Burnout Olmayan Var mı?
İyi olmak kolaydır, zor olan adil olmaktır. Bu sözü yazan Victor Hugo kanunlar önünde herkese eşit ve adaletli şekilde davranmayı kasteder Les Miserables’da. Oysa, bazen en zor olan kendi kendimize adil davranmamızdır. Biz genellikle başkalarına daha pozitif ve bağışlayıcı yaklaşırken, kendimizi daha katı kurallarla değerlendiririz. En iyisini yapamadığımızda kendi kendimizi zorlar, cezalandırırız. Hep daha iyiyi hedeflemek, sınırları biraz daha zorlamak insanı ileri taşıdığı gibi, çok yorucu ve yıpratıcıdır. İnsanın kendi kendini biran olsun tatmin ve başarılı hissetmesinin önüne geçer. Ve de belli bir süre bu mükemmelliyetçilik ve iş yükü biraraya geldikçe, kişide burnout görülür.
Dünya Sağlık Örgütü, burnout veya tükenmişlik sendromunu modern işyerinde görülen meslek hastalıkları arasında saymakta. Burnout akümüle edilmiş stres, öyle ki tatile çıkıp, çalışma şartlarınızı azaltıp veya işleri yavaşlatıp burnout’tan kurtulamıyorsanız. Hergün daha fazla saat çalışan, daha çok iş yapan, daha fazla stres yaşayan ve çok rekabetçi ortamda robotlarla aşık atması gereken modern çalışan için burnout yaşaması an meselesi.
İşle İlgili İş Kaynaklı Ekstra İş Yükü
İş yönetimi yazılım programlarından Asana’nın 10.600 kişinin katılımıyla gerçekleştirdiği çalışmada, ofis çalışanları günlerinin yarısından fazlasını iş tanımlarında bulunmayan işlerle meşgul olarak geçiriyorlar. ‘İşle ilgili iş yapmak’ adını verdikleri bu ıvır zıvır işler işin kendinden fazla zaman alıyor. Yani, işle ilgili iletişim kurmak, bilgi toplamak, farklı uygulamalar ve iletişim araçları üzerinden bilgi ve görüş alışverişi yapmak, öncelikleri doğru sırada yönetmek ve süreçlerdeki gelişmeleri takip etmek. Tüm bu işle ilgili yapılması gereken işler işin bir parçası olarak da görülebilir ancak çoğu zaman bu işlerin bir çoğu tekrar edilen ve zaman kaybına yol açan monoton görevlerle ve fayda sağlamayan toplantılarla iş gününün veriminden çalışıyor. İşin daha fazla bölümünün stratejik planlamaya ayrılmasının önüne geçiyor. İşle ilgili iş yükü işin kendine konsantre olmamızı zorlaştırmakta ve işin kendinden uzaklaştığımız gibi stresi arttırmakta. Yaptığımız için nasıl bir amacı olduğunu, işin diğer departmanların inputlarıyla birleşip nasıl bir output’a ulaşacağını görmekte zorlanırız.
Pandemi döneminde ofisten uzak çalışan çoğunluğun 24 saat 7 güne yayılan ve farklı platformların takibini gerektiren işle ilgili iş yükü bir yandan, ofis dışında çalışmanın verdiği büyük amaçtan uzaklaşma diğer yandan, çalışanlara yönünü kaybettiriyor ve burnout sendromu gibi bunalımlı süreçlere itiyor. Çalışanların aynı dört duvar arasında düzenli aralar vermeden uzun saatler çoğu zaman sosyalleşmeden ve yerlerinden kalkmadan çalışmaları sonucunda burnout kaçınılmaz bir sonuç. Hatta dünya genelinde birçok çalışan burnout’ı başarılı olmanın yan etkisi olarak görmekte.
Pandemiyle beraber daha az sosyalleşen bizler daha da yalnızız. Çevremizde olmasına alışık olduğumuz ailemiz ve arkadaşlarımızla daha az görüşebiliyoruz, hem duygusal hem de fiziksel olarak daha az yardımlaşabiliyoruz. Bu sosyal ağdan uzak olmak bir takım korkuları ve endişeleri de beraberinde getiriyor. Çocuklarımız hasta olursa nasıl işlerimi yetiştiririm diye endişe duyuyorsunuz, Annem hastalanırsa diye korkuyorsunuz. Stres seviyeniz daha da artıyor ve işe konsantrasyonumuz güçleşiyor.
Evde Çalışmaya Netlik Getirmek Şart
Burnout kişinin iş stresini yönetemeyip kendini tükenmiş hissetmesine sebep oluyor. Kendini gereğinden fazla zorlamamak ve burnout yaşamamak için sınırları belirlemek gerekli.
Gününüz ne zaman başlıyor? Ne zaman bitiyor? İşin gerekleri, toplantılar ve proje bitim zamanları ile saatlar esneklik gösterebilir. Ancak kişinin kendine özgü sınırlarını ve ritüellerini belirlemesi gerekli. Sabah işe başladığınızda ilk iş emaillerinize bakmak ve masada kahvenizi içmek beyninize işe başlama sinyali verir. Gün sonunda masanızı toplamak ve bilgisayarınızı kapamak günün sonunu belirler. Basit alışkanlıklarla kafanızda iş gününü bitirmeyi fiziksel ile bütünleştirirsiniz. Zihniniz net olur. Sınırları zihninizde çizmek fiziksel sınırlar belirlemek kadar önemlidir.
Stresi biriktirmemek esasına dayanarak günü bölmek, belli aralarla işe ara vermek ve hareket etmek basit çözümler arasında. Ara vermek 10-15 dakika gibi kısa sürelerle dahi olsa da, zihninizi başka konulara kanalize etmek. Kısa bir yürüyüş, bir arkadaşınızla telefon konuşması, esneme egzersizleri, kahve içmek ve sevdiğiniz bir hobi ile ilgili dergi karıştırmak. Bu aralar işe döndüğünüzde daha rahat konsantre olmanızı sağlayacak, stres hissini uzaklaştırsanıza yardımcı olacaktır.