Reddedilmekle Nasıl Baş Etmeli?
Reddedildiğinizde canınız acıyor, kendinizi yerden yere mi vuruyorsunuz. Reddedilmek neden bu kadar canınızı yakar hiç düşündünüz mü?
Reddedilmek duygusal dünyamıza bir bomba gibi düşer, her şeyi uçurur, yakar, yıkar. İçimiz acır. Önce kendimize sonra etrafa saldırır bir suçlu ararız. Kimdir bu sonucun sorumlusu? Reddedilmenin zararları duygusal acının ötesindedir. Duygularımızın yanı sıra, düşüncelerimize ve davranışlarımıza da etkisi büyüktür.
Psychology Today dergisinde yayınlanan yazısında, Dr. Guy Winch reddedilmenin az bilinen yönlerini ele alıyor.
Nedir reddedilmenin az bilinen etkileri?
1. Reddedilme ve fiziksel acı hissetme anında beyinin aynı yeri uyarılır.
Manyetik rezonans görüntüleme sonuçlarına göre, fiziksel acı çektiğimizde ve reddedilme haberi aldığımızda beynin aynı bölgeleri aktive olur. İşte tam da bu sebepten nörolojik anlamda reddedilmek acı verir.
2. Duygusal acıyı ağrı kesiciler azaltır.
Reddedilme acısının fiziksel acıya yakınlığı hipotezini test etmek için araştırmacılar bir çalışma düzenlemişler ve katılımcıları, acı veren bir reddedilme deneyimini simüle etmeden önce, iki gruba ayırmışlar: bir gruba asetaminofen etken maddeli bir ağrı kesici verirken, diğer gruba şeker içerikli bir plasebo vermişler. Çalışmanın sonunda ilaç alan ilk grubun çok daha az duygusal acı çektiği ortaya çıkmıştır.
3. Reddedilme evrim teorisine göre yaşamsal fonksiyonların başında yer alır.
Avcı/toplayıcı geçmişimizde kabileden dışlanmak ya da sürülmek, yalnız kalmak ve kısa süre içinde ölüme sürüklenmek anlamına gelirdi. İnsanın vahşi doğanın karşısında kendi başına hayatta kalması diye bir şey söz konusu değildi. Evrim üzerine uzmanlaşmış psikologlar beyinlerimizde erken uyarı sistemlerinin var olduğu ve bugün reddedilmenin muadili olabilecek sürülme ve dışlanma gibi durumlarla karşılaştığımızda bu sistemin devreye girdiğini farz etmekte. Dolayısıyla, reddedilme deneyimini yaşayanlar hızla kendilerine çeki düzen verip bu redde sebep olan davranışı düzeltmeye ve toplumunun içinde yerlerini korumaya daha büyük çaba harcamakta.
4. Sosyal acı fiziksel acıya göre çok daha etkili bir şekilde tekrar tekrar deneyimlenebilir.
Çok ciddi bir fiziksel acı hissettiğiniz bir ana geri dönmeye çalışın. Doğum sancısı, apandisit ağrısı, bacağınızı kırdığınızda duyduğunuz ağrı? Evet, çok ağrı çektiğinizi hatırlıyorsunuz ancak tam olarak ağrı hissini yeniden his etmiyorsunuz. Peki ya, size çok acı veren bir ret haberinin yarattığı rahatsız edici, kalp kıran, sizi yıkan his? O anı düşündüğünüz anda birden içinizi bir kasvet kapladı öyle değil mi? O hayallerinizin yıkıldığı, kendinizi yetersiz hissettiğiniz, koskoca bir kapının küt diye yüzünüze kapandığını neredeyse yeniden yaşamanız mümkün… Sosyalleşen canlılar olduğumuzdan beynimiz red edilmeyi önceliği bilir ve sürüden atılmak ağır bir ceza olarak görülür.
5. Reddedilmek bir gruba ait olma ihtiyacına dair dengeyi bozar.
İnsan olarak hepimizin bir gruba ait olma ihtiyacı vardır. Reddedildiğimiz zaman bu ihtiyacın dengesi bozulur ve bu bağlantı kopukluğu duygusal acımıza eklenir. Sevdiğimiz ve bizi seven insanlarla tekrardan bağ kurmak veya kendimizi ait hissettiğimiz grup içinde bize değer veren ve saygı duyan insanlara ulaşmak reddedilme sonucunda hissettiğimiz duygusal acıyı hafifletecektir. Kişinin reddedildikten sonra kendini yalnız, dışlanmış, terk edilmiş hissetmesi genel davranışlarına ve insan ilişkilerine de yansıyacaktır.
6. Reddedilmek kızgınlık ve asabiliğin dışa vurulmasına zemin hazırlar.
2001 yılında Amerikan Sağlık Bakanı reddedilmenin gençler için uyuşturucu, yoksulluk ve çete üyeliğinden daha tehlikeli bir risk oluşturduğuna dair bir rapor yayınlamıştır. Birçok çalışma bu bulguyu doğrulamaktadır. Basit konularda ret cevabı almanın bile insanları kızdırdığı ve bu kızgınlık sonucunda şiddete yönlendirdiği kanıtlanmıştır. Amerika’da farklı eyaletlerde sıklıkla görülen okullardaki silahlı saldırılar, kadınlara karşı şiddet ve işten atılan çalışanların ayaklanması gibi birçok örnek reddedilme ve agresif davranışların bağlantısını göstermektedir. Reddedilmenin etkileri sırf agresif davranışlarla ya da suç işleyerek dışa vurulmaz, kişinin iç dünyasına etkileri de yıkıcı olabilir…
7. Reddedilme sonucunda kendimize saygımızı yerden yere vururuz.
Kendimize olan güvenimiz, saygımız, sevgimiz reddedilme duygusuyla beraber zarar görür. Kendi kendimize savaş açar, tüm bu olanlardan kendimizi sorumlu tutarız, geriye dönük kendimizi suçlarız. İster romantik ilişkimizde yaşadığımız ret, ister iş hayatımızda önümüze konulan kocaman hayır cevabı olsun, her türlü ret cevabı bizi kendi iç dünyamıza döndürüp kendi kendimizi suçlamaya iter. Hiç bir ilişki veya durum sırf sizin suçunuz veya sorumluluğunuz olamaz. Mutlaka uyuşmazlıklar, anlaşmazlıklar, yetersizlikler, engeller ve kontrol edemediğimiz bir dolu dinamik mevcuttur. Kendi kendimize işleri zorlaştırmamalıyız. Reddedilmek başlı başına zor bir durumken kendimizi suçlayarak iç dünyamızda daha büyük ve derin yaralar açarız. Kendinizi suçlamak yerine, kendinizle barışık olun ve reddedilme duygusunun üstesinden gelin.
8. Reddedilme kısa süreli olarak IQ’yu düşürür.
Yakın zamanda reddedildikleri bir anı anlatmaları istenen çalışma katılımcıları, o ana geri dönüp başlarından geçen deneyimi anlattıklarında IQ, yakın geçmişi hatırlama ve karar verme testlerine tabi tutulmuşlar. Her bir testin sonucu aynı testlerin normal zamandaki skorlarına oranla daha düşük çıkmıştır. Farklı açılardan düşünme kapasitesini ölçen bu testlerin hepsinde düşük performans göstermek net bir şekilde kişilerin reddedilme duygusu içindeyken iyi düşünemediklerini kanıtlamaktadır.
9. Mantık reddedilme karşısında yenik düşer.
Bir araştırmaya katılanlar kendilerinin yabancılar tarafından reddedileceği bir senaryoya dâhil olmuşlar. Yabancılar deneyi yürüten araştırmacılar tarafından görevlendirilmiş kişilermiş. Katılımcılara yabancıların onları gerçekte reddetmediğini söylemek dahi reddedilme anının verdiği acı ve rahatsızlığı azaltmaya yaramamış. Rol icabı reddedilmek dahi katılımcıları yeterince rahatsız etmiş.
10. Neyse ki, reddedilmenin açtığı psikolojik yaraları iyileştirmek mümkün.
Reddedilmenin yarattığı psikolojik, duygusal, zihinsel hasarları tamir etmek mümkün. Bunu etkili bir şekilde yapabilmek için her bir psikolojik yarayı farklı yönleriyle ele almalıyız. Örneğin, duygusal acıları hafifletmeye, duyduğumuz kızgınlık ve şiddete dönüşebilecek siniri azaltmaya, özgüvenimizi korumaya ve aidiyet duygumuzu dengelemeye çalışmalıyız.
Reddedildiğinizde Nasıl Cevap Vermeli?
Yaşamınız boyunca çeşitli sebeplerden reddedilmek kaçınılmazdır. Kimileri onlarca veya yüzlerce kez reddedilir, diğerleri çok daha az hayır kelimesiyle karşılaşır ancak kendisine hiç hayır denilmemiş bir insan yoktur demek gerçekçi olur. Dolayısıyla, hepimizin sağlıklı bir reddedilme felsefesine ihtiyacı vardır.
Kendi kendinizi eleştirmeyi bırakın.
Reddedilmenin hemen ardından insanın kendi hatalarını kendi yüzüne vurması ve neleri hatalı yaptığını bir bir listelemesi doğası gereği kaçınılmaz olsa da, YAPMAYIN! Bunun yerine, düşüncelerinizi gelecekte neleri farklı yapabileceğinize odaklayın.
Her reddi kişisel olarak algılamayın.
Özel veya iş yaşamınızda aldığınız hayır’ların birçoğu zaman, şartlar ve kontrol edemediğiniz birçok faktörün sonucudur. Reddedildiğinizde kusuru sadece kendinizde aramak gereksiz olduğu gibi, yıpratıcı ve sizi yanlış sonuçlara götüren bir hareket olacaktır.
Kendinize verdiğiniz değeri sağlamlaştırın.
Eksikleriniz yerine güçlü yönlerinize odaklanın. Sizi siz yapan ve kendinizle gurur duymanızı sağlayan beş özelliğiniz nedir? Listeleyin.
Sosyal bağlantılar kurun, çevrenizle yeniden yakınlaşın.
Çevremiz dâhilinde aranan ve istenen insanlar olmak hepimiz için çok önemlidir. Reddedilmek bizim duygusal dengemizi mahveder, aidiyet duygumuzu yerinden sarsar. Bu nedenle, kendi kendimize sevildiğimizi ve bize değer verenlerin olduğunu hatırlatmamız gerekir. İş yerinde reddedildiyseniz ve iş arkadaşlarınızla aranıza mesafe koymak istiyorsanız, aileniz ve özel yaşamınızdaki arkadaşlarınızın desteğini alın. Bırakın bu zorlu dönemini geçirmenize yardımcı olsunlar.