İmkansızı Aşan Liderler
Geçen hafta yaptığımız Çanakkale gezisinde Seyit Onbaşı’nın kahramanlık öyküsünü hatırladık. İmkansız gibi görünenin hayatta kalma ve vatanı kurtarma uğruna yapılabilir hale geldiğini Seyit Ali’nin hikayesinde dinledik. Bir kişinin duyduğu umut ve inancın tarihi değiştirilebileceğinin idrakını süper kahramanlarla büyüyen 11 yaşındaki oğlumuzun yüzünde gördük.
Seyit Ali, 1889’da yoksul bir köylü olarak Balıkesir’in Havran İlçesinin Çamlık köyünde dünyaya gelmiş. 1909 yılında Osmanlı Ordusu’na katılmış ve Balkan Savaşı’nda çatışmış. 18 Mart 1915’te Müttefik Ordusu Çanakkale’ye saldırırken, Seyit Ali topçu eri olarak Mecidiye Tabyası’nda görevlidir. Yoğun bir şekilde devam eden çapraz ateş karşısında, tabyada bulunan topun mermi kaldıran vinci parçalanır. Seyit Ali tek başına 215 kilo ağırlığındaki mermiyi sırtlayarak kaldırır ve top kundağına yerleştirir. Çanakkale Boğazı’nı geçmeye çalışan ve tabyaya saldıran İngiliz zırhlısı Ocean’a isabet eder. Mermi geminin su kesimine denk gelir ve geminin yan dönmesine sebep olur, daha sonra da gemi önceden Nusret mayın gemisinin döşediği mermilerden birine çarpıp batar. Bu kahramanlığından dolayı, Seyit Ali’ye Onbaşılık unvanı verilir. Çanakkale Savaşı zaferle sonuçlandıktan sonra, kahramanlığının fotoğrafını çekmek için, Seyit Ali’den mermiyi tekrar kaldırması istenir, ancak kaldıramaz. Vatanını korumak ve hayatta kalmak mücadelesi içinde, savaş sırasında imkansız görüneni başarma gücünü fiziksel güce çevirmiş ve savaşın seyrini ve de Türk halkının kaderini değiştirmiştir.
Çoğu zaman tarihte hikayelerini okuduğumuz kahramanları diğer insanlardan ayıran kritik zamanlarda aldıkları kararlardır. Bu kararların esası ise, stres anında otomatik olarak verdikleri ‘savaş-veya-kaç’ tepkisidir. Onlar bir tehditle karşılaştıkları takdirde, kaçmak veya donakalmak yerine, savaşmayı seçerler. Hayatta kalma modunda olan insanoğlu beyninin badem şeklindeki amigdala bölgesi tarafından sezgiler üzerine yönetilir. O anda verdikleri savaşma tepkisi tamamen istemsiz bir tepki olsa da, genellikle bilinçaltlarındaki inançların ve prensiplerin bir yansımasıdır.
İmkansızı Başaran İş Liderleri
İş liderleri kimi zaman anlık kararlarla, şirketlerinin kaderlerine yön vermekle beraber, imkansızı başarmak için daha uzun soluklu bir strateji serisi geliştirirler. Forbes’un makalesinde, farklı vizyon ve stratejilerle imkansızı başaran 4 liderden alınabilecek dersler anlatılır.
- General Motors’un CEO’su ve Yönetim Kurulu Başkanı Mary Barra: Yapabileceğinize inanın.
Barra, 100 yılı aşkın bir altın klasik haline gelmiş ve batmaktan dönen GM’i bir startup felsefesiyle yöneten ilk kadın otomotiv CEO’su. Şirkette başlattığı dönüşüm hantallaşmış bir otomotiv üreticisini bir teknoloji firmasına çevirmek. Başardığı bu imkansızı başarma reçetesini iki aşamada özetliyor: İlk aşamada, takımına inanmak ve herkesin katkıda bulunduğu bir takım ortamı yaratmaktan söz ediyor. Lider olarak kendini öne çıkarmak yerine, imkansızı başarma görevini bütün takımın göğüslemesine izin veriyor, bu sayede sorumluluk, güç ve başarma inancı da bölünmüş oluyor. İkinci aşamada ise, ‘eğer yapabileceğinize inanıyorsanız, başaracaksınız’ mottosu devreye giriyor.
- Andrea Lytle Peet: Kendinizin ötesinde bir amaçla hizmet edin.
Andrea Lytle Peet’e 2014 yılında henüz 33 yaşındayken ALS teşhisi konulduğunda ve de 2 ila 5 yıl ömrü kaldığı söylendiğinde, dünyası kararmış. Ancak hastalığa yenilmek yerine savaşmayı seçmiş. İlerleyen günlerde kaslarının kontrolünü kaybedeceğini düşünmeyi bir kenara bırakmış ve bugün yapabildiklerine konsantre olmuş. Bugün yürüyorum, konuşuyorum, yemek yiyorum, nefes alıyorum, öyleyse yapabildiklerimin keyfini çıkarmalıyım ve geriye kalan zamanımı maksimumda değerlendirmeliyim. Bu yaklaşımla, Andrea önündeki günleri ALS araştırmaları ve tedavisi için para toplamak ve bu uğurda triatlonlara katılarak hastalıkla ilgili bilinirliği arttırmakla geçirmiş. Kişisel kısıtların büyük amacın önünde duramayacağını hem kendine hem de ALS hastalarına göstermeyi başarmış.
- Paul Quinn College Rektörü, Michael Sorrell: Eksikler yerine, elinizdeki değerlere konsantre olun.
Michael Sorrell üniversitenin başına geçtiğinde, zenci üniversitesi olarak bilinen Paul Quinn College’nin kapanacağına garanti gözüyle bakılmaktaymış. Kısıtlı kaynaklar ve altyapı eksiklikleriyle, kendinden önceki yöneticilerin görmediğine odaklanmaya karar vermiş: olanaklar. Üniversitenin değerlerine odaklanmış. Öğrenciler üniversitede ne buluyor? Hangi niteliklerin etrafında toplanıyorlar? Sağlam kalan altyapıyı keşfedip, üzerine yeni tuğlalar eklemiş. Üniversitenin daha iyi günler göreceğine inanmış, takımına ve öğrencilerine umut aşılamış. Bugün üniversite ülke genelinde büyüme göstermekte ve Sorrell Fortune’un en başarılı liderleri arasında anılmakta.
- Amerikan Ulusal İstihbarat Teşkilatı Üst Düzey Yöneticisi Sue Gordon: Bir gelecek hayal edin ve onu inşa etmek için sondan başa gidin.
İlk kamu (CIA) ve özel sektör ortaklığı risk sermayesi firmasının kurucusu, üstelik bu ortaklığı bir kadın girişimci olarak bir yıl içinde başarmış, yani imkansızı imkanlı yapmış başarılı bir lider. Vizyoner yapısı, görmek istediği geleceği hayal edip, o hayale erişmek için gerekeni yapmak olarak açıklanabilir.
Bu dört lider birbirinden oldukça farklı. Farklı alanlarda çalışıyor, farklı takımları yönetiyor, farklı liderlik vasıflarını ön plana koyuyorlar. Ortak yönleri takımlarına ve çevrelerine umut aşılamak ve aynı umutla kendi yollarında ilerliyorlar. Her birinin maratonu imkansızı imkanlı kılıyor. Yolları açık olsun.