten mi? Yoksa her şey hayal gücümüzün bir ürünü mü diye sorarak medium.com’daki yazısına başlıyor Wordstream’in kurucusu Larry Kim.
Kim, öncelikle beynimizi biyolojik açıdan inceleyen çalışmalara yer veriyor. Beynimiz multitasking’e uygun yaratılmamıştır. Aksine, beynimiz ancak bir işi yapmaya odaklanabilir. Birçok şeyin bir arada karşımıza çıkması sadece kafamızı karıştırır, bizi yavaşlatır. MIT’in (Massachusetts Institute of Technology) nörobilimcisi Earl Miller’a göre, beyinlerimiz birden fazla işi bir arada yapmak için bağlantılar kurmada zorlanır, aslında hiçbir zaman iki işi bir arada yapmayız, yapamayız, sadece yaptığımızı zannederiz. Tek yaptığımız şey bir işten diğerine hızlı geçiş yapmaktır. Her geçişin ise bir bedeli vardır, her seferinde belli bir kognitif hesap ödenir. Ayrıca, sürekli ve hızlı bir şekilde bir görevden bir diğerine geçmek kötü beyin alışkanlıklarına sebep olur.
Örneğin, e-posta cevaplamak, bir SMS atmak veya bir twit yazmak gibi çok basit bir işi tamamladığımızda, beynimize dopamin hücum eder, dopamin bir ödüllendirme hormonudur. Beynimiz dopamine bayılır, dolayısıyla biz de bir işten bir işe sürekli iş değiştirmeye yöneliriz. Beynimiz o minik minik dopamin dozlarının arayışına girer ve kendimizi çok işler başarıyormuş gibi hissederiz. Bu da oldukça tehlikeli bir geribildirim kısır döngüsüne döner. Fazla kritik düşünme gerektirmeyen yüzlerce ufak tefek işi yaptık diye kendimizi çok iş yapmış gibi hisseder, bir nevi müptelası olup ufak işlerle uğraşır, büyük işleri erteler oluruz. Bazılarımız sosyal medya ve e-postalara bakmanın bir saplantıya dönüştüğünü görür.
Multitasking İş Kalitesini ve Etkinliğini Düşürür
Multitasking önemsiz bilgileri filtrelemeyi ve düşüncelerimizi organize etmemizi zorlaştırır ve işimizin etkinliğini ve niteliğini azaltır.
University of London’da multitasking üzerine yapılan bir çalışmada farklı işleri bir arada yapmaları gereken katılımcıların belirgin IQ düşüşleri yaşadıkları görülmüştür. Üstelik IQ düşüşlerinin aralıkları bir gece uykusunu kaçırmak veya marihuana kullanmaya benzer seyirler izlemekteymiş.
Daha Az Şey Yaparak Daha Çok Şeye Ulaşın
3 Rivayet, 3 Gerçek ve 3 Farklı Yöntem – Değişmek için kulak verin
1. Rivayet – Meşgul olmak = Önemli olmak
Gerçek – Meşgul olmak = Zihinsel yük fazlası
Çözüm – Tek işe odaklanmak
Beyinlerimizin birer bilgisayar olmadığını algılamamız gerekir. Birçok işi bir anda yapmak beynimizin doğasına aykırıdır. Bir o işi, bir bu işi yapmak, işler arasında hızlı geçişler yapmak bizi yorar, hata payımızı arttırır ve etkinliğimizi düşürür. Bir şeyin başına oturduğumuzda, kafamızı meşgul eden aygıtları kapattığımızda, zamanla yarışmayı bırakır, yaptığımız işe daha rahatlıkla yöneliriz. Bu da yoğunluğun tam zıttı, konsantre bir şekilde çalışma alışkanlıklarının önünü açar.
2. Rivayet – Daha Çok, Daha İyidir
Gerçek – Çoğu zaman az daha iyidir.
Çözüm – Minimum etkin dozu bulun.
İlaç kullanımında sıkça rastlanan minimum etkin doz kişinin sağlığını iyileştirmek için gerekli olan en az doza verilen isimdir. Yaptığınız her şeyde buna bakın. Uyku, meditasyon, blog yazma, e-posta ve SMS cevaplama, gönüllü çalışmak, çocuklarınızın ev ödevine yardım etmek… Ne yaparsanız yapın sağlıklı ölçüleri geçmeyin. Unutmayın her şeyin fazlası fazladır.
2. Rivayet – Hiçbir şey yapmamak zaman kaybıdır.
Gerçek – Beynimiz boşluktan yararlanır.
Çözüm – Boşluğa bakın.
Durağanlık, boşluk, hiçbir şey yapmamak pek de alışık olmadığımız, hatta bizi ürküten şeyler. Hemen zamanımızı doldurmaya, bir şeyler yapmaya konsantre olma ihtiyacı duyarız. Alışveriş ederken kasa kuyruğunda cep telefonumuzdan e-postalarımızı okur, hızlı hızlı cevaplar yazarız. Yemek masasında ağzımız doluyken, gözlerimiz ve kulaklarımız televizyondan haberleri takip etmeye çalışır. Oysa her anımızı doldurmak yerine, boş boş tavana bakmak bize daha fazla fayda sağlayacaktır. Bundan daha kolay ne olabilir. Bir deneyin.
Bu öneriler Christine Carter tarafından mindful.org için hazırlanmıştır.
Multitasking ile vücuttaki kortizol üretimi de artar, kortizol stres hormonu olarak anılır. Beynimizin sürekli bir işten bir diğerine değiştirmesi stresi arttırır, beynimizi yorar. Bazen her sabaha yorgun başladığınızı hisseder, henüz iş yapmadan kafanızı toparlayamazsınız.
Peki, bu multitasking hastalığının en büyük sorumlusu nedir?
Yeni e-postalarımızın toplandığı gelen kutusu. Bazı çalışmaların sonuçlarına göre, gelen kutumuzda okunmamış e-postaların olduğu bilgisi dahi IQ seviyemizi 10 puan düşürmeye yetmekte. Sürekli yeni bir e-postanın geldiği bilgisiyle beraber, sürekli kafanızın başka yerlerde olmasından daha doğal bir şey olamaz. Üstelik McKinsey Global Institute çalışmasına göre, haftalık iş akışını. %28’i e-postalara cevap vermekle geçmekte. E-posta problemli, daha da hızlı cevap gerektirdiğinden SMS daha da kötüdür. İnsanı ivedilikle cevap vermeye iter. Ortasında olduğunuz çok önemli bir işi yarıda bırakır, o önemli önemsiz mesaja veya e-postaya yönelirsiniz. Belki 5 dakika süren cevabınız size kimi zaman 15 dakikalık bir zaman kaybına, kimi zaman da yaratıcı bir düşüncenin yok olup gitmesine neden olur.
Çözüm – E-posta Kontrol Etme Programı
İnsanın iş gününü doğru programlaması günün verimli akışı için çok önemlidir. Çalışma saatlerinin iyi kullanılması demek her an ulaşılıyor olmak anlamına gelmez. Profesyonellerin işlerini zamanında tamamlayabilmeleri için sürekli rahatsız edilmemeleri, belli süreleri konsantre bir şekilde çalışarak geçirmeleri gereklidir.
Bu konuda, hızlı sonuçlar almak için yapılabilecek en etkili çözüm e-postalarınızı belli aralıklarla kontrol etme yoluna gitmektir. Gün içinde e-postalarınızı kontrol etmek için belli saatler belirleyin. Örneğin, gün içinde üç kez (sabah erkenden, öğlen ve akşamüstü) e-postalarınızın başına oturun. Aynı şekilde, telefonunuzda mesajlarınızı kontrol etmek için de kendinize bir takvim oluşturun. Acil durumlar haricinde kendinizi bu zaman dilimlerine alıştırdığınızda çok daha etkili bir şekilde işleri tamamladığınız, düşüncelerinizi toparladığınızı ve net bir kafayla karar aldığınızı göreceksiniz.
Multitasking’in Erkekler Üzerindeki Etkisi Daha da Kötüdür
Erkekler için multitasking’in etkileri daha da kötüdür. Bir işten diğerine hızlı geçişlerde erkeklerde ortalamada 15 puanlık IQ kayıpları yaşandığı saptanmıştır. Bu da kişiyi 8 yaşındaki bir çocuğa çevirir.
Bu Gibi Zararlar Kalıcı Olabilir
Yeni araştırmalara göre, multitasking kaynaklı kognitif kayıpların kalıcı olma olasılığı gündeme gelmektedir. İngiltere’nin Sussex Üniversitesi’nde yapılan çalışmada birden fazla ekranla zaman geçiren kişilerin beyin MR görüntüleri incelenmiş. Bu kişilerin diğerlerine göre, kortekslerinin ön bölümlerinin daha az yoğunluğa sahip olduğu gözlemlenmiştir. Beynin bu bölümü empati kurma ve duyguların kontrolünden sorumlu alandır. Araştırmanın sonuçları birebir multitasking’e bağlanacak kadar detaylı değildir ancak henüz multitasking’in yararlarından söz eden bir çalışma bulunmamaktadır.
Kısacası, yirmi yılın sonunda multitasking’in özgeçmişlerde aranan bir özellik değil de, çağımızın kötü bir alışkanlığı olduğu ortaya çıkarılmıştır. Daha verimli bir çalışma düzeni sağlamak ve beyin sağlığımızı korumak için multitasking’e bir son vermeye çalışın. Bırakın e-postalarınız sizi beklesin, siz işinize konsantre olun.
Bu yazı Dünya Gazetesi'nin Değişim Yelpazesi köşesinde 16.02.2016 tarihinde yayınlanmıştır.