ŞİRKETLERİ BAŞARIYA TAŞIYAN SOSYAL SORUMLULUK PROJELERİ
ŞİRKETLERİ BAŞARIYA TAŞIYAN SOSYAL SORUMLULUK PROJELERİ
Yurtdışında okumuş veya belli bir dönem Amerika’da veya Avrupa’da çalışmış kişiler bilirler gönüllü iş yapmak, yardım kuruluşlarına destek vermek iş deneyimi kadar önemlidir. Sizden daha kısıtlı imkanlara sahip kişilere yardım etmeye ne kadar açık olduğunuzu gösterir, belli idealler uğruna karşılığında para almadan zamanınızı ayırır ve yeteneklerinizi birilerine fayda sağlamak için kullanırsınız. Çoğu zaman yardıma ihtiyacı olan birine yardım elini uzatmak, bir çocuğa okuma-yazma öğretmek veya bir ev inşa etmeye yardımcı olmak masabaşı işinizden çok daha büyük tatmin verir.
Bireysel düzeyde gerçekleştirilen bu gönüllü işlerin şirketler için muadili ise sosyal sorumluluk projeleridir. Şirket, bir yandan kar amacı güden ana faaliyet alanında üretim yaparken, diğer yandan içinde bulunduğu topluma, doğaya veya ekonomiye herhangi bir çıkar talep etmeden yardım eder. Bu yardım kendi üretim alanına paralel bir alanda olabileceği gibi, hiç alakası olmayan, çalışanlarının veya hissedarlarının ilgi duyduğu farklı bir alanda da olabilir. Türkiye’de sosyal sorumluluk projeleri özellikle çok uluslu ve kurumsal şirketlerin bütçe ve zaman ayırdığı bir halkla ilişkiler aracı gibi görünüyor. Kimi zaman sosyal sorumluluk projelerinin başarısı tüm şirketin üretimine ve karlılığına direkt etki edebiliyor.
Çiftçiler Kulübü ile Vodafone
İşte Vodafone’un Çiftçiler Klübü böyle bir proje. Topluma mobil teknolojiyle yarar sağlayan, çiftçilerin yaşamını farklı bir boyuta taşıyan. İngiliz The Telegraph’ta yayınlanan makaleye göre, Vodafone Çiftçiler Klübü ile, 700.000 çiftçinin cep telefonuna düzenli olarak hava durumu bilgileri gönderiyor. Oldukça basit bir servis olmakla beraber , Türkiye’nin her yerine ulaşan uyarı SMS’leri sayesinde, birçok çoban zamanında hayvanlarını sellerden, fırtınalardan kurtarıp sığınaklara yetişebiliyor. Çiftçiler Klübü, tarlasında çeşitli tarım ürünleri yetiştiren çiftçilere tüccarları aradan çıkararak alıcılarla doğrudan temas kurma şansı veriyor. Böylelikle, tüccarların çiftçilerin ürünleri üzerinden yaptığı karı çiftçi kendi kazancı haline getiriyor. Ayrıca, Çiftçiler Klübü ile, çiftçiler hükümet destekli sektörel eğitimlerden ve tarım alanında devlet desteklerinden haberdar oluyor. Vodafone üye çiftçilere çekilişle traktör kazanma şansı veriyor.
Mobil teknolojinin ülkenin en fakirlerine dahi ulaşıp yaşamlarını ne kadar değiştirebileceğini bu çiftçileri izleyerek görmemiz mümkün. Tek kazanan çiftçiler değil… Vodafone da kazanıyor. Firma, Türkiye pazarına Turkcell gibi sürekli büyüme kaydeden kendini yenileyen ve en büyük pazar payına sahip olan bir rakibe rağmen girmiş ancak ilk senelerde pazarı büyütme ve yeni müşteriler kazanmada zorluklar çekmişti. Her şirket gibi, müşteriyi tanımak, ihtiyacı belirlemek ve hizmetlerini doğru konumlaması gerekmekteydi. En düşük gelirliden en yükseğe hemen herkesin cep telefonu kullandığı bir ülkede Türk cep telefonu kullanıcılarını anlamak Türk insanını tanımak demekti. Demografik istatistikler şunu gösteriyordu: Türkiye nüfusunun yaklaşık olarak dörtte biri tarımla uğraşmakta. Oysa, tarım ve hayvancılığın GSYIH’ya katkısı sadece%8.1. Düşük gelir ve zorlu hava koşulları yüzünden birçok çiftçi toprağını bırakıp büyük şehirlere göç etmeyi ve buralarda ekmeğini kazanmayı tercih ediyor.Tabii köyden şehre göç de farklı sosyo ekonomik sorunları beraberinde getiriyor. Ekonomik refahı yaygınlaştırmanın yolu çiftçilere kendi mesleklerini icra ederek kendi topraklarında çalışmalarını ve rahat geçinmelerini sağlamak. İşte Vodafone’un Çiftçiler Klübü projesi bu fikirle yola çıktı.
Vodafone Türkiye’nin bugünkü Genel Müdürü Serpil Timuray 2009 yılında görevine başladığında şirket kötü müşteri hizmetleri ve kendi pazarının dinamiklerine ayak uyduramayan bir profile sahipti. Pazar payı 5 puan düşerek %18’lere gerilemişti. Vodafone’un en başarısız olduğu pazarların başında geliyordu Türkiye. Bugün ise parlayan yıldızı. % 28.5 pazar payıyla en iyi büyümeyi gösteren Gana ve Hindistan’ı bile geçmiş durumda. Bu başarının arkasında ise, güven üzerine kurulu bir marka oluşturma çabası var. Çiftçiler Klübü bu politikanın yaşayan örneği. Timuray’a göre, güven oluşturmak ancak müşterilerin hayatını ana faaliyet alanının ötesine çıkarak değiştirmek, iyileştirmekle mümkün. Müşterilere sadece telekom hizmeti götürmek değil, yaşamlarını kolaylaştıran, daha fazla para kazanmalarını, işlerini daha bilinçli ve güvenli yapabilmelerini sağlayan çözümler sunmak. Bu sayede, tam bir kazan-kazan söz konusu oluyor: Müşterilerin sosyo ekonomik anlamda yaşamları iyileşirken, Vodafone’un satışları artıyor. Karşılıklı güven ortamı oluşturuluyor.
Turkcell ile Ekonomiye Kadın Gücü
Pazar lideri Turkcell ise, Türkiye İsrafı Önleme Vakfı (TİSVA) ve Türkiye Grameen Mikrofinans Programı ile “Ekonomiye Kadın Gücü” programını başlatarak dar gelirli kadınları ekonomiye kazandırmayı hedefliyor. Geliri belli seviyenin altındaki kadınlara mikrokredi yoluyla para desteği verilerek kadınların işgücüne katılımı arttırılacak. 4 yılda 100.000 kadını ekonomiye kazandırmak amaçlanıyor. Düşük sermayelerle kendi işini kurmak isteyen kadınlara borç vermek veya proje havunuza bağış yapmak gibi alternatifler sunmakta proje. Üstelik maddi destekçi olarak websitesi üzerinden hangi girişimci kadına destek vermek istediğinize kendiniz karar verebiliyorsunuz. Borç veren destekçiler 52 hafta sonunda paralarını geri alabilmekte. Ayrıca, mobil platform üzerinden girişimci kadınların ürün ve hizmetlerini tanıtması için olanak tanınmakta.
Total Eğitime Destek Projesi
Total Eğitime Destek Projesi dahilinde, bu yıl da Sakarya İli Karasu İlçesi Konacık Köyü İlkokulu’nu yeniledi. Geçtiğimiz dönemlerde TOÇEV ile ortak çalışmaların sonucunda Antalya, Kahramanmaraş, Adana, Gaziantep, İzmir, Kocaeli ve Ankara’da da okul yenileme projeleri gerçekleştirmişti. Sakarya’daki yenileme çalışmaları kapsamında 3 derslikli, ana sınıfı dahil 70 öğrencinin öğrenim gördüğü okul binasının çatısı onarıldı, iç ve dış cephesi boyandı, elektrik tesisatı yenilendi ve zemin karoları değiştirildi. Bahçe çevre düzenlemesi kapsamında kaldırım taşları yenilendi, ağaçlandırma yapıldı, okul giriş kapısı ve çocuk oyun parkı oluşturuldu.
Total sosyal sorumluluk projelerinde çocukların eğitimine ağırlık vermekte. Total ayrıca Renault ile birlikte ‘Sokakta İlk Adımlar’ projesini yürüterek çocuklara trafik eğitimi vermekte. Total gönüllülüğü tüm çalışanlarının desteğini alarak bir çalışma felsefesi olarak sürdürüyor. 2007’den beri faal çalışan Total Gönüllü Takımı, Sürdürülebilir Gelişim projeleri tasarlamak ve uygulamak üzere biraraya gelen Total çalışanlarından oluşmakta. Her Total çalışanının desteğine açık projeler önceden belirlenen proje sorumluluları tarafından aylık takip toplantıları düzenlenerek yönetilmekte.
Opet’in Örnek Köyleri
Opet’in Temiz Tuvalet ve Tarihe Saygı gibi başarılı sosyal sorumluluk kampanyalarına Örnek Köy projesi eklendi. Hedef; 81 ile 81 örnek köy yapmak. Geçtiğimiz yaz itibarıyla altı köyü tamamlayan Opet 4 milyon dolar harcamış durumda. Mardin, Gaziantep, Bolu, Manisa ve Isparta’dan sonra Opet altıncı “Örnek Köy” projesini Antalya’da gerçekleştirdi. Köyde çeşitli konularda eğitim verilmesi planlanıyor ancak önce köylüyü eğitime katılması için teşvik etmek, bilinçlendirmek gerekli. Opet’in Örnek Köy Projesi’ndeki amacı, köylerde eğitim düzeyinin yükselmesi ve çevre bilincinin gelişmesi.
Proje, köylerin fiziki görünümü geliştirmenin ötesine gidiyor. Köyün kültürel ve sosyal gelişimine katkıda bulunmak için özel kurslar açılıyor ve köylülerin gelirlerini arttırıcı faaliyetler düzenleniyor.
Sosyal Sorumluluk Projeleri Nasıl Yönetilmeli?
Günümüzün rekabetçi pazarında sosyal sorumluluk projeleri ve doğa dostu inisiyatifler müşteriler üzerinde uzun soluklu etkisi olan olumlu algılar yaratabilmekte. Stratejik Sürdürülebilir İletişim alanında faaliyet gösteren Sdialogue LLC’nin kurucu ortağı Perry Goldschein’e göre, sosyal sorumluluk projeleri konusunda müşteri ve hissedarlar arasında bağlılık yaratmak için belirli ana kuralları benimsemek önemlidir.
-
Ölçülebilen Hedefler Koyun:
Yatırım getirisini ölçümlemede her zaman zorluklar yaşanmakta. Sosyal sorumluluk projeleri geliştirirken ve sürdürülen projeler değerlendirilirken de aynı problem karşımıza çıkıyor. Goldschein’in önerisi ufak değişikliklerle işe başlamak. Örneğin; çalışanların daha uzun süre şirketinizde kalmasını sağlayan ve işe alım kalitesini yükselten minik değişiklikler yapmak. Ticari atıkları ve kaynak kullanımını azaltmak şirketin sürdürülebilirlik alanındaki duruşunu hissedarlara gösterecektir.
-
Hissedarların Bağlılığını Kazanın:
Hissedarlarınızı sosyal sorumluluk konusundaki faaliyetlerden haberdar etmemek büyük bir hata olacaktır. Kurumsal değerlerinizi, misyonunuzu, kurumsal sorumluluk stratejinizi ve uygulamalarınızı şirketle ilgili herkese anlatmalı, herkesin aynı sayfada olduğundan emin olmalısınız. Hissedarları yanınıza alarak birçok işim gidişatını kolaylaştırabilir, kanuni süreçleri hızlandırabilir, potansiyel krizlerin önüne geçebilirsiniz. Henüz proje planlama aşamasındayken hissedarlara bilgi verin, fikirlerini alın, projeye aktif katkı sağlamalarını sağlayın. Böylece, sosyal sorumluluk projesi hissedarların da desteğini alarak geliştirilir, herkesin emeği olan ve şirketin gurur duyduğu bir ürün haline gelir.
-
Açık Olun, Raporlama Yapın:
Uluslararası düzeyde sürdürülebilirlik ve kurumsal sosyal sorumluluk alanında yasal düzenlemeler arttıkça, şirketlerin sosyal sorumluluk aktivitelerini raporlamaya verdikleri önem de artmakta. Yasal süreçlerin yanı sıra müşterilerin ve hissedarların sosyal sorumluluk alanında ne tür çalışmaların yapıldığını kolaylıkla takip edebilecekleri bir raporlama sistemi oluşturmak gereklidir. Sosyal sorumluluk raporlarına şirketin web sayfasında yer verilebilir. Ayrıca, hissedar ve müşterilerden KSS aktivitelerinin geliştirilmesi konusunda geribildirimler istenebilir.