BANA NETWORK’ÜNÜ SÖYLE, SANA YENİ İŞİNİ SÖYLEYEYİM
BANA NETWORK’ÜNÜ SÖYLE, SANA YENİ İŞİNİ SÖYLEYEYİM
Yazar: Ela Erozan Gürsel
Eğer teknoloji alanında çalışmıyorsanız birkaç yıl öncesine kadar network kelimesine pek aşina olmayabilirsiniz. Bugün ise, Linkedin gibi profesyonel bağlantılarınızı sosyal medyaya taşıyan sitelerle hayatınızın içinde. Kimler var sizin network’ünüzü veya ilişki ağınızı oluşturan? Şirkette beraber çalıştığınız arkadaşlarınız, müdürünüz, patronunuz, daha önce çalıştığınız şirketlerde beraber çalıştığınız kişiler, müşteriler, tedarikçiler, üniversiteden arkadaşlarınız, hocalarınız, liseden arkadaşlarınız gibi yaşamınızın belli bir bölümünde sıklıkla görüştüğünüz, beraber işler yaptığınız, sizi farklı yönlerinizle yeteneklerinizle tanıyan kişiler. Peki, Facebook’tan arkadaş olmak veya Linkedin’den bağlantı kurmanın ötesinde kaçıyla görüşüyorsunuz?
Network’ünüz aslında sahip olduğunuz en değerli hazine. Sizin akademik veya profesyonel yaşamınızın farklı dönemlerine ışık tutabilecek, sizin çalışmalarınızı çok daha objektif bir şekilde değerlendirebilecek kişilerden oluşmakta network’ünüz. İşinizi ne kadar iyi yaptığınızı en etkili şekilde anlatabilecek bu kişilerle bağlantınızı sürdürmek ve yardımlaşmak için herzaman hazır olmak ise tamamen sizin seçiminiz.
“Tanıdık”Değil “Profesyonel Referans”
Ülkemizde bazen lehimize bazen de aleyhimize işleyen bir ‘tanıdık’ meselesi var. ‘Tanıdıkları vasıtasıyla işe girdi’ cümlesini ne kadar sık duyuyoruz öyle değil mi? Şimdi bu cümleyi açalım: Haksızlığa yol açan hem iş arayanlara hem de işverene yarar sağlamayan anlamıyla tanıdıkla işe girmek, pek nitelikli olmayan ancak önemli tanıdıkları olan birinin, doğru dürüst işi yapamayacağı bilinse de işe alınmasıdır. Bu durum hem şirketin üretkenliği hem de imajı açısından kötüdür. İşi hakkını vererek hatta iş tanımının ötesine taşıyarak yapacak birileri bulunabilirken, sırf birilerinin yakını olduğundan birinin tercih edilmesi pratikte birçok kişiyi mağdur durumuna düşürür.
Oysa bir de tanıdık vasıtasıyla işe girmenin herkes için olumlu olabilecek bir yönü vardır: O da, tamamen işe uygun, nitelikli ve yetenekli, şirket yönetiminin tanıdığı kişilerin önerdiği, nasıl iş yaptığını bildiği bir kişinin referans yoluyla işe başvurması ve alternatif adayların olduğu bir işe alım sürecinde işe kabul edilmesidir. Böyle bir durumda son görüşmeye iki adayın kaldığını düşünün; biri sağlam profesyonel referanslara sahip bu aday, diğeri ise gene nitelikler ve geçmiş deneyimler açısından benzer bir profile sahip diğer aday… Hangisini seçersiniz?
Ayrıca, sıklıkla kullandığımız ‘tanıdık’ ille de tepeden birilerinin yakını olmak zorunda değildir. Bazen sektörden ismini başarılı işlerle duyduğunuz, birçok ortak arkadaşınızın övgüyle bahsettiği veya çeşitli iş yemeklerinde biraraya gelip havadan sudan, sektörün gidişatından bahsettiğiniz birileri de olabilir.
Profesyonel Anlamda Tanıdığınız Biriyle İş Yapmak İstersiniz
Gerek şirkette açık bir pozisyonu doldurmak gerekse ortak bir projede çalışmak için profesyonel yaşamda performansından emin olduğunuz bir kişiyle iş yapmak istemeniz doğaldır. Üniversitede projelerde beraber çalıştığınız, ilk işinizde müşteriye iş yetiştirmek için sabahladığınız, üst yönetime beraber sunum yaptığınız kısacası uyum içinde çalıştığınız bir kişiyle yeniden çalışmak istersiniz. Kişinin geçmişte yaptıkları gelecekte beraber yapacağınız işlerin başarısına ayna tutar.
Financial Times yazarı Lucy Kellaway yazısında büyük denetim şirketlerinin eski çalışanlarının geçtikleri yeni şirketlerde gene eski işverenlerinin servislerini tercih etmelerinden bahsetmekte. Düşünün ki, bir süre önce beraber çalıştığınız insanların neyi, ne kadar iyi yaptığını, neleri iyi yapmadığını en iyi siz bilirsiniz. Eğer yeni geçtiğiniz şirkette gene bu profesyonellerle çalışmak istiyorsanız bu o kişilerin iş kalitesine dair en büyük referanstır.
Kellaway yazısında bundan birkaç yıl önce Harvard Business Review tarafından gerçekleştirilen ilginç bir çalışmaya dikkat çekiyor. Çalışma yatırımcı-yönetici ilişkisi dâhilinde eskiden beraber çalışan veya aynı okula giden kişilerin yatırım kararlarındaki etkisini araştırıyor. 15 yıllık bir sürede yatırım fonlarına yatırım yapan yatırımcılar ve yatırım yapılan şirketlerin üst düzey yöneticilerinin eğitim geçmişlerine bakılıyor. Fon müdürleri kendileriyle aynı okula giden üst düzey yöneticilerin şirketlerine yatırım yapmayı tercih ediyor. Bu belki anlaşılabilir bir durum. İyi bir okuldan mezun olan kişi, kendi okulundan mezunlara yakınlık duyabilir, okulun verdiği eğitime dayanarak yöneticinin zekâsına, ileri görüşlülüğüne ve iş yapış biçimine güvenebilir. Daha da ilginci, aynı okulun mezunu yatırımcı-yönetici ilişkisinin en iyi getiri sağlayan fonlar olması. Üstelik mezun ve yatırımcı ilişkisi ne kadar yakınsa – örneğin, sınıf arkadaşıysalar – hisse değerleri çok daha fazla değer kazanıyor!
Çalışma sonucu, bu başarıyı herhangi etik olmayan bir ticari aktiviteye bağlamıyor. Tam aksine, aynı okula giden insanların birbirlerini daha iyi tanıması ve işlerini ne kadar başarılı bir şekilde yönettiğini doğru değerlendirmesini mantıklı buluyor.
İşi Kendi Network’ünde Ara
Arkadaşlarınızın sizin çalışmak istediğiniz şirket ve pozisyonlardan yeni işe başladığını duyduğunuzda ‘nasıl olur bu şirket hiç böyle bir iş ilanı vermemişti, bilseydim ben de başvururdum’ diye içinizden geçirebilirsiniz. Arkadaşınız hiçbir gazetede ilanı bulunmayan veya kariyer sitesinde adı geçmeyen bu pozisyonu networkü sayesinde duymuş, ilgilendiğini göstermiş ve görüşme sürecinde işe uygun görülmüş olabilir. Bu durum hem İK departmanının hem de arkadaşınızın yararına bir sonuç oluşturur. IK, pozisyonu uzun eleme süreçlerine girmeden işine kefil olan referanslarla emin olduğu bir adayla doldurur, arkadaşınız ise network’ünün desteğiyle rekabetin önüne geçmiş olur.
İşlerin %70 ila 80’inin iş ilanlarıyla değil, arkadaş/tanıdık tavsiyeleriyle dolduğunu gösteriyor. Yani, sadece açık pozisyonların %20 ila 30’u ilanlarda yerini buluyor. Bu da kişinin iş ilişkilerini en iyi şekilde kullanmasının ne kadar önemli olduğunun göstergesi.
İşte, bu tür tanıdıklar edinmek için, karşılıklı olarak şirketin potansiyel çalışanları radarında tutması iş arayanın ise, ilgilendiği şirketlerle bağlantıda olması gerekli.
Nasıl Yeni İş İlişkileri Kurulabilir?
Tabii network oluşturmayı sadece iş bulmak için bir araç olarak görmek oldukça kısıtlayıcı bir bakış açısı. Profesyonel ilişkiler sayesinde, değerli geribildirimler almak, bilinçli kararlar vermek ve alanınızda bir otorite haline gelmek için önemli adımlar atmış olursunuz. Yeni iş ilişkileri kurmayı veya varolanları canlı tutmayı bir görev gibi görmektense, bunu doğal bir davranış biçimi haline getirmek size uzun dönemde daha büyük faydalar sağlayacaktır.
1. Yeni ilişkiler kurmaya her zaman açık olun
Her an size farklı kapılar açacak yeni biriyle tanışabilirsiniz. İlle bir toplantıda, seminerde veya iş yemeğinde kariyerinize değişik bir yön verecek bir kişiyle tanışmanız gerekmez. Fırsatlar kimi zaman semtinizdeki çay bahçesinde tost ısmarlarken, çocuğunuzla parkta oynarken veya jimnastikte spor yaparken karşınıza çıkabilir. Hangi ortamda olursanız olun yeni bir iş ilişkisi kurma şansını kaçırmayın.
2. Sektörünüzle ilgili bir derneğe üye olun
Gerçekten sektörünüzde ne olup bittiğiyle ilgili misiniz? Bir meslek grubuna veya derneğe üye olun, yeni yüzlerle tanışın, farklı şirketlerden profesyonellerle tanışın. Etkinliklere düzenli olarak katılmayı ihmal etmeyin, en azından ayda bir defa göz önünde olun.
3. Birçok kişiyle temasta bulunun
Sizden farklı sektörlerde çalışan ancak size kariyer yolculuğunda yardımcı olabilecek birçok kişiyle karşılaşabilirsiniz. Kendinizi sektör, titr gibi etiketlerle sınırlamayın. Kimlerin size yeni ufuklar açacağı, başka kontaklarıyla tanıştıracağı veya kişisel gelişiminizde rol oynayacağı belli olmaz.
4. Özgeçmişinizi güncel tutun
Network’ünüzden birinin sizi ne zaman arayıp heyecan verici bir kariyer fırsatından bahsedeceğini bilemezsiniz, hemen bu telefonun üzerine özgeçmişinizi e-mail atmanız gerekebilir. Hazırda güncel bir CV’nizin olması sizin hayatınızı kolaylaştıracaktır. Böyle önemli fırsatlar çıktığında hatasız, düzenli ve etkileyici bir CV’yle zaman kaybetmeden işe başvurmanızı sağlayacaktır.
5. Sürekli haberleşin
Kontaklarınızla iletişimi açık tutun. Sadece bir şey istediğinizde, başınız sıkıştığında aramayın. Hatır sormak için, onların başarılarını tebrik etmek veya ailelerindeki sevinçli veya üzücü haberlere ortak olmak için hep yanlarında olun. Kendinizle ilgili bilgiler verin. Bir ilişki ister iş ister özel olsun ancak karşılıklıysa bir yerlere gider.
6. Köprüleri hiçbir zaman yakmayın
Yeni bir işe kabul edildiğinizde mevcut işinizdeki ilişkilerinizi bir kenara itmeyin. Yeni pozisyon ve şirket sizi ne kadar heyecanlandırırsa heyecanlandırsın, geride bıraktığınız iş arkadaşlarına gerekli saygı ve özeni göstermeyi ihmal etmeyin. Onlarla iletişimi kesmemek, ilişkiye devam etmek en doğru yaklaşım olacaktır.
7. Şirketiniz için de yeni iş ilişkileri kurun
Yeni ilişkiler kurmak ille de yeni iş aramak için yapılacak diye bir kural yok. Yeni iş ortakları geliştirmek, şirketinizi en iyi şekilde temsil etmek için de network’ünüzü genişletmeniz ve de varolan iş ilişkilerini güçlendirmek önemlidir. Çeşitli konferanslarda şirketinizle ilgili bilgi vermek, sektöre yeni giren şirket temsilcileriyle tanışmak, potansiyel projeler için güvenilir ortaklar bulmak için yeni iş ilişkilerine açık olmak önemlidir.
Bu yazı Dünya Gazetesi'nin Değişim Yelpazesi köşesinde 20.11.2012 tarihinde yayınlanmıştır.