Kadın Orkestra Şefi Olmak Hayal Değil
İş dünyasında kadınların görülmez ancak hissedilir bir cam tavanla engellendiğini gözlemliyor, yaşıyor veya değiştirmeye çalışıyoruz. Ancak aynı rolde kadın ve erkek maaşlarının arasındaki farklar, kadınların en tepe yönetim pozisyonlarındaki az sayıları sıklıkla karşılaştığımız durumlar arasında. Öyle ki, kadın üst düzey yönetimini kutlamak üzere yayınlanan makaleler bile, kadın-erkek eşitliğinin ne kadar uzağında olduğumuzu bize hatırlatıyor. Yeni yayınlanan bir Fortune.com makalesine göre, birkaç ay önce Fortune 500 şirketinin başındaki toplam kadın CEO sayısı yeni bir rekora ulaşmış, 500 CEO’dan tam 44’u kadın. Ve tepedeki kadın-erkek dengesi eşitlikten çok uzak olduğundan biz bu %8.8 oranını önemli bir ilerleme olarak kutluyoruz.
Bir de, kadın olarak hayal dahi edilmez işler var: orkestra şefi olmak gibi.
New Yorklu Marin Alsop küçücük bir kızken bu hayal dahi edilmez mesleği hayal etme cesaretini göstermiş. Amerika’daki en büyük orkestraların biri olan Baltimore Senfoni Orkestrası’nı yöneten ilk kadın. Aynı zamanda, Viyana Radio Senfoni Orkestrası’nın ve Ravinia Festivali’nin baş maestrosu. Julliard, Yale gibi Amerika’nın en prestijli okullarında keman eğitimini görmüş çok değerli bir müzisyen.
Alsop’un orkestra şefi olma hayali çok küçük yaşta başlamış. Anne-babası serbest çalışan müzisyenler olan küçük Marin müziğin içinde büyümüş. Babasının kendisini 9 yaşındayken götürdüğü genç dinleyiciler için tasarlanmış bir klasik müzik konserinde, orkestrayı Leonard Bernstein yönetmekteymiş. Orkestra yönetimini büyük tutku ve neşeyle yapan değerli Maestro Bernstein genç dinleyicilerle adeta birebirde konuşur gibi içtenlikle konuşmuş ve küçük bir kız olan Marin ile bağlantı kurmuş. Öyle ki, Marin büyüyünce orkestra şefi olmak istediğini işte ta o zaman anlamıştır.
Keman öğrenerek başladığı müzik eğitiminde hocaları tarafından uyarılır, ona bir kadın olarak orkestra şefi olamayacağı birçok defa söylenir. Ancak, Marin bu isteğini hiç aklından çıkarmamış, ailesinin de desteğiyle bu zorlu yolda yürümeye devam etmiştir. Tanglewood müzik okuluna kabul edildiğinde orkestra şefi olma hayaline ilham veren maestro Leonard Bernstein’den ders alma şansına erişmiş ve aralarında derin bir mentor-öğrenci bağı oluşmuştur.
Kariyer öyküsünü en yalın şekliyle anlatan otobiyografik belgesel filmi Conductor içerisinde, Alsop kadın maestro olmanın zorluklarını şöyle değerlendirir: En büyük zorluk insanların kadın orkestra şefi algısına karşı oluşturdukları katı önyargıları yenmek. Müzik çevrelerinde karşılaştığı kişiler bir kadın olarak asla ama asla büyük bir orkestranın başına geçemeyeceğini defalarca söylemişler. Bu zorlukla her gün, tekrar tekrar, farklı kişilerden kurumlardan aldığı tepkilerle karşılaşmış ve üstesinden gelerek bugünkü güçlü kişiliğine kavuşmuştur.
Orkestra şefi, orkestradaki tüm üflemeli, telli, yaylı, tuşlu ve vurmalı 100 ve üzeri enstrümandan oluşan müzisyenleri yönetir. Alsop Classic FM için hazırladığı kısa videoda bir orkestra şefinin aklından geçen en önemli maddeleri şöyle paylaşır:
- Her maestronun odağı olan tempo, çalınan parçanın kalp atışıdır. Doğru hızda kalp atışı olmazsa olmaz.
- Müziğin sesinin kalitesinin ayarlanması hem müzisyenler hem de dinleyiciler için önemlidir.
- Maestro konser boyunca orkestradaki her bir müzisyenle bağlantıdadır.
- Nefesini dahi bu bağlantının bir parçası olarak orkestranın bütünselliğini sağlamak üzere kullanır.
- Konser öncesinde her bir parçanın dinamik analizini yapar, nerede en yüksek nerede en düşük seslerin olduğunu saptar ve konser sırasında bu en yüksek ve en sessiz anları dramatize eder.
- Her bir parçanın bir hikayesi vardır. Bestecinin o parçaya atfettiği bir hikaye. Maestronun görevi o hikayeyi anlatmak, diğer bir deyişle, hissetmek ve hissettirmektir. Her hikayede olduğu gibi, o parçanın başı, gelişme bölümü, sonu nedir? Dinleyici o parçayı dinlerken ne algılamalıdır?
- Bestecinin eserini dinleyicilerle buluşturan kişi olarak, orkestra şefi bir elçi görevi görür. Bestecinin mesajını dinleyicilere kendi yorumunu katarak iletir. Mesajın etkileyici olarak verilmesinden Maestro sorumludur.
- Her konser birbirinden farklıdır, bunun en büyük sebebi dinleyicilerdir. Her konserde her bir dinleyici farklıdır ve her birey salona farklı bir enerji getirir bu da o performansı bir önceki performanstan farklı kılar. Orkestrayı yönetirken Maestro o kolektif enerjiyi ve kolektif odağı hisseder, ve orkestranın performansına yansıtır.
- Her orkestranın kendine özgü bir karakteri vardır. Maestro performansını o karakterin üzerine inşa eder. Ve orkestranın güçlü yönlerini ortaya çıkaracak şekilde orkestrayı yönetir. Hangi yetenekli müzisyeni hangi parçada hangi bölümde vurgulaması gerektiğini bilir ve orkestra içindeki yeteneklerin dinleyiciler tarafından da duyulmasına aracı olur.
Alsop, Amerika’da ilk kadın orkestra şefi olan Hollanda asıllı New York Filarmoni Orkestrasını yöneten Antonia Brico’nun çatlattığı cam tavanı biraz daha çatlatmayı başarmış ve batonu yeni nesil kadın şeflere pas ediyor: Gene Yunan-Rus kökenli Amerikalı Karina Canellakis ve de henüz 30’larının başında gurur kaynağımız Nisan Ak ve Carnegie Hill’de ilk Türk kadın maestro Sera Tokay ile kadın maestroların gün geçtikçe artacağını işaret ediyor.