GİRİŞİMCİ OLMAK İÇİN İLLE DE GENÇ Mİ OLMALI?
GİRİŞİMCİ OLMAK İÇİN İLLE DE GENÇ Mİ OLMALI?
Yazar: Ela Erozan Gürsel
Girişimcilerin sahip olması beklenen tipik özellikler hep konuşulur…
Cesur, risk almayı bilen, yaratıcı, yenilgilerle zorluklarla gözü korkmayan, denemekten yılmayan…
Peki bu özelliklerin içinde yaşın yeri var mı? Kaç yaşlarında olmalı ideal girişimci? 20’lerinde mi 30’larında mı? Yoksa, 40’larında kurumsal dünyada edindiği deneyimleri kendi işinde uygulamak isteyenler mi başarılı girişimci adaylarıdır?
Son 10 yılda karşımıza çıkan üniversite çağında yurt odasında veya garajında yaratıcı fikirlerini bir teknoloji devine dönüştüren 20’lerindeki gençler girişimciliğe yeni bir boyut getirdi. Internetle beraber büyük sermayeler olmadan fikirleri işe dönüştürmek mümkün hale geldi. Tanıtıma yatırım yapmak yerine viral bir şekilde kulaktan kulağa, sosyal medya kullanımıyla marka ve ürünlerin tanınması, gençler arası yaygınlaşması hızlandı. Böyle bir teknoloji ortamının gelişmesiyle girişimciliğin yaşının gençleştiğine inanmak doğal. Ancak, genç yaş bazı konularda girişimciye avantaj sağlasa da, özellikle yönetim başta olmak üzere diğer alanlarda yaşla beraber gelen deneyim ve bilgi birikimi şirketin başarısı için önemini koruyor.
Genç, aç, heyecanlı, azimli…
Financial Times’ta geçtiğimiz ay yayınlanan Jonathan Moules imzalı makalede girişimcilikte başarı için genç yaşın önemi tartışılıyor. İnternet üzerinden tatil kiralama sitesi, Housetrip’i kurduğu zaman sadece 24 yaşındaymış. Turizm ve otelcilik üzerine yüksek işletme okulu Ecole Hoteliere de Lausanne’dan mezun olduktan hemen sonra, ortağı Junjun Chen ile Londra’ya taşınmışlar. Yanlarında bir laptop ve internet bağlantısı dışında inandıkları iş fikirleri varmış. 4 yıl içinde web bazlı şirketlerini 12 ülkede 140.000 ev ile iş yapan büyük bir yapı haline getirmişler. 60 milyon sterlin ile fonlanan şirketin çalışan sayısı 150’ye çıkmış.
Şirketini kurduğu ve büyüttüğü yılları anlatırken, Bertrand genç olmanın bir avantaj olduğunu söylüyor. Gençken başarıya açsın, yeni bir iş fikri büyük bir heyecan veriyor. Bu heyecanla gece gündüz azimle çalışmak doğal bir süreç haline geliyor. Yeni işi kurarken günde en az 14 saat 7 gün çalışmak gerekiyor. Gençken büyük işler yaratma uğruna birçok şeyden fedakarlık edip işe yoğunlaşmak daha kolay oluyor. Oysa, yaşamının ilerleyen evrelerinde insanın çocukları, mortgage ödemeleri gibi farklı sorumlulukları oluyor.
Bir diğer İngiliz girişimci, 1998’de lastminute.com’un kurucusu Brent Hoberman da özellikle teknoloji alanında girişimciliğin gençlerin işi olduğuna inanıyor. Hoberman’a göre, 35 yaş teknoloji şirketi kurmak için çok geç. Kendisi geçtiğimiz Kasım 44 yaşına basan Hoberman yeni bir şirket kurmanın kendisi için geride kaldığını ancak potansiyeli yüksek start-up’ları desteklemeye devam edeceğini söylüyor. Argümanı şöyle: Genç yaşımızda olduğumuz kadar obsesif ve azimli olmamız yaşımız ilerledikçe çok zor.
Peki ya 35 üzeri girişimciler…
İlle de 20’li yaşlarda mı olmak lazım başarılı teknoloji girişimlerine atılmak için? Niklas Zennström Skype’ı ortağıyla kurduğunda 37 yaşındaydı, Mark Pincus Zynga’yı kurduğunda 41. Linkedin’in kurucu ortaklarından Reid Hoffman Linkedin’i kurduğu 2002 yılında 35, twitter’ın kurucu ortağı Evan Williams 35, Arianna Huffington, 2005’te Huffington Post’u kurduğunda 54 yaşındaydı.
Amerika’da yaşlanan nüfusun doğal bir sonucu olarak daha ileri yaşlarda girişimcilere rastlıyoruz. Amerikan araştırma kurumu Kauffman Foundation’ın 2010 yılında gerçekleştirdiği ankete göre, 55-64 yaşları arası grup 1996’da yeni girişimcilerin %14.5’ini oluşturmaktaydı. 2010 yılında aynı grubun girişimciler içindeki yeri %22.9’a yükseldi. Gene de 20-34 yaş aralığı %26 ile en çok sayıda girişimcinin bulunduğu grup.
Deneyimin başarıdaki yeri sarsılıyor mu?
35’in üzeri yaşlarda şirket kuranların görüşü deneyimin paha biçilmez olduğu üzerine. Son dönemin en başarılı firmalarına baktığımızda deneyim ne kadar büyük bir rol oynuyor? Yoksa abartılan bir değer mi olmaya başladı? Üstelik, gençlere göre teknoloji alanında ileri yaş kalıplaşmış fikirler ve kırılamayan alışkanlıklarla bir dezavantaj haline gelebiliyor. Yeni söylem şu: ‘Deneyim önemli ancak öğrenme yeteneği daha önemli.’ Kısacası, çevrenizde ben bunu daha önce yaptım, bu böyle olmalı diyen kişiler yerine, farklı bakış açıları getirebilen ve sizinle beraber yeni bir çözümün parçası olmaya istekli insanlar prim yapıyor.
Genç ve Deneyimli dengede olmalı
Ancak, Financial Times makalesine göre, en başarılı girişimler genç ve deneyimliyi birleştirenler. Gençler şirketin vitrininde hayata geçirdikleri fikirle öne çıkarken, 35-60 yaş grubundan yöneticiler şirketi insan kaynaklarından finansa pazarlamadan stratejik planlamaya kadar her alanda yönetiyor. Gene Kauffman Foundation’ın girişimcilik üzerine yaptığı bir çalışmanın verilerine göre, hızlı büyüme gösteren girişimleri başlatan girişimcilerin yaş ortalaması 40, girişimciliğin en hızlı yaygınlaştığı grup ise, 55-64 yaş arası. Web girişimleri için bile girişimcilerin yaş ortalaması 39. Yani, ‘20’lerim geride kaldı artık internet girişimi yapmam zor’ düşüncesini kabullenmeye gerek yok.
Çoğunlukla orijinal fikir genç bir zihnin ürünü oluyor ancak eğer akıllı ve deneyimli bir yönetim tarafından desteklenmezse, operasyonel anlamda sıkıntılar kaçınılmaz hale geliyor. Ürünü yaratma aşamasından sonra markayı oturtma, ürünü ticarileştirme ve yaygınlaştırmada söz gene büyüklere düşüyor. Burada devreye giren ve başarı getiren sektör bilgisi ancak ilerleyen yaşlarda deneyimle elde edilebiliyor.
Gençlerde enerji var
Genç olmakla daha ilerleyen yaşlarda olmanın en büyük farkı enerji düzeyi. Yüksek enerji yoktan var etmenin diğer adı. Size heyecan veren bir fikri ticari bir ürüne çevirmek için büyük çapta enerji gerekli. Bu enerji çalışma isteği, problemleri giderme, yatırımcıları ikna etme, ürünün yararını potansiyel müşterilere satma gibi birçok farklı işe dönüşüyor. Genç girişimcinin gözlerinde hayaline inancını ve bu uğurda deliler gibi çalışmayı, ailesinden/sevgilisinden uzakta kalmayı, tatile çıkmamayı, günlerce 4-5 saat uyumayı göze aldığını görüyoruz.
Türkiye’deki Genç Girişimciler
Nevzat Aydın – yemeksepeti.com
Nevzat Aydın birçoğumuzun öğle yemeğini ısmarladığı yemeksepeti.com’un kurucusu. 2001 yılında yemek sepetini kurduğunda Aydın sadece 25 yaşındaydı. Biri bilgi işlem kısmını yürütecek, diğeri müşteri ilişkileriyle ilgilenecek iki arkadaşı ve 80 bin dolar sermayeyle Aydın yemeksepeti.com’un temellerini attı. Internet için sıkıntılı bir dönemdi 2000’lerin başı. Birçok şirket batan yatırımlarından dolayı internetten çekiliyor, yeni yatırımlardan kaçınıyordu. İşte böyle bir dönemde fırsatı görüp internetten yemek paket servisi işini başarıyla oturttu.
CNBC-e Business’ın haberine göre, 2009 yılına gelindiğinde, sitenin faaliyetleri 13 şehre yayılmış, 4000 restoran ile 20 bin kişinin buluştuğu, işlem hacminin 71 milyon doları bulduğu dev bir operasyon haline gelmişti. Aydın kriz dönemini fırsata çevirerek doğru zamanda pazara girdi, daha sonraki dönemde de mobil uygulamalar gibi farklı mecraları sistemine entegre etmekten geri kalmadı.
Alp Saul – Pronet
Saul, Pronet fikrini Virginia Üniversitesi’ndeki öğrencilik yıllarında geliştirmiş. Fikrin başarılı bir işe dönüşmesi için önünde uygun koşullar varmış: Öncelikle, işi kurmak için yüklü bir sermayeye gerek olmaması işleri kolaylaştırmış. Ayrıca, Türkiye’de henüz böyle kapsamlı bir güvenlik hizmetinin olmaması pazara ilk girme avantajını beraberinde getirmiş. 1995 yılında henüz 24 yaşındayken 10 bin dolarlık sermayeyle kurmuş şirketini.
CNBC-e Business’ın haberine göre, yaklaşık bir sene sonra Akmerkez’in giriş kontrol ve elektronik güvenlik sistemlerini kurma işini almak şirket için önemli bir referans olmuş ve Pronet böylelikle birçok yeni müşteri kazanmış. 2002 yılında stratejik bir kararla ürününü farklılaştırmış. Karara göre, o güne kadar rakipleri gibi parayla kurulan güvenlik sistemi, bundan sonra ücretsiz kurulacak, sadece belli bir abonelik bedeli istenecektir. Sloganları “Günde 1 dolara güvenlik” olur. Ayda 100 abone kazanma hedefiyle başlatılan bu yeni uygulamayla, 2002 sonunda bin, 2007 sonunda ise 10 bin aboneye ulaşılır. Bugün ise, yaklaşık 100 binin üzerinde abonesi var Pronet’in.
Kerem Çatay – Ay Yapım
Her sene en çok kazanan dizi yapımcısı olarak adı geçen Kerem Çatay Türkiye’nin başarılı genç girişimcileri arasında. Usta yapımcı Ekrem Çatay’ın oğlu Kerem Çatay baba mesleğini sürdürmek üzere henüz 25 yaşındayken Ay Yapım’ı kurmuş. 2004 yılında henüz Türkiye krizle boğuşurken ilk işi, bir televizyon filmi olan ‘Çalınan Ceset’i gerçekleştirdi. Ay Yapım ve Kerem Çatay isimlerini ilk kez, başrollerini Hülya Avşar ve Cihan Ünal’ın oynadığı, 2004 yapımı “Kadın İsterse” dizisiyle duyduk. Daha sonra, başarı ve kazanç birbirini izledi. 2006’da bir Reşat Nuri Güntekin uyarlaması Yaprak Dökümü, 2007’de Dudaktan Kalbe, 2008’de Aşk-ı Memnu, Ezel, 2010’da Fatmagül’ün Suçu Ne?, 2011’de Kuzey Güney gibi başarılı yapımlarla işlerini büyütmüş ve Türkiye’nin en büyük prodüksiyon firmaları arasına girmiştir. Forbes Türkiye’nin haberine göre, 2011-2012 döneminde Kerem Çatay, 75 milyon lira ciro ve 7,2 milyon lira karla en çok kazanan yapımcı oldu.
Sina Afra, Tolga Tatari, Ahmet Sarı – Markafoni
2008 yılında henüz kapalı devre alışveriş deneyimi Türkiye’de yokken, Markafoni’yi kurmuşlar. Afra 40 yaşında, Tatari ve Sarı 30’ların başındaymış. Kapalı devre alışveriş, tanınan kaliteli markaları sadece üyelerine kısıtlı bir süre için belli indirimlerle internet üzerinden sunan bir alışveriş sistemi. Markafoni’nin özelliği başarısıyla Türkiye sınırlarını aşan ilk internet firması olması. 2009-2011 yılları arasında Avustralya, Ukrayna, Yunanistan ve Polonya’da benzer internet operasyonları yürütmüşler. Türkiye’de Nisan 2011’de online ayakkabı satışı yapan zizigo.com ve kozmetik ürünler satan misspera.com kardeş firmalarını kurmuşlar. Markafoni Grubunun bugün 5 ülkede 1000 çalışanı var. Temmuz 2011’de yönetim kurucu ortaklarda kalmak üzere, Markafoni’nin çoğunluk hissesini Naspers Group satın almış. Sina Afra Markafoni’yi kurmadan önce, 5 yıl eBay’de çalışmış, daha önce ise, KPMG’de denetim ve danışmanlık geçmişi var. Tolga Tatari doğuştan girişimci tanımına uyuyor. Tatari henüz İstanbul Bilgi Üniversitesi Görsel İletişim Tasarımı bölümünde okurken, 1999 yılında Hip Productions, 2002 yılında da evlilik.com’u kurdu. 2003 yılında evlilik.com’u baska bir gruba satıp yatırım şirketi olan Akinon’u kurdu ve Akinon uzerinden bircok internet girişimine yatırım yaptı. Sarı, Tatari ile Akinon’da da ortak.
Bu yazı Dünya Gazetesi'nin Değişim Yelpazesi köşesinde 01.01.2013 tarihinde yayınlanmıştır.