Ah bu yeni nesil yok mu!
İşte mileniyal özellikleri: Amaç odaklı. Marka eğilimli. Inovatif. Çevresiyle bağlantılı. Cesur.
Bugün çalışan nüfusunun üçte birini mileniyaller oluşturuyor. 2025 yılına geldiğimizde, çalışan nüfusunun %75’inin mileniyal olması bekleniyor. Yani, bugünün yeni yetme yöneticileri yarının oturmuş liderleri arasına girecek. Bugün x nesli ve de daha da yaşını almış olgun liderlerin yadırgadığı ve dudak büktüğü genç mileniyallari anlamak zorunlu hale geliyor. Öncelikle diğer nesillerin isteseler de istemeseler de kabul etmek durumunda oldukları gerçek “liderlerin yüzlerinin ve davranışlarının değişmekte olduğu gerçeği”.
TEDx Beacon Street için yaptığı konuşmada Deloitte’ta lider konumunda çalışan Kristen Puchek mileniyallara çağrıda bulunuyor: “Gelin “mileniyal” etiketine sahip çıkalım”. 1983 doğumlu olan Puchek mileniyal nesline ucundan dahil olduğunu soyleyerek başlıyor TED konuşmasına. Konuşmasının ana teması, mileniyalleri mileniyal yapan nitelikler ve bu niteliklerin yarının liderlerini yaratmadaki önemi. Öncelikle eleştirilere bir bir cevap veriyor. “Bir tek etiketle sınıflandırılmayı çok yanlış buluyorum. Ben mileniyal olmanın yanında, çalışan bir anneyim, eşim, MBA mezunuyum ve daha birçok sıfatım, niteliğim, rolüm var. Benim kimliğimi tüm bu etiketler birarada oluşturuyor. Sadece biri değil.” Sonra da streotip haline gelmiş, herkesin mileniyallarla ilgili söylediği sıfatları tek tek ele alıyor. İlk sıradaki sıfat “hak sahibi olmak”.
İşte mileniyal özellikleri: Amaç odaklı. Marka eğilimli. Inovatif. Çevresiyle bağlantılı. Cesur.
Bugün çalışan nüfusunun üçte birini mileniyaller oluşturuyor. 2025 yılına geldiğimizde, çalışan nüfusunun %75’inin mileniyal olması bekleniyor. Yani, bugünün yeni yetme yöneticileri yarının oturmuş liderleri arasına girecek. Bugün x nesli ve de daha da yaşını almış olgun liderlerin yadırgadığı ve dudak büktüğü genç mileniyallari anlamak zorunlu hale geliyor. Öncelikle diğer nesillerin isteseler de istemeseler de kabul etmek durumunda oldukları gerçek “liderlerin yüzlerinin ve davranışlarının değişmekte olduğu gerçeği”.
TEDx Beacon Street için yaptığı konuşmada Deloitte’ta lider konumunda çalışan Kristen Puchek mileniyallara çağrıda bulunuyor: “Gelin “mileniyal” etiketine sahip çıkalım”. 1983 doğumlu olan Puchek mileniyal nesline ucundan dahil olduğunu soyleyerek başlıyor TED konuşmasına. Konuşmasının ana teması, mileniyalleri mileniyal yapan nitelikler ve bu niteliklerin yarının liderlerini yaratmadaki önemi. Öncelikle eleştirilere bir bir cevap veriyor. “Bir tek etiketle sınıflandırılmayı çok yanlış buluyorum. Ben mileniyal olmanın yanında, çalışan bir anneyim, eşim, MBA mezunuyum ve daha birçok sıfatım, niteliğim, rolüm var. Benim kimliğimi tüm bu etiketler birarada oluşturuyor. Sadece biri değil.” Sonra da streotip haline gelmiş, herkesin mileniyallarla ilgili söylediği sıfatları tek tek ele alıyor. İlk sıradaki sıfat “hak sahibi olmak”.
Mileniyaller doğuştan kendilerinin herşeyi hak ettiğine inanıyorlar. Herşeye hakları olduğu gibi, son derece katılımcı bir yaklaşımları var, inandıkları, keyif aldıkları şeylerin içinde olmak istiyorlar. Kariyerleri ve çalıştıkları şirketleri de aynı prensibe dayanıyor. Bunun çok basit bir sebebi var: “Amaç odaklılar.” Amaç odaklı olmak yaptıkları işin amacına, büyük resme inanmak ve bu büyük amaç uğruna çalışmak istiyorlar. Narsist oldukları söyleniyor, günlerini dev bir aynanın önünde geçirmekten değil, hiçbir zaman ama hiçbir zaman yanlarından ayırmadıkları hatta ellerinden düşürmedikleri telefonları var. Sürekli kendi resimlerini çektiklerinden, paylaştıklarından ve tabii ki hemen ardından beğeni beklediklerinden dışarıdan narsist olarak algılanmaları normal. Oysa, onlar bireysel markaların dünyasına doğdular. Henüz küçük yaşta dijital dünyayla tanıştılar ve sosyal medya fiziksel dünyayı anlamalarında, yaşamalarında ve birbirleriyle ilişkilerinde vazgeçilmez bir yere sahip oldu. Tam da bu sebepten dolayı marka odaklılar. Dikkatleri çok kolay dağılıyor, özellikle de etraflarında ilgilerini çeken, enteresan şeyler olduğunda. Hep bir sonraki adımı düşünmekten, yeniliklerle ilgilenmekten kendilerini alamıyorlar. Sosyal medya obsesifler demek abartı olmaz. Socialmediaweek.org’a göre, bir mileniyal sosyal medyaya ortalamada günde 157 kez bakmakta. Mücadeleciler, aktivist ruhlarını hiç kaybetmiyorlar, cesurlar amaçları, inançları için başkaldırıyorlar. Bu özelliklerin kötü yanları var mı tabii ki var bardağın boş tarafına bakarsanız ancak artıları da var. Eğer madalyonun öbür yüzünü çevirirseniz, mileniyal etiketine ve bu etiketi tanımlayan tüm bu niteliklere sahip çıkarlarsa, ne kadar pozitif işler yapabileceklerini hem dünyaya hem kendilerine gösterebilirler.
Amaç odaklı. Marka eğilimli. Inovatif. Çevresiyle bağlantılı. Cesur.
Bunlar geleceğin liderlerinin özellikleri. Bu özellikleri aksiyona çevirmekle önce bugünün dünyasını şekillendirecekler sonra da yarınların.
Amac odaklı nasıl olunur?
Puchek kendi iş yaşamından bir örnekle anlatıyor nasıl amaç odaklı olunur veya olunmaz. Deloitte’ta çalışmaya başladığı ilk dönemde bazen heyecan verici projelerin içinde yer alırmış, bazen de her profesyonelin başına geldiği gibi pek de heyecan vermeyen, sıkıcı, zaman alan, çalışanı hiçbir yönden tatmin etmeyen projelerde… işte böyle bir projenin içinde patronuna “benim amacım böyle bir projede çalışmak değil, ben daha farklı sorunları çözmeliyim” diye yakınırken, patronu onu durdurmuş ve “Peki, Kristen nedir senin amacın?” demiş. Kristen o an söylenmeyi bırakıp kendi kendine sormuş – nedir gerçekten benim kişisel amacım? Puchek’in kişisel amacı çalışma yaşamında çeşitliliği arttırmak ve çeşitliliğin getirdiği deneyim, kültür ve bilgi zenginliğini optimum şekilde sirket verimliğine yansıtmak, yaratıcılığın ve üretimin filizlendiği bir ortam yaratmak.
Kıssadan hisse, kendi amacınızı bulun. Ne yapmak, hangi amaç uğruna çalışmak istiyorsunuz? Kişisel misyonunuz nedir? Net olarak tanımlayın. Birine ben bununla vakit kaybetmek istemiyorum dediğinizde, peki ne yapmak istiyorsun sorusuna cevabınız olsun. Amacınız kutup yıldızınız olacaktır. Hep kutup yıldızınıza yönelin. Her gün ona bir adım daha yakınlaşın.
Markanızı yaratmak yetmez, olmak istediğiniz markayı kazanın.
Mileniyallerin %92’sinin dijital ayak izleri var. Farkında dahi olmadan markalarını yaratıyorlar. Ancak rastgele oluşturulan marka hedefe odaklı, sizi ileriye taşıyacak bir marka olmayabiliyor çoğu zaman. Kendinize şu basit soruyu sorun: Ben “o” olmak istiyorum dediğiniz biri var mı? Varsa, onu rol modeli olarak seçip kendinizi ona kanıtlayın. Onu ustanız belleyip, ona kendinizi gösterin. Bilginizi, uzmanlık alanını öğrenmek için duyduğunuz isteği, azimli çalışmalarınızı gösterin rol modelinize. Puchek aynen bunu yapmış. Kendi alanında en saygı duyduğu, birgün onun gibi olmak istediği kişiyi bulmuş ve cok şanslıymış ki aynı kurumda çalıştığından kendisiyle karşılaşması daha kolay olmuş ancak kendini kanıtlamak konusuna hakim olmak için gece gündüz çalışmış ve kendinde o cesareti bulduğu noktada rol modelinin karşısına çıkmış. Yapabileceğini kanıtlamış. Güven kazanmış. Bugün işyerinde çeşitlilik alanında lider konumda.
Cesur ve inovatif olun.
Cesur olun. Inovatif olmak için cesaret gösterin. Örneğin, bir mileniyal tarafından yönetilmeyen bir toplantıya mı katıldınız. Toplantı maddelerinin üzerinden bir bir geçen bir yöneticinin karşısında esnemelerinizi gizliyorsunuz. Telefonunuza bakma sıklığınız 3 dakikada bire düştü. Böyle bir toplantı formatı beyninizi uyuşturduğu gibi bırakın inovatif düşünmeyi, düşünemez hatta dinleyemez oldunuz. Katılımcı yönünüzü ortaya koyun, herkese katılımcı olması için şans verin. Toplantıyı yöneten lider düşen kafaları, telefonlarda gezinen elleri çoktan fark etmiş olmalı. Eminim o da sizin bu girişiminizi sıkıntılı bir toplantıyı kurtarma teşebbüsü olarak görecek durumdan memnun olacaktır.
Profesyonel network değil, topluluk oluşturun.
İş çevreniz de özel hayatınızdaki çevreniz de bağlantılarınız ve tanıdıklarınız olmanın ötesine geçsin. Sizin için çözüm yaratan, ihtiyacınızda yanınızda olan, sizin onların zor gününde yanında olduğunuz, iyi gününüzü kutladığınız kişiler haline gelsin. O zaman Linkedin’deki bağlantınız sizin alanınızda bir iş açıldığında ilk sizi düşünecek ya da uzmanlığınıza başvuracaktır aynı şekilde Facebook arkadaş ve ailenizinresim albümü olmaktan bir öteye gidecek, sizin hayatınızı kolaylaştıracak bir haberleşme aygıtı haline gelecektir. Bebeğim üç gündür hasta, ateşini birtürlü düşüremiyoruz dediğinizde, arkadaşlarınız, aileniz seferber olacak siz yardım istemeden onlar sizlere çözümlerle gelecektir.
Sevgili Milaniyaller, unutmayın siz bunlarsınız: Amaç odaklı. Marka eğilimli. Inovatif. Çevresiyle bağlantılı. Cesur. Özelliklerinize sahip çıkın.