İyilikle Dünyayı Değiştirebilir miyiz?
Naif derecede iyimser bir düşünce belki… Ancak süper kahramanların yapma dünyasında iyilerin kötüleri yendiği kahramanlık hikâyelerini duymaya, görmeye alışmışız.
Gerçek dünya Batman’ın Gotham’ından daha karanlık… Kazanmak için fırsatları kollamanın, zor kararlar vermenin, sert davranmanın geçerli olduğu bir dünya.
İyi veya kötü olmak değil, “güçlü” olmak önemli. Güçlü olmak ne anlama geliyor: paralı olmak, nüfuzlu olmak, önemli kontakları olmak, itibara sahip olmak. Güçlüler dünyayı yönetmekte ve kendi çıkarları doğrultusunda değiştirmekte.
Bu mudur?
Değişim ille de statükonun yarattığı güçlülerden mi gelmeli?
HAYIR diyor hep gülümseyen gözleri, derin bakışlarıyla Matthieu Ricard. Dalai Lama’nın Fransızca çevirmeni, budist rahip, fotoğrafçı, yazar olan Ricard’ı, “dünyanın en mutlu adamı” olarak tanıyoruz.
Naif derecede iyimser bir düşünce belki… Ancak süper kahramanların yapma dünyasında iyilerin kötüleri yendiği kahramanlık hikâyelerini duymaya, görmeye alışmışız.
Gerçek dünya Batman’ın Gotham’ından daha karanlık… Kazanmak için fırsatları kollamanın, zor kararlar vermenin, sert davranmanın geçerli olduğu bir dünya.
İyi veya kötü olmak değil, “güçlü” olmak önemli. Güçlü olmak ne anlama geliyor: paralı olmak, nüfuzlu olmak, önemli kontakları olmak, itibara sahip olmak. Güçlüler dünyayı yönetmekte ve kendi çıkarları doğrultusunda değiştirmekte.
Bu mudur?
Değişim ille de statükonun yarattığı güçlülerden mi gelmeli?
HAYIR diyor hep gülümseyen gözleri, derin bakışlarıyla Matthieu Ricard. Dalai Lama’nın Fransızca çevirmeni, budist rahip, fotoğrafçı, yazar olan Ricard’ı, “dünyanın en mutlu adamı” olarak tanıyoruz.
Ricard, 1946’da Fransa’da Fransız düşünürü Jean-François Revel ve sanatçı Yahne Le Toumelin’in oğulları olarak dünyaya gelmiş. Çocukluğu entelektüel çevrelerde, Fransa’nın aydınları arasında geçmiş. Hücre genetiği doktorasını yaparken Nobel ödüllü Pasteur Institute’te Francois Jacob’ın yanında çalışmış. 1972’de doktorasını tamamladıktan sonra, bilimsel kariyerini geride bırakıp Tibet Budizmi öğrenmek için spiritüel bir yolculuğa başlamış, Himalayalar’a taşınmış ve o günden beri, 45 senedir, Tibet’te ruhani bir hayat yaşamakta.
1980’lerde Dalai Lama’nın bilim ve tıbba ilgisi ve Ricard’ın Tibet Budizmini benimsemesi iki dev adamın yollarını kesiştirmiş.
Tibet’te kurduğu yardım kurumu, Karuna Shechen ile Hindistan, Nepal ve Tibet’te 300,000 üzerinde insana sağlık, eğitim ve sosyal hizmet veriyor. Kimsenin ulaşamadığı köylere temiz su ve güneş enerjisinden elektrik sağlıyor.
En büyük değişim iyilikle gelecek
Modern çağda iyilik ve altruizmin öncüleri arasında sayılan Ricard’a göre, dünyanın geleceğini belirleyecek en büyük değişim “iyilik” yapmakla gerçekleşecek. Nasıl mı?
Nasıl daha mutlu bir toplum olabiliriz? Kişisel değişimimizi nasıl toplumsal bir değişime dönüştürebiliriz?
Eğitimle.
Hem modern, gelişmiş toplumlarda bireyin ve toplumun genel topluluğun huzurunu, hem de gelişmemiş – kelimenin tam anlamıyla gelişmemiş her türlü olanaktan mahrum – toplumlarda huzur ve mutluluğu sağlamak için eğitim gerekli.
Modern toplumlarda eğitim kişinin kendisi için mutluluk tanımı yapmasıyla ve o birçoğumuzun bir türlü bırakamadığı egosundan sıyrılmasıyla başlıyor. Huzur nerede? Mutluluğun kaynağı nedir? Daha çok para, daha fazla imkanlar, daha iyi bir yaşam? Neye göre, kime göre? Bu daha’ların sonu var mı? Belki de ölene kadar bu daha’ların esiri oluyoruz. Hayat adını verdiğimiz mücadelede hiçbir şeyin gerçek anlamda farkına varmadan koşuşturup duruyoruz.
Peki ya, o bizim burun kıvırdığımız iki günlük ekmeği, tadına çok bayılmadığımız tatlıyı veya eski model bulduğumuz arkadaşlarımızın gururla son modeli taşıdığı telefonu bulamayan toplumlarda “mutluluk” nerede? Daha’larda değil, en basitte: karınların doymasında, haftada bir banyo yapmada, 100 kişilik bir sınıfın 10 kitabı paylaşmasında, güneşin doğuşunu izlemekte, hayatta kalabilmek, ailesine bakabilmek için öğrenmekte, çalışmakta.
Parayla mutluluk satın alamazsınız ancak para vererek mutlu olabilirsiniz.
Kabarık bir banka hesabınız var diye, mutlu olamazsınız ancak paranızı başkalarına verirseniz mutlu olursunuz, diyor Ricard. Matthieu Ricard’ın en güzel sözlerinden. Nasıl yani mi diyorsunuz? Hep bana hep bana demeye, daha fazlası için gece gündüz çalışmaya o kadar kurgulanmışız ki, hayır orası doğru yol değil, dön geri bak paranla çok daha etkili şeyler yapabilirsin denildiğinde kafanız almıyor.
Dünya geneline baktığımızda varlık içinde yokluğu dibinde yaşıyoruz. Kendi küçük çevremizden birazcık çıktığımızda, okul çağında dilenen çocuklar, sokaklarda yaşama savaşı verenler, bir sıcak çorbanın, kişi geçirecek bir çift ayakkabının hayalini kuranlar… Bizim ise, soğuk banka hesaplarımız var… Çok zengin olmamıza gerek yok ama o para duruyor… birçok insana yardım edebilecek ufak hareketlerle yaşamları değiştirecek para bankada farklı değerlendirme araçlarıyla minik minik büyüyor.
Bu benim geleceğim, çocuklarımın geleceği, alın terimle kazandıklarım mı diyorsunuz. Haklısınız. Ancak biraz daha geniş düşünürseniz, sizin için bir haftalık yemek parası veya arabanızın bir depo benzini başka birinin büyük bir ihtiyacını karşılayabilir. Sonuç, paranız elle tutulur bir değer yaratır, hiç tanımadığınız birinin hayatına katkı sağlarsınız. Minik bir çocuğun hayalini gerçekleştirirsiniz. O insanı “mutlu” edersiniz ve karşılığında siz “mutlu” olursunuz. Değer yaratmak mutlu eder. Önce önyargılarımızı bir kenara bırakıp, kendi zihnimizi eğitmeliyiz.
Ricard ve Tan sohbeti
Geçtiğimiz Pazartesi günü Singapur’un Singapore Management University’de Matthieu Ricard ve Chade-Meng Tan’ın sohbetine katıldım. Chade-Meng Tan, Google’nin ilk mühendislerinden. 45 yaşında emekli olup tam zamanlı olarak kendini filantropi işlerine adamış. Kurduğu One Billion Acts of Peace inisiyatifi ile 8 kez Nobel barış ödülne aday gösterilmiş. Tan Ricard’i üstadı, hocası olarak görüyor ve kendisinden iyilik yapmak, budizm felsefesi ve yaşayış biçimi, bireyi ve dünyayı daha iyi yapmak konularında feyz alıyor.
1200’un üzerinde uluslararası bir topluluğun katıldığı sohbetlerinde, Tan tüm izleyenleri küçük bir meditasyon egzersizi yapmaya davet etti. 10 saniyeliğine salonda gördüğünüz hiç tanımadığınız iki kişi için mutluluk dileyin. Konsantre olun sadece 10 saniye o insanların mutlu olmasını yürekten isteyin. Şimdi çok sevdiğiniz iki insanı düşünün. Onların mutluluğu için dua edin. Sadece 10 saniye. Yarın sabah ofisinizde 10 saniye beraber çalıştığınız iki insanın mutluluğunu dileyin. Sonra birkaç saatte bir 10 saniyenizi bu insanların mutlu olmasını düşünmeye ayırın. 3-4 kere yapacağınız bu kısacık egzersiz sayesinde olumlu düşünmeye koşullanacaksınız. Çevrenizdekilerin iyiliğini isteyecek, onlara olumlu yaklaşacaksınız. Bu egzersizlerden memnun kalırsanız, günde 1 dakikanızı yani 6 X 10 saniyenizi mutluluk dilemeye ayırın.
Mutluluk dileyin, mutlu olun. Aynı para gibi, mutluluk, sevgi, iyilik başkalarına verdikçe büyük değerler yaratır.