15 49.0138 8.38624 1 0 4000 1 https://hrpozitif.net 300 true 0

HR+

yasamda-basarinin-tarifi-basit

Yaşamda başarının tarifi: Basit, Hafif, Sessiz

0 Comments

yasamda-basarinin-tarifi-basitDatassist’in katkılarıyla 13 Mayıs 2014 tarihinde Dünya Gazetesinde yayımlanmıştır.

Gerçek önceliklerinizi belirleyerek hayatınızı basitleştirin. Dinlenerek ve daha az endişelenerek hafifleyin. Gürültünün içinde sesinizi duyurmak için sessiz kalın.

Basit

Geçtiğimiz günlerde New York Times’ın en çok satan kitaplarından Essentialism (Özcülük) kitabının yazarı Greg McKeown hayatı basitleştirecek birkaç adımı Linkedin aracılığıyla okuyucularıyla paylaştı. Birçoğumuz hayatı hızlı ve birçok fırsatla dolu olarak görürüz. Sıkıntı içgüdüsel olarak her bir fırsatı yakalamak, peşinden gitmek istememizdir. Oysa, her birinin ardından koşarak milimetrik gelişmeler ve kazanımlar yakalarız. En önemli bir veya ikisine odaklandığımız takdirde daha az önemlileri radarımızdan çıkarır, daha fazla yol alır, daha fazla katkı sağlarız.

En temel konulara konsantre olabilmek için 5 basit adımda hayatımızı basitleştirebiliriz:

1. Öncelik Oyunu: Priority (öncelik) İngilizce diline 1400’lerde tekil bir kelime olarak girmiştir. Anlamı; önce olan veya ilk yapılacak şeydir. Sonraki 500 yıl içinde tekil kalmış, 1900’lerde ilk kez çoğul olarak kullanılmaya başlanmıştır. Kelimenin anlamı mı değişmiştir? Zaman içerisinde insanların öncelikli olarak yapmaları gereken şeyler mi çoğalmıştır?
Yarın yapmanız gereken 6 önceliğinizi yazın. Listenin altındaki 5’inin üstünü çizin. Günün ilk işi olarak ilk önceliğinize odaklanın.

2. Netlik için 60 saniye. Her saat başı durun ve kendinize yapmakta olduğunuz işin gerçekten yapmanız gereken en önemli iş olup olmadığını sorun. Eğer cevabınız hayırsa, hemen durun. En önemli şeyi yapmaya başlayın.

3. 1 fiyatına 2. Kendinize yeni bir kural koyun. Eğer rutininize yeni bir aktivite eklemek istiyorsanız, halihazırda yaptığınız iki aktiviteyi bırakmalısınız. Bu basit kuralla iki şeyi garanti ediyorsunuz: 1. Yapmakta olduğunuz aktivitelerden daha az değer yaratan bir şeyle uğraşmıyorsunuz ve 2. Genel yoğunluğunuzu aktivitelerinizde seçici olarak hafifletiyorsunuz.

4. Otomatik ‘hayır.’ Hayır toplumda en garip karşılanan kelime. Birçoğumuz doğrudan hayır demekten hoşlanmıyoruz, hayır cevabını almaktan rahatsız oluyoruz. Ancak ‘bugün ofis dışında olacağım, acil durumlarda şu numarayı arayabilirsiniz’ özellikle konferans dönemlerinde, ofis dışında toplantıdayken veya tatildeyken gelen e-maillere otomatik cevap olarak giden kabul görmüş bir mesaj.

Benzer bir mesajı bir proje üzerinde çalışırken de kullanabiliriz. ‘13-16.00 arası öncelikli bir proje üzerinde çalışıyor olacağım. Acil bir durum halinde bana bu numaradan ulaşabilirsiniz.’ AwayFind gibi uygulamalarla otomatik cevap veren hizmetlerden yararlanabilir, acil durumlarda kişilerin size bir mesajla ulaşmasını isteyebilirsiniz. Böyle bir hizmet size üç önemli avantaj sağlayacaktır: 1. Kişi size ulaşmak için ekstra çaba harcamak zorunda kalacak; 2. Siz yazılı mesaj uzunluğunda cevap vereceksiniz, 3. Size ulaşmak isteyenler gerçekten bekleyemeyecek bir şey değilse, sizi daha sonra arayacak. Kısacası, siz bu 3 saatlik dilimi verimli bir şekilde geçirebileceksiniz.

5. Pürüzsüz Yarın. Yarının aktivitelerini düşünün. Sabahtan akşama kadar neler yapmayı planlıyorsunuz? Bu planlarınız içinde neler için önceden ufak hazırlıklar yapmak gerekiyor? Örneğin; spora gidecekseniz, kıyafetleriniz hazır mı? Sunumunuz varsa, dizüstü bilgisayarınızın şarjı tam mı? Yatmadan ertesi günün problemsiz ve kolay geçmesi için elinizden geleni yapın.

Hafif

yasamda-basarinin-tarifi-hafifGreg McKeown birkaç gün önce Linkedin’de Huffington Post’un kurucusu Arianna Huffington ile röportajını yayınladı. Röportajında Huffington çılgın bir çalışma temposu sonucunda aşırı yorgunluk sebebiyle geçirdiği ölümcül kazayı anlatmış ve bu kazadan çıkardığı derslerle yaşamaya böyle devam edemeyeceğini anladığını dile getirmiş.  Yeni kitabı Thrive’da ise, yeni yaşam biçimi ve prensiplerini okuyucularıyla paylaşıyor.

6 Nisan 2007 sabahı Arianna Huffington kendini bir kan havuzunun içinde yerde bulmuş. Kafasını çalışma masasının köşesine vurmuş, gözü kesilmiş, elmacık kemiği kırılmış. Yorgunluk ve uykusuzluktan kendini kaybetmiş ve düşmüştür. 2005’te kurduğu Huffington Post’un hızlı başarısı Arianna’yı dünyanın en etkili ilk 100 insanı arasına taşımış ancak geçirdiği ciddi kazadan sonra nasıl bir yaşam sürdüğü ve başarının gerçekte ne olduğu üzerine durup düşünmesini gerektirmiştir.

Yeni yayınlanan kitabı Thrive’da para ve güç anlamında çok başarılı bir insan olmakla beraber, mantık çerçevesinde başarılı bir yaşam sürdürmediği gerçeğini kabul etmiş ve radikal değişim sürecini kaleme almış. Kitabının araştırma aşamasında Arianna’nın en çok ilgisini çeken hikaye ceylanlarla ilgili. Bir leopar veya aslan onlara yaklaştığında ceylanlar anında kaçıyorlar ancak tehlike uzaklaştığı anda korkuları geçiyor, huzurlu bir şekilde dolaşmaya, hiçbir tehlike atlatmamışlar gibi dünyayı umursamaz şekilde otlanmaya devam ediyorlar. İnsanlarda ise, korkunun bambaşka bir işleyiş mekanizması var. Oxford Üniversitesi’nde psikoloji hocası Mark Williams’a göre, insanlar gerçek tehlikelerle kafada kurulan tehlikeleri ayırt edemiyorlar. Beynin tehlike uyarıları sadece mevcut korku ile harekete geçmiyor, geçmişteki korkular ve gelecekle ilgili endişeler de aynı sinyallerle uyanıyor. Bir diğer deyişle, ceylanlar gibi, tehlike geçtiğinde tam anlamıyla rahatlama ve hiçbirşey yokmuş gibi davranma lüksümüz yok insanlar olarak. Korkular söz konusu olduğunda, geçmiş, gelecek ve bugün birbirine karışıyor ve yaşamımızı daha da karmaşık hale getiriyor. Yüklerimizden arınamıyor, hafifleyemiyoruz.

Arianna başarının ötesinde hafiflemek ve refaha ermek için üç basit adım öneriyor:

1. Yarına yarım saat daha fazla uyuyarak başlayın. Yoğun bir tempoda çalışıyorsanız, sevdiklerinize zaman ayırmak ve işlerinizi ihmal etmemek için uykudan fedakarlık ediyorsunuz. Sağlığınızı iyileştirmek, yaratıcılığınızı, üretkenliğinizi arttırmak ve kendinizi iyi hissetmek istiyorsanız, yarım saat erken yatmayı deneyin. Olmadı gün içinde yarım saatlik şekerlemeler yapın. Daha da iyisi ikisini de yapın. Yaşam kaliteniz çok kısa zamanda artacaktır.

2. Günde 5 dakika meditasyon yapın. Zaman içinde 15-20 dakikaya çıkabilirsiniz ancak 5 dakika bile yeni bir alışkanlık edinmenize ve konsantrasyonunuzun artmasına yetecektir.

3. Her günün sonunda artık ihtiyacınız olmayan bir şeyden kurtulun. Enerjinizi boşaltan, size yarardan çok zarar veren bir şeyi hayatınızdan çıkarın. Bu, negatif duygular, kendine acımasız davranma veya hiçbir zaman bitirmeyeceğin bir projeyi tamamıyla rafa kaldırmak olabilir.

Sessiz

Kurumsal eğitmen ve koç olarak görev yapan Danielle Marchant Linkedin Pulse için hazırladığı yazıda yaşadığımız gürültülü dünyanın içinde nasıl sesimizi duyurabileceğimizle ilgili farklı bir metot öneriyor. Önerisi: gürültünün altına girmek.

Yıllar önce öğrendiği bu prensip ne anlama geliyor?

yasamda-basarinin-tarifi-sessizBir oda dolusu insan hayal edin, hepsi hararetli bir şekilde tüm dikkatlerini vererek birbiriyle konuşuyor. Siz ara vermeden konuşan bu insanların önünde ayakta duruyorsunuz ve bir sonraki konuya geçmek için bir sessizlik anı kolluyorsunuz. Oda o kadar gürültülü ki çıkarabileceğiniz en yüksek sesle bağırsanız gene de başarılı olamayabilirsiniz. Sesiniz diğer seslerin içinde kaybolur ve insanlar heyecanla konuştukları konulara sizi hiç duymadan devam edebilirler.

Böyle bir durumda seslerle rekabet etmek yerine gürültünün altına girmelisiniz. Bu teknik kağıt, makas, taş oyununu anımsatır. Diğer bir deyişle, sessizlik gürültüyü yener. Beklenenin aksine ne kadar bağırsanız, konuşanların dikkatini etkili bir şekilde kendinize çekemezken, sessiz bir şekilde karşılarında durarak daha hızlı sizi fark etmelerini sağlayacak ve size söz vermek için birer ikişer susacaklarını göreceksiniz. Bazen el kaldırmanız size dikkatlerini vermelerini hızlandıracaktır. Bazen Tibet’te tapınaklarda kullanılan çanların sesi durup dinleme zamanının geldiğini toplantınıza katılanlara hatırlatmada yardımcı olacaktır. Bu yöntemler dinleyicilerinizin dikkatini yeniden kazanmak için kelimelerden çok daha etkili olacaktır.

Bu teknikleri uygulayabilmek için belli düzeyde bireysel otorite sahibi olmak gerekir. İnsanın ayakları yere sağlam basan bir duruşu ve kendine güveni tam olmalıdır. Çoğu zaman kendimizi gürültülü bir dünyada sesimizi duyurmak için daha yüksek sesle bağırmaya programlarız. Hep çok enerji sarf eder hem de yeterli sonucu alamayız. Bu durum sadece yüz yüze konuşmalarımızda, fiziksel olarak aynı ortamda bulunduğumuz kişilerle değil, sanal ortamlarda da ortaya çıkar. Milyonlarca sesin aynı anda çıktığı ve birbirini saniyelerle takip eden mesajların üşüştüğü bir ortamda nasıl sesinizi duyurabilirsiniz?

1. Gerçek olun

2. Başkalarının çalışmalarından, başarı hikayelerinden bahsedin ve kimden alıntı yaptığınızı yazın

3. Samimi diyaloglara girin

4. Satma çabasında olmayın

5. İnsanlarla kalbinizden bağlantı kurun

Bu yazı Dünya Gazetesi'nin Değişim Yelpazesi köşesinde 13.05.2014 tarihinde yayınlanmıştır.

 

ofkeyle-kalk-yararla-otur
Previous Post
Öfkeyle kalk yararla otur
devletin-sorumlulugu
Next Post
İş Kanunu’na göre Soma Felaketi

0 Comments

Leave a Reply