Yeter ki Yeteneğe Engel Olmasın
Hayatımızı idame etmek için her birimiz bir yaşam mücadelesi içindeyiz. Belli değerlere uyarak hedeflerimizi gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Ülkemizde engelli olarak yaşamak ve çalışmak daha da zor bir yaşam mücadelesini gerektirmekte. Yaşam kalitesini belli bir seviyede tutmak, bireysel gereksinimleri kendi başına gidermek sosyal, ekonomik ve de yapısal kısıtlılıklar yüzünden dünyanın gelişmiş ülkelerine kıyasla çok daha zor.
Çalışma yaşamına gelince, iş kanununun ana hatlarıyla belirlediği madde dışında, engelli çalışanları koruyan, kollayan ve yeteneklerini kullanmaları için fırsat tanıyan iş ortamları az sayıda. İş kanunun 30. Maddesine göre, engelli çalıştırmak 50’den fazla işçi çalıştıran şirketler için kota sistemiyle uygulanan bir zorunluluk. Özel sektörde toplam çalışan sayısının %3’ü, kamu sektöründe ise, %4’ü kadar engelli çalıştırmakla yükümlü şirketler. Bu oranların üzerinde, çeşitlilik ve kapsayıcılık esasına dayanan engelli işe alımları yapan şirketlere ender rastlanmakta. Pek tabii ki, kanun gereği, engelli işçilerin mesleki, fiziksel ve duygusal durumlarına uygun görevlerde çalıştırılmaları esas alınmakta. Bu da birçok işveren için kısıtlayıcı bir durum olarak algılanmakta. Engelli çalışanların işgücüne entegrasyonu ve uyumuyla ilgili tereddütler yaşanmakta.
İspanyol Ilunion’un Engellilere Açık Çeşitlilik Politikası
Ancak en tepeden engelli olmanın ne anlama geldiğini ve nasıl yaşamla iç içe olunabileceğini bilen yöneticiler çeşitlilik politikalarına engellileri doğal bir yolla entegre edebiliyor. Bu entegrasyonun en başarılı örneği, İspanyol İlunion Grubu. Financial Times’ın haberine göre, toplam 37 bin işgücünün 5’inden ikisini engelli çalışanlar oluşturmakta. İspanya’nın çeşitli yerlerinde bulunan otel zincirinden, çağrı merkezi, temizlik, güvenlik ve çamaşır hizmetlerine farklı alanlarda faaliyet gösteren Grup, teknoloji yatırımları ve engelli çalışanların yeteneklerine odaklanarak zorlu pandemi dönemini kazasız atlatmış ve kaliteden ödün vermeden büyüme stratejilerine devam etmekte.
İlunion’un yaklaşımı şöyle; işgücünde çeşitlilik iş yapma biçimleri ile bütünleşmiş durumda. Engelli bireyleri şirkete dahil ederek, sadece karı büyütme odaklı çalışmak yerine, topluma geri vermeyi de hedefleyen bir stratejinin parçası oluyor. Bu kapsayıcı politikanın benimsenmesinde, çocukluktan itibaren kısmi olarak görme engelli olan CEO Aleksandros Onoro’nun büyük rolü var.
2025 yılında tamamlanacak 5 yıllık büyüme planı içinde engelli işgücünü %40’tan %45’e arttırmak mevcut. Çeşitlilik ve kapsayıcılık tanımlarında, bir sebepten dışlanmış olan bireyler, cinsiyet odaklı şiddet görmüş kişiler, göçmenler ve evsizler de var. Financial Times verilerine göre, İlunion’un toplamda 15bin engelli çalışanı var. Bu engelli çalışanların%55’i fiziksel bir engele sahip, %25’inde öğrenme bozukluğu var, %11’i duyma engelli ve geri kalanlarda görme engelli.
Girdikleri yeni pazarlarda da engellileri işe almak öncelikli politikaları. Yakın zamanda çamaşır hizmetleri alanında yeni girilen Kolombiya pazarında, yaklaşık 300 çalışanın yarısı engelli, bu engellilerin çoğu ise, duyma engelli.
Madrid’in kuzeyinde bulunan Ilunion’un merkez ofisi kapsayıcılık konusuna ne kadar titiz yaklaştıklarını göstermekte. Bina engellilerin kolaylıkla erişebilecekleri şekilde tasarlanmış. Özel bir mobil uygulama ile engelli çalışanların navigasyonu kolaylaştırılıyor. Kapılar sensörler yardımıyla otomatik olarak açılıyor ve manyetik döngü sistemiyle duyma engellilere destek sağlanıyor. Bir Braille klavye ile görme engelli çalışanlar rahatlıkla bilgisayarda yazı yazabiliyor ve parmakla harfleri avuca yazarak karşı tarafla konuşabiliyorlar.
Firmada kişinin engellerini bir kısıtlama olarak görmek yerine, yeteneklerine değer veriliyor. Günümüzde yaş, kültür, köken, cinsel eğilim gibi birçok etiketin kısıtlama olarak önümüze çıktığını düşünürsek, İlunion’un çeşitliliğe bakışı umut verici.