Haftada Bir Saat Ayırarak Parlak Bir İletişimci Olun
İyi bir iletişimci olarak doğanlar şanslı azınlıktır. Geri kalan çoğunluğun iyi bir iletişimci olabilmesi için çalışması gerekir. Haftalık programınızdan 10-15 dakikanızı daha iyi bir iletişimci olmaya ayırın. Hemen bugün başlayın.
Minik adımlar kocaman değişikliklere sebep olabiliyor. Inc.com yazarı Geoffrey James hafta içi her gününüzün 10-15 dakikasını iletişim yetilerinizi geliştirmeye ayırmanızın sizi bambaşka bir insan haline getirebileceğine inanıyor. Yapmanız gereken birkaç ufak egzersiz sayesinde ifade yeteneğiniz ilerleyecek, sözcükleri daha emin bir şekilde, tam olarak ne demek istiyorsanız ona göre yerinde ve zamanında kullanacaksınız.
Temel Egzersizlere Dönün
New Yorker dergisinde yayınlanan bir makaleye göre, spor dallarında atletlerin performansı gün geçtikçe artıyor, yeni dünya rekorları kırılıyor, her yeni nesil sporcu kendisinden bir önceki nesle göre daha çok çalışıyor, daha hızlı ve dayanıklı olmayı başardığı gibi, büyük başarılar elde ediyor. Sporda başarı deyince kastedilen sadece Olimpiyat seviyesindeki başarılar değil, her spor dalında ve farklı seviyelerde hatırı sayılır başarılar kaydedilmekte. Örneğin, skorlara bakıldığında çok iyi oynayan bir basketbol takımının 1960’larda profesyonel ligde oynayan bir takımla boy ölçüşebileceğini görüyoruz.
Bunun en önemli sebebi nedir? Bugün atletler en temel hareketleri tekrar ederek idman yapmaktan kaçınmıyor. Zamanında temel idman zaman kaybı olarak görülür, zaman ve enerjinin boşa harcanmaması gerektiği, atletlerin tüm gücünün gerçek oyuna saklanması gerektiğine inanılırdı.
Teknoloji Bizi İyi Bir İletişimci Yapmaz
Bu düşünce paralelinde işyerine bakalım. Bir yandan teknolojiyi arkamıza alıp büyük bir güç kazanırken, diğer yandan da ne iş yaparsak yapalım iş yapmanın temellerini oluşturan yazma, konuşma ve dinleme göz ardı edilir hale geldi. Yazmayı ele alalım. Çok daha fazla sayıda e-posta yazıp okumakla beraber, yazdığımız e-postaların çoğu kopyala-yapıştır işleminden geçiyor. Yazdığımız birçok metin moda olan iş jargonlarıyla dolu. Uzun ve kalabalık metinlerin içinden mailin amacını ve özünü kavramamız gerekiyor.
Aynı sıkıntı topluluk önünde konuşma konusunda da var. PowerPoint sunumlarla beraber tepegöz aletinin zorluklarından kurtulduk, kolaylıkla hazırlanan slaytlara kavuştuk. Dinlemeye gelince, kafamızı dağıtan ve uyaran detayları saymakla bitiremeyiz.
Problem teknolojide değil, teknolojinin yanlış algısında. Teknoloji sayesinde, hiç bir çaba harcamadan iyi bir iletişimci olduğumuzu varsayıyoruz. Teknoloji bizi sadece hızlandırıyor. Oysa verdiğimiz mesaj hangi mecrada olursa olsun gene bizim mesajımız.
İlginç bir şekilde, zamanımızın hastalığı bilgi yüklemesi yüzünden, net ve açık iletişim kurmak eskisinden daha da önemli. Ancak bıçak gibi keskin bir mesajla gelirseniz gürültüyü deşip sesinizi duyurabiliyorsunuz. Ancak yalın, ancak akıllara ve kalplere konuşan sunumlar seyircilerinin dikkatini çekiyor. Ancak ve ancak derin sohbetlerin sonucunda kalıcı dostluklar kazanabiliyorsunuz.
Bu saptamalara rağmen, birçok şirket en temel iletişim yeteneklerini geliştirmek için herhangi bir eğitim vermiyor. Bunun en belirgin sonucu, düşük veya ortalama performansa sahip çalışanlar ve de es kaza doğal bir iletişim yeteneğine sahip şanslı azınlık…
Kurumsal dünyanın iletişim temellerini önemsememesi kendi kişisel gelişimi ne yatırım yapmak ve düzenli bir şekilde kendini geliştirmek isteyenlere büyük fırsatlar oluşturuyor. Haftanın her gününde yapacağınız kendi kendinize takip edeceğiniz 10-15 dakikalık eğitimlerle kısa sürede iyi bir eğitimci olabilirsiniz.
Her Pazartesi Bir TED Konuşması İzleyin ve Analiz Edin
Gereken Süre: 20 dakika
Hep işyerinde sıkıcı sunumlar izlemeye mi alıştınız? İşyerinde her gittiğiniz toplantının bitmesi için dakikaları sayıyorsunuz. Sıkıcı sunumların panzehiri, TED konuşmalarını izlemek olacaktır. Her hafta bir sunum izleyin ve sunum nasıl yapılır görün. Konu ne olursa olsun, uzman hangi alanda çalışıyorsa çalışsın, TED konuşmacılarının en önemli ortak özellikleri başarılı iletişimciler olmaları. Sadece bu sunumları seyretmekle kalmayın, konuşmacının hikâyesini nasıl anlattığına, slaytları nasıl kullandığına, slaytların içeriğine, kişinin vücut diline ve duruşuna dikkat edin. Konuşmacının tonu, bilgileri verirken oluşturduğu hikâye dinleyicileri içine çeker. O güne kadar hiç ilgilenmediğiniz bir konuya aniden ilgi duymaya başlarsınız.
Her Salı Günü İyi bir Blogu Okuyun ve Eleştirisini Yapın
Gereken Süre: 10 dakika
Eğer işinizle ilgili tek okuduğunuz metinler ticaret dergileri ve ofis içi iletişimden ibaretse, yazı yazma yetinizin gün geçtikçe daha da vasat olmasına şaşırmamalısınız. Bu tür yazıların yerine size ilham verecek iş yazarlarını takip edin.
Makaleler yerine, ünlü işletme blogcularını takip edin. Örneğin, Penelope Trunk’ı okuyun. Guy Kawasaki, Seth Godin, Bob Sutton, Dan Road, Tom Peters veya John Jantsch’ı takip edin. Kimi veya kimleri takip ederseniz edin, sadece içeriği okuyup geçmeyin. Yazıyı parçalara bölün, eleştirin, enine boyuna inceleyin. Yazarın nasıl konuları ele aldığını, gözlemler yaptığını, cümlelerini ve paragraflarını nasıl düzenlediğini mercek altına alın.
Sizden daha yetenekli bir yazarı okumak zaman içinde kendinizi geliştirmenize ve daha iyi bir yazar olmanıza yardımcı olacaktır.
Her Çarşamba Günü Aktif bir Şekilde bir Podcast Dinleyin
Gereken Süre: 15 dakika
Aktif dinleme konudan konuya atlayan zihninizi veya iç diyalogunuzu sessize almak ve pür dikkat karşınızdakinin söylediklerini dinlemek demektir. Bu oldukça zor bir süreçtir çünkü beyniniz insanları kelimeleri söylemesinden çok daha hızlı bir şekilde kelimeleri işleme koyar.
Aktif dinlemeyi podcast dinleyerek uygulamaya geçirin. Podcast dinlemek karşınızdaki kişiyi dinlemekten çok daha kolaydır. Öncelikle sizden cevap vermeniz istenmez ve iyi bir podcast hızla dikkatinizi çeker.
Sessiz bir yere çekilin ve podcast’ınızı telefonunuzdan veya tabletinizden dinleyin. Her bir kelimeye dikkat etmeye özen gösterin. Başka hiçbir işle uğraşmayın, ev işi veya egzersiz yapmayın. Sadece ve sadece podcast’te konuşulanlara odaklanın.
Bu egzersiz sonrasında kazanacağınız dinleme yetisi sizin işyerinde aktif dinleme kapasitenizi arttıracaktır. Eğer 15 dakikadan uzun bir podcast dinliyorsanız, sadece ilk 15 dakikayı dinlemeye konsantre olun. Dinlemek, sadece söyleneni dinlemek size hiç aklınıza gelmeyen kapıları açacak, dinler gibi yapınca duymadığınız birçok detayı net bir şekilde görmenizi sağlayacaktır.
Her Perşembe Günü Size Gelen bir E-Postayı Yeniden Yazın
Gereken Süre: 5 dakika
Etkili yazı yazmanın anahtarı okuyucu için neyin önemli olduğunu bilmektir. Önemli olanın ne olduğunu bilirseniz, laf kalabalığını bir kenara bırakır doğrudan konuya girer, kendinizi birkaç kelimeyle ifade etme yoluna gidersiniz. Konunun özünü kavrama ve özet metinler çıkarmanın en güzel yolu size yazılmış e-postaları yeniden yazma egzersizidir. Doğrudan ihtiyaca yönelik, kişinin aradığı cevabı dolandırmadan veren net bir üslup seçin. Net ve doğrudan olmakla beraber, kibarlığı elden bırakmayın.
Cuma Günü Bir Çalışma Arkadaşınızdan Yardım Alın
Gereken Zaman: 10 dakika
Büyük ihtimalle kimi zaman daha iyi yazabileceğinizi ve konuşabileceğinizi düşündüğünüz durumlar olmuştur. Her zaman bir koçun size rehberlik etme imkânı olmayabilir ancak her zaman bir çalışma arkadaşınızın yardımına başvurabilirsiniz. Ofisten bir arkadaşınıza yazdığınız bir e-postayı gösterin ve fikrini alın. Hazırladığınız sunumu 10 dakikada kendisine sunmak istediğinizi ve geribildirimlerini sizinle paylaşmasını isteyin. Arkadaşınız size neleri daha iyi yapabileceğinizi söylediğinde savunmaya geçmeyin. Aktif bir şekilde dinleyin. Bu geribildirimleri dikkate alarak bir sonraki sunumuzda aynı hataları yapmamaya çalışın. Minik adımlar, ufak tefek düzeltmelerle zaman içinde çok daha iyi bir konuşmacıya dönüşeceksiniz.
Bu yazı Dünya Gazetesi'nin Değişim Yelpazesi köşesinde 22.03.2016 tarihinde yayınlanmıştır.