İş Kanunu’na göre Soma Felaketi
Datassist’in katkılarıyla 20 Mayıs 2014 tarihinde Dünya Gazetesinde yayımlanmıştır.
Bu haftaki yazımızda sözü, yüreklerimizi burkan Soma Felaketi’nin İş Kanunu açısından analizi için Egemenoğlu Hukuk Bürosu kurucu ortağı Yunus Egemenoğlu’na bırakıyoruz.
Manisa’nın Soma ilçesinde bulunan maden ocağında 13 Mayıs günü meydana gelen patlama büyük bir felakete dönüştü, tüm Türkiye’yi yasa boğdu. Halen kurtarma çalışmaları, araştırma ve incelemeler devam etmekte. Yüzlerce maden işçisinin hayatına malolan bu büyük faciayı güncel bilgiler ve tespit edebilen veriler çerçevesinde hukuki açıdan değerlendirmek önemlidir. Mağdurların ve yakınlarının hukuki hakları nelerdir? Bu felaketin sorumluları kimlerdir?
Kazanın meydana geldiği madeni işleten şirketin özel bir şirket olması nedeniyle kimlerin ne suretle sorumlu olacağının iki boyutta ele alınması gerekir. İlk olarak üzerinde durulması gereken husus; işletme sahibi olan özel şirketin tazminat ve şirket yöneticileri ile yetkililerinin cezai sorumluluğudur, ikinci olarak üzerinde durulması gereken husus ise devletin ve devlet yetkililerinin sorumluluğudur.
1- Maden İşletmesinin Sorumluluğu
İşverenin iş mevzuatından doğan yükümlülüklerini ve sözleşmelerden doğan borçlarını yerine getirmemesi durumunda hukuki ve cezai yaptırımlar devreye girmektedir.
İşçi veya (işçinin ölümü halinde) yakınları tarafından hukuk davaları açılabilecek, tazminat talebinde bulunulabilecektir. Yetkili İş Mahkemesinde açılacak maddi ve manevi tazminat davaları iş kazası temelli olacak ve iş kazası neticesinde işçinin ve yakınlarının uğramış olduğu maddi ve manevi zararın tazmin edilmesi amacını taşıyacaktır.
Netice itibariyle iş kazası nedeni ile açılacak 2 tip dava mevcuttur :
- Maddi ve Manevi Tazminat Davası
- Ceza Soruşturması ve Ceza Davası
a) İş Kazası Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat Davaları
İşçi ile işveren arasındaki hizmet sözleşmesi uyarınca, işveren iş tehlikelerine karşı işçiyi korumak, işyerinde iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini almakla yükümlüdür. Bu yükümlülükler İş Kanunu ve Borçlar Kanunundan kaynaklanmaktadır.
İş kazası nedeniyle zarara uğrayan işçiler, iş kazası nedeniyle uğramış oldukları zararlar için işverene karşı (eğer alt işveren var ise her ikisine karşı) maddi ve manevi tazminat talepli dava ikame edebilecektir. Bu davanın davacısı zarara uğrayan işçi, ölüm ve bedensel zararlar halinde zarara uğrayan işçinin yakınları, davalısı ise işveren (varsa alt işveren) olacaktır.
Ölüm ve bedensel zarar halinde şu giderlerin karşılanmasını talep edilebilir :
Ölüm Halinde ;
- Cenaze giderleri,
- Tedavi giderleri (ölümden önce bir tedavi süreci var ise)
- Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar.
Bedensel Zarar Halinde ;
- Tedavi giderleri,
- Kazanç kaybı,
- Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar,
- Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.
Ayrıca, iş kazası nedeniyle zarar gören veya ölenin yakınları için manevi tazminata hükmedilebilmesi de, mahkemeden istenebilecektir. Manevi tazminat, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özellikleri göz önünde tutularak, zarar görene veya yakınlarına uygun bir miktar paranın ödenmesi şeklinde ifade edilmektedir.
Sonuç olarak, Soma’da yaşanan elim hadise sonucunda ölen işçinin eşleri, çocukları ve yakınları maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabilecektir.
b) İş Kazası Nedeniyle CEZA DAVALARI
Soma’da yaşanan felaket ile ilgili incelemeler halihazırda Savcılık nezdinde devam etmektedir. Dolayısıyla, kişilerin cezai anlamda sorumlulukları da ancak devam etmekte olan incelemenin sona ermesi ve bunlar neticesinde hazırlanacak uzman raporları çerçevesinde ortaya çıkacaktır.
Yapılacak incelemeler neticesinde sorumluluğu bulunan kişiler hakkında, bu elim neticeyi mutlak bir şekilde öngörmelerine rağmen, meydana gelmesine kayıtsız kaldıklarının tespit edilmesi halinde; olası kasıtla adam öldürme suçundan dolayı Türk Ceza Kanunu’ nun 81. ve 21. Maddeleri uyarınca 25 yıla kadar hapis cezası, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranılmış olunduğunun ve neticeyi istememelerine rağmen öngörülebilir nitelikte eylemde bulunduklarının tespit edilmiş olması halinde; Türk Ceza Kanunu’ nun 85. ve 22/3 maddeleri uyarınca bilinçli taksirle adam öldürme suçundan dolayı 22 yıl 6 aya kadar hapis cezası veya Türk Ceza Kanunu’ nun 85. Maddesi uyarınca taksirle adam öldürme suçundan dolayı 15 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaları için kamu davası açılması söz konusu olabilecektir. İş bu cezalandırma talepleri her bir vefat ile ilgili ayrı ayrı yapılabilecektir.
Ayrıca sorumlular haklarında her bir yaralama için; olası kasıt, bilinçli taksir ve taksirle yaralama suçlarından dolayı 3 yıl ile 8 yıl arasında değişen hapis cezaları ile cezalandırılmaları talepli kamu davası açılması söz konusu olabilecektir.
2- Devletin Sorumluluğu
Soma’daki faciada araştırılması gereken bir diğer boyut ise devletin sorumluluğudur.
İdari açıdan değerlendirilmesi gereken nokta devletin denetim yükümlülüğünü yerine getirip getirmediğidir. Maden ocağındaki faaliyetler özel şirket eliyle yürütülmekle beraber bu durum devletin denetim yükümlülüğünü ortadan kaldırmamaktadır. Devletin sorumluluğunu doğuran kusur, hizmet kusuru olarak algılanmaktadır.
Burada dikkat edilmesi gereken husus, konuya ilişkin mevzuat çerçevesinde devletin üzerine düşen denetim yükümlülüklerini yerine getirip getirmediğidir. Keza devlet, denetim yükümlülüğünü yerine getirmede kusurlu hareket etmişse, meydana gelen iş kazasından sorumlu olacak ve hak sahipleri tarafından devlete karşı tazminat davası açılabilecektir.
Ayrıca, yapılacak incelemeler neticesinde devlet görevlilerinin görev gereklerine aykırı davrandıklarının tespit edilmiş olması halinde, soruşturma izni verilmiş olması ön koşuluna bağlı olarak devlet görevlileri hakkında da; yukarıda ayrı ayrı ifade edildiği üzere her bir ölüm için ayrı ayrı 25 yıla varan, yaralanmalar ile ilgili olarak ise yine tespitler ışığında 8 yıla varan hapis cezası ile cezalandırılmaları talebi ile kamu davası açılması söz konusu olabilecektir.
Bu yazı Dünya Gazetesi'nin Değişim Yelpazesi köşesinde 20.05.2014 tarihinde yayınlanmıştır.