15 49.0138 8.38624 1 0 4000 1 https://hrpozitif.net 300 true 0

HR+

bilgisayarlar defter ve kalemin yerini tutmuyor

İşyerlerinde Kabalık Neden Bulaşıcı?

0 Comments

isyerlerinde-kabalik-neden-bulasici01 Eylül 2015 tarihinde Dünya Gazetesinde yayımlanmıştır.

Son zamanlarda yapılan çalışmalarda psikologlar kabalığın aynı çevrelerdeki insanlar arasında hızla yayıldığını göstermekte. İşyerleri bu çevrelerin canlı örneği.

Baş tanrı Zeus, tanrıların ateşini Olympos Dağı’ndan çalıp, insanlara götürerek ilk devrimi gerçekleştiren Prometheus’u ve ona yardım eden suç ortaklarını (erkekleri) cezalandırmak için binbir kötü düşünceye dalar. Bütün kötülükleri beyin süzgecinden geçirdikten sonra aklına, bu kötülükleri içinde barındıran bir varlık yaratma fikri gelir. Bütün kötülükleri içinde barındıran bu varlığın adı ise ‘kadın’dır. Tabi bu varlığa kadın demeden önce yaradılış öyküsünü anlatmak yerinde olacaktır.

Pandora’nın kutusunun hikâyesini bilirsiniz. Tanrıların Tanrısı Zeus, ondan habersiz tanrıların ateşini Olympos Dağı’ndan çıkarıp, insanlara götüren Prometheus ve ona yardım eden diğer tanrıları cezalandırmak için yollar arar. Onları cezalandıracak bir varlık yaratmaya karar verir, bu varlığın içinde binbir kötü düşünce olacaktır. Bu varlık bir kadındır, adı da Pandora’dır. Kadını yaratma görevini demirci oğlu Hephaistos’a verir, o da Afrodit’in güzelliğini esas alarak dünyalar güzeli bir kadın tasarlar. Dış görünümü ne kadar güzelse, içi o kadar kötülüklerle doludur. Tüm tanrılar Pandora’ya farklı nitelikler ve süsler hediye ederler, işte bu nedenle adı tüm tanrıların armağanı anlamına gelen Pandora olur. Zeus, Pandora’ya can verdikten sonra, Pandora’nın eline bir kutu tutuşturur ve onu Prometheus’un kardeşi Epimetheus ile evlenmek üzere yeryüzüne gönderir. Epimetheus, ağabeyinin uyarılarına rağmen, Pandora’ya karşı koyamaz ve onunla evlenir. Kötülük, yalan dolan, hastalık, sıkıntı gibi tüm kötülükler Pandora’nın kutusuyla beraber dünyaya gelir. Pandora kutuyu açmaması konusunda sıkı sıkı tembihlidir ancak merakına yenik düşer ve kutuyu açar, tüm kötüler açığa çıkar. Büyük zorluklarla kutuyu kapadığında kutunun içinde sadece umut kalmıştır. Tüm bu kötülüklerin açığa çıkmasıyla beraber, insanlar arasında hızla yayılmış, insanların bakış açıları, beklentileri ve davranış şekilleri kökünden değişmiştir.

Bu mitolojik efsane bugünden, kötü alışkanlıkların yayılması açısından, çok da farklı değildir. Küçük ya da büyük kötülükler belli bir ortama bulaşınca hızla yayılır, çevredeki insanları etkisi altına alır. Kabalık da bu küçük çaplı kötülüklerden biridir. Olumlu düşünce ve verimli çalışma için iş ortamından uzak tutulmalıdır.

Kabalık İşte Uyumu ve Başarıyı Tehdit Eder

kabalik iste uyumu ve basariyi tehdit ederKabalık işyerlerinden nasıl uzak tutulur? Çalışanlar arasında yaygınlaşan kaba davranışlar nasıl engellenir? Fast Company yazarı Lisa Evans ofislerde kabalık konusunda ilgi çekici bir makale yazmış. Yazısında birçok ofiste cinsel taciz, baskı, mobbing gibi konularda çalışanların haklarını korumak için çeşitli uygulamaların yürürlükte olduğunu vurgulamış. Basitmiş gibi görülen birçok ufak davranışsal problem zamanında müdahale edilmediğinde, büyüyor, daha çok kişiyi kapsamına alarak yaygınlaşıyor ve çalışanların ruh halini, çalışma zevkini ve de verimliliğini tehdit eden önemli unsurlar arasına giriyor. Kabalık bu basit görünen ancak çalışanlar arasında huzursuzluk yaratan konuların başında geliyor. Florida Üniversitesi doktora öğrencisi Trevor Foulk’un tamamladığı çalışmaya göre, işyerinde çalışanların kaba davranışları çok olumsuz bir güce sahip. Birçok çalışan çalışma yaşamları boyunca taciz veya zorlama gibi gerçek anlamda agresif davranışlarla karşılaşmamışlar ancak, gündelik iş yaşamlarında kabalık her gün aşmaları gereken veya yok saymaları gereken bir davranış halini almış.

Başlangıçta kaba davranışlara tabi olan biri için, kabalık ufak bir sürtüşme veya sıkıntı oluşturmakta. Kaba davranışın üstünde durmamak, umursamamak, kaba davranışı sergileyen kişinin üslubu olarak kabul etmek gibi birçok kabullenme yöntemi geliştirilebilmekte. Ancak bu davranışlar aynı kişiyle sürekli iletişimde olmaktan ötürü sıklaştıkça ve diğer insanlar arasında yaygınlaştıkça, kabalıkla karşılaşan kişiyi yoracak, moralini bozacak ve motivasyonunu kıracaktır. Bu durum zaman içinde kişinin verimliliğine ve performansına yansıyacaktır. Sürekli kaba davranışlarla ve sözlerle karşılaşan kişi daha az yaratıcılığını kullanacak, çalışma arkadaşlarıyla yardımlaşmaya ve beraber çalışmaya daha az istekli olacaktır. Foulk’un çalışmasına göre, kaba davranılan kişinin beyni tüm kaynaklarını bu davranışı algılamaya, davranışın nedenlerini araştırmaya odaklar. Bir yandan size söylenilenin içeriğini düşünürken, diğer yandan zihniniz kabalığı sorgular. Dikkatinizi tamamıyla yapılması gereken işe odaklayacakken, ister istemez karşımdaki insan bana neden böyle davranıyor diye düşünmeye başlarsınız.

Kabalık Bulaşıcıdır

Üniversite öğrencilerinin kabalığa tepkilerini ölçmek için Foulk, çalışmasında kurgulanmış etkileşimlere yer vermiş. Senaryoya göre, çalışma lideri çalışma toplantısına geç gelen bir katılımcıya kaba bir şekilde çıkışmış. Lider kaba olarak algılandığında, diğer katılımcılar da son derece kaba kelimeler seçerek geç gelen katılımcının davranışını değerlendirmişler. Oysa bir diğer senaryoda lider, katılımcının gecikmesine daha hoşgörülü yaklaştığında, katılımcıların da daha hoşgörülü olduğu gözlemlenmiş. Bu senaryonun hemen ardından aynı öğrencilerden hayal ürünü bir müşteri e-postasına verecekleri cevap sorulmuş. Çalışma lideri, müşteri e-postasını tarafsız bir tonda okumuş. Liderin katılımcıyla olan konuşmasını kaba bulan grup, diğer gruba oranla bu e-postaya oldukça kaba bir şekilde cevap verme eğiliminde olmuş. Bu çalışmanın sonucunda, araştırmacılar ufak tefek kabalıklara göz yuman işyerlerinde, kabalık görerek iş yapan kişilerin, kendilerinin de kaba olma eğiliminde olacağı sonucunu çıkarmışlar.

Foulk’a göre, kabalığın bu kadar bulaşıcı olmasının sebebi, kaba sözler veya davranışlar karşısında – bize doğrudan yapılması şart değil – beynimizdeki belli mekanizmaların açılması. Bu fizyolojik sebepten dolayı, çevremizdeki kaba sözleri, davranışları, insanların birbirlerine aksi davrandıklarını adeta radarlarımızı açmış bir şekilde fark ediyoruz ve de ille kaba olarak algılanmayacak yoruma açık durumlarda da karşımızdakileri “kaba” olarak değerlendirmeye başlıyoruz. Örneğin, biri size “ayakkabıların çok güzel” dediğinde, bu kişinin gerçekten ayakkabılarınızı beğenip iltifat ettiğini düşüneceğimize, bu kişinin “bunlar da ne biçim ayakkabı” dercesine sarkastik bir yorum yaptığına kendimizi inandırabiliyoruz. Üstelik de bu durum, ayakkabılarınızla ilgili yorum yapan kişiyle aranızda geçmişte kaba bir etkileşim olduğu anlamına da gelmiyor. Bu konuşmadan 5 dakika önce işyerinden farklı biriyle bir sürtüşme yaşadıysanız, tüm algınız kabalık üzerine seçici oluyor. Foulk özetle, eğer kısa zaman önce kabalıkla karşılaştıysanız, beyninizin her türlü iletişimi kabalık kıstasına göre değerlendireceğini söylüyor. Tabii ki, kabalığın hızla yaygınlaşmasında kişinin her söyleneni kabalık olarak görmesi ve karşılığında kendinin de kaba davranmasının büyük payı olduğu anlaşılıyor.

Kabalığın Yayılması Nasıl Engellenebilir?

kabaligin yayilmasi nasil engellenirİşyerinde kabalıkla savaşmanın en etkili yolu, bu savaşı kurumun geneline taşımaktır. İş yerinde hangi davranışları kabul edilir buluyoruz? Hangi davranışlar engellenmeli? Hangileri desteklenmeli? Öncelikle bu sorulara cevap vermeli ve bu cevaplar doğrultusunda, şirketin kurumsal kültürünü şekillendirmeliyiz. Kabalığın kontrol edilmediğinde nasıl yayıldığını ve her çalışanı zehirleyebilecek bir güce sahip olduğunu anladıktan sonra yapılması gereken şirket politikaları eşliğinde kabalıkla mücadele etmek olacaktır.

Çok az sayıda çalışan kabalığı, yasaklanması veya cezalandırılması gereken bir davranış biçimi olarak görür. Ancak, potansiyel zararları dikkate alındığında, patronların ve yöneticilerin kabalığı gündemlerine almaları ve çok geç olmadan şirkette kabul görmeyecek bir davranış tutumu olduğunu ilan etmesi gerekmektedir.

Aksi halde, kısa sürede çalışma ortamı kimsenin mutlu olmadığı, stresin yüksek düzeylerde olduğu, herkesin birbiriyle kişisel problemler yaşadığı bir yere dönüşecektir. Tüm bu olumsuzluklar çalışanların performansını dibe çekecek, herkes dışarda iş aramaya başlayacak, takım yönetilemez hale gelecek ve şirket zaman içinde kaçınılmaz bir şekilde başarısızlığa uğrayacaktır.

Pandora’nın kutusunun açılmasına izin vermeyin. Kutu çoktan açıldıysa, bu durumu kabullenin, kutuyu bir kez daha açın ve umudu açığa çıkarın. Umut sizin çözüm arayışınız ve kabalığa karşı mücadeleniz olacaktır.

 

Bu yazı Dünya Gazetesi'nin Değişim Yelpazesi köşesinde 01.09.2015 tarihinde yayınlanmıştır.

 

 

bilgisayarlar defter ve kalemin yerini tutmuyor
Previous Post
Uğurlu Kravatımı Takar, İşimi Bağlarım
bilgisayarlar defter ve kalemin yerini tutmuyor
Next Post
İşsizlikle Nasıl Mücadele Etmeli?

0 Comments

Leave a Reply