15 49.0138 8.38624 1 0 4000 1 https://hrpozitif.net 300 true 0

HR+

kariyerim-kaosun-icindemi

Kariyerim kaosun içinde mi? Hayır…..

0 Comments

kariyerim-kaosun-icindemiDatassist’in katkılarıyla 30 Eylül 2014 tarihinde Dünya Gazetesinde yayımlanmıştır.

Yaşamımız belirsizliklerle dolu. Kariyerimiz de bu belirsiz yaşamın bir parçası. Kurumsal dünyanın merdivenlerini ne hızla çıkacağımız, hangi katta ne kadar süreyle kalacağımız hep bu belirsiz yaşamın gerçeklerine göre değerlendirilmeli.

Sabah işe gitmek için evinizin kapısından çıktığınız andan itibaren başınıza gelecekler, kıl payı kurtulduklarınız, kurtulamayıp sizi bulantalihsizlikler veya şanslı olaylar ne kadar öngörülebilir? Sabah uyanmak için içtiğiniz sıcacık çay üzerinize mi dökülecek? Vapuru mu kaçıracaksınız? Toplantıya geç mi kalacaksınız? Yoksa müdürünüz aniden işinden ayrılma kararı alacak ve sorumluluklarının çoğu maaş artışıyla beraber kısa süre içinde size mi bağlanacak? Sizi birgün, bir hafta, bir ay, bir yıl içinde iyi ve kötü ne gibi sürprizler bekliyor?

Kaos Teorisi – JimBright ve Robert Pryor’ın Kariyer Dünyası

Karmaşayı net bir şekilde gözler önüne sermek için JimBright ve Robert Pryor ‘Kariyerlerin Kaos Teorisi’ adını verdikleri kitapta bir kişinin doğru kariyer seçimi yapmasının zorluğunu tasvir etmek için yavru köpekler, masa tenisi topları, elektrikli pervaneler ve açık pencerenin olduğu bir odada geçen birkaç senaryoyu anlatıyor:

masa-tenisiSenaryo 1: Bir masa tenisi topuyla bir odada yalnızsınız. Göğüs seviyesinden topu yere bırakıyorsunuz ve top her seferinde ayaklarınızın yakınında bir yere deyip sekiyor.

Senaryo 2: Şimdi odada siz ve topun yanı sıra top kovalama meraklısı dili dışarda bir de yavru köpek var. Bir de üstelik hemen yakınınıza bir elektrikli pervane konmuş. Bu durumda topu yere bıraktığınızda ne olacak? Topun ilk senaryodaki gibi ayağınızın yakınına deyip yerden sekeceğinden emin misiniz? Yoksa küçük köpek mi topa atılacak? Ya da pervane rüzgarıyla topu farklı yönlere mi uçuracak?

Senaryo 3: Bu sefer işleri daha da karıştıralım. Odanın içinde birden fazla yavru köpek, birden çok elektrikli pervane olsun. Bu da yetmezmiş gibi biri odanın camını açmış. Siz de senaryo gereği kıpırdamadan ayakta durmuyorsunuz, sürekli hızı değişen bir koşu bandının üzerinde bazen koşuyor, bazen yürüyorsunuz. Şimdi topu yere bırakın, topun ayağınıza gelme şansı nedir? Topu bıraktığınızda yavru köpek mi kapacak, yoksa pervanenin rüzgarıyla açık pencereden aşağı mı fırlayacak? Yoksa bunların hiçbirinden pek etkilenmeyip koşu bandına değerek direkt pencereden aşağı mı düşecek?

Topun nereden nereye gideceğini doğru tahmin etmeniz ne kadar mümkün?

Şimdi senaryoları bir bir inceleyelim…

1. Senaryoda işler oldukça basit, stabil, öngörülebilir: Kişi-ortam (ya da iş) eşleşmesi için uygun bir uygulama alanı yaratılmış. 1990’ların sonunda John Holland tarafından şekillendirilenköklerini Frank Parsons’ın 1900’lerin başında yaptığı çalışmalardan alan kariyer danışmanlığına benzer bir durum. Holland’ın odağı kişi ve iş uyumudur; kişinin yetenekleri, karakter özellikleri ve deneyimlerini göz önüne alarak, kişinin yapmaktan hoşlanmayacağı işleri eler ve kişiyi uygun olabilecek işlere yönlendirir. Holland’ın ‘uyum teorisi’ 20.yy’ın en yaygın kariyer seçimi modeli haline gelmiştir. Holland bireyler ve meslekleri arasında sistematik bir bağ kurmayı hedefler ve ‘insanların mesleki seçimler yapmalarına yardımcı olacak en basit yöntem nedir?’ sorusuna cevap arar.Model kişilerin kendilerini (yeteneklerini, güçlü-zayıf yanlarını, deneyimlerini – kısacası potansiyellerini) doğru anlamaları ve analiz etmeleri üzerine kuruludur. Üstelik kendilerini tanımaları yeterli olmaz; istedikleri işin ne gibi görevler, yetenekler ve kişilik özellikleri gerektirdiğini bilmeleri beklenir. Bu noktada kariyer koçu devreye girer ve kişiden aldığı kariyer-eğitim-kişilik bilgilerini uygun olabilecek mesleklerle eşleştirir. Oldukça basit ve düz mantığın uygulandığı bir yöntem olduğundan çok uzun zaman kabul görmüş ve bugün kariyer sahibi birçok profesyonelin kullandığı temel metot olmuştur. Ancakkariyer yolunda en büyük değişikliklere sebep olan dış faktörleri hesaba katmaz.

2. senaryoda limitli de olsa dış faktörlerin varlığı kabul edilir. Kişinin kontrol edemediği pervane bir de köpek vardır. Ancak bir pervane ve bir köpek gerçek hayattaki iş ortamının karmaşasını tasvir etmekte yeterli değildir. Bu iki potansiyel engeli durdurmak çok da zor değildir. Dolayısıyla, topun nereye düşeceğine dair doğru tahminlerde bulunmak hala mümkündür.

Bu senaryo Linda Gottfredson’un kariyer seçimi teorisini hatırlatır. Genetik, çevre ve deneyimler mesleki seçimlerimizi yaparken bizi belli alanları elemeye iter. O rolü kendimize uzak buluruz, yakıştırmayız veya o mesleğin gerektirdiği eğitim, ortam veya imajın kendi benliğimizle çeliştiğine inanırız. Bu şekilde kendi kendimize doğal bir eleme yapmış oluruz.
Aslında zihnimizin yarattığı bu kısıtlamalar henüz çok küçük yaşlarda şekillenmeye başlar, Gottfredsonbu elemeyi yaptığımız 4 belirgin dönemden bahseder:

1. Evre : Boyut ve Güce Alışma (3-5 yaş)

Henüz çocukluğumuzun ilk yıllarındayken herşeyi ve herkesi sınıflandırmaya başlarız. Küçük-büyük, zayıf-güçlü, yetişkin-çocuk vs… Tüm bu değer yargılarını oluşturduğumuz gibi, bizim hangi değer yargılarına sahip olduğumuzu da kafamızın bir kenarına not ederiz. Çocuk olarak, küçük ve zayıf olduğumuzu bilir, anne-babamızın yardımını ararız.

2. Evre: Cinsiyet Rollerine Alışma (6-8 yaş)

Kadın ve erkek kimliklerine göre farklı rolleri ve aktiviteleri çevremizdeki kişilere yüklemeye başlarız. Cinsiyetimize ve içinde yaşadığımız kültüre bağlı olarak bir kız ve erkek çocuğa yakıştırılan davranış kalıplarını öğreniriz. Kızlar uslu, akıllı, terbiyeli olmayı kural bilir, erkekler güçlü, dayanıklı, zaman zaman yaramaz olması gerektiğine inanır.

sosyal-degerlendirmeye-alisma3. Evre: Sosyal Değerlendirmeye Alışma (9-13 yaş)

İşleri soyut aktivite grupları olarak kavramsallaştırmaya başlarız, her işin kafamızda sosyal bir değeri vardır, bunlara göre kendimizi bir işe yakın hissederiz. Gelir, statü ve çaba kavramlarını anlamaya başlarız ve hedeflerimizi/hayallerimizi bu yönde oluştururuz.

4. Evre: Kendi İç Dünyana Alışma (14 yaş üstü)

Bu yaşa kadar bizim için alternatif oluşturmayacak meslekleri elemiş durumdayız. Şimdi daha rafine bir arama yapmanın zamanı geldi. Kendimize kişisel anlamda uyacak, psikolojik olarak bizi tamamlayacak bir mesleğin arayışına başlarız. İdealist hedefler yerini ayağı yere basan realist hedeflerle yer değiştirir. Ben ne olabilirim? Önümde ne gibi seçenekler var? Nasıl bir mesleğe sahip olmak istiyorum? gibi soruları kendi kendimize sormaya başlarız.

Ailemiz, yetiştiğimiz ortam, bulunduğumuz fiziksel, kültürel ve sosyal çevre bize pek de kontrol edemediğimiz sınırlar oluşturur. Doğduğumuz anda bu kısıtlamaları adeta miras ediniriz. Sınırlar sadece engel değil, fırsatları da beraberinde getirir. Gottfredson çevre hem sebep hem sonuçtur der, insanlar kendilerini şekillendiren çevreleri şekillendirirler.

Kariyer Değişimi için Tavsiyeler

Gottfredson kariyer değişikliği yapmak isteyenlere 5 kariyer tavsiyesinde bulunur:

1. Temel nitelikleriniz üzerinde çalışın.

Genetik, Allah vergisi bir mayanız var. Ne kadar isteseniz de, bu mayayı değiştirmeniz zor. Bu gerçeği kabullenin ve güçlü yönleriniz üzerinde durun. Güçlü yönlerinizi ön plana çıkaracak kariyer fırsatlarının peşinden koşun.

2. Farklı deneyimleri denemekten korkmayın.

Hayat deneyimlerinizin birikimi. Eğer bir rolde veya konumda sıkıştığınızı düşünüyorsanız, başka şeyler deneyin. Gönüllü işler yapın, insanlara yardım edin, yeni bir hobiye merak sarın, başka meslek alanlarında çalışan profesyonellerle bilgi almak üzeregörüşmeler yapın, ilgilendiğiniz alanlarda çalışanlarla temasa geçin, ilgi ve heyecanınızı paylaşın.

3. Çevrenizi sizin en iyi yönlerinizi ortaya çıkaran insanlar ve aktivitelerle doldurun.

Neye odaklanırsanız onu yaratırsınız. Sevdiğiniz şeyler başka sevdiğiniz şeyleri çekecektir. Çevrenizi sizin en iyi yönlerinizi ortaya koyan şeylerle, kişilerle, aktivitelerle donatın. Size heyecan ve mutluluk veren bir çevre daha üretken olmanızı sağlayacak, çevrenize pozitif enerji verecektir.

4. Her bireyin ve her durumun kendine has olduğunun farkında olun.

Kendinizi kimseyle kıyaslamayın. Siz sizsiniz. Sizin yaşamınız, aldığınız kararlar, tercihleriniz, ortamınız herşey farklı. Yol sizin yolunuz, yolculuk sizin adımlarınızın eseri.

5. Seçeneklerinizle ilgili açık fikirli olun.

Limitlerinin farkında olmak iyidir ancak limitlerinizin esiri olmamalısınız. Eğer bir şeyin çok çaba gerektirdiğini düşünüyorsanız, kendinize ‘kaybedecek neyim var’ diye sorun. Eğer birşeyi yapmak size ağır geliyorsa, vasat bir görev olduğu için yapmak istemiyorsanız, gene sorun kendinize gururunuz mu size engel oluyor?

Ve Gerçek Yaşam: 3. Senaryo

Gelelim 3. Senaryoya… Belirsizliklerin her an her yerde olduğu tam anlamıyla kaotik bir ortam. Kısa veya uzun dönem için tahminlerde bulunmak bir hayli zor. Topun kontrolü elinizden çıktığı anda, köpekler, pervaneler, açık pencere gibi topun kaderini tamamen değiştirecek güce sahip oyuncular var. Aynı gerçek yaşamda olduğu gibi…
Pryor ve Bright’a göre, kariyer kararları ve davranışları 3.senaryoya benzer bir ortamda geçiyor. Bir kararı etkileyen o kadar çok faktör var ki, bir çoğu da ortaya çıkma şekilleri ve birbirleriyle olan ilişkileri açısından tahmin edilmesi imkansız bir silsile içine sıkışmışlar.

Doğrusal olmayan kariyer gerçeği

Kariyer gelişimin en basit versiyonunda, istatistiksel araçlar kullanarak psikometrik testler yapar ve çok düşük hata oranlarıyla insanlar için en uygun kariyer seçimlerini öngörebilirsiniz. Kısacası, sebep ve sonucu doğrusal bir şekilde birbirine bağlarsınız. Aynı mantıkla, küçük değişiklikler küçük etkiler yaratır, büyük değişiklikler büyük etkilere sebep olur. Ancak doğrusal olmayan bir dünyada bu kurallar geçerli değildir. Küçük değişiklikler büyük etkilere sebep olabilir. Örneğin, bir tek kelime bir insanın yaşamını tamamıyla değiştirebilir. Örneğin, eski PayPalCeo’sununCV’sinde bulunan bir tek yalan bilgi – BT bölümünden mezun olmadığı halde mezun olduğunu yazması kendinikariyerini ve şirketinin prestijini sarsmıştır.

Tabii bir de küçük şeylerin başka küçük şeylerle etkileşimi dikkate alınmalıdır. Örneğin, toplam çalışma saatlerinde yapılan değişiklik iş dışı yaşamınıza etki edecek, daha az kendinize ve ailenize zaman ayırmanıza sebep olacaktır. Bu durumdan şikayetçi olan eşiniz ve çocuklarınız huzursuz olacak, siz de kendinizi daha yorgun ve mutsuz hissedeceksiniz. Bunun birebir dönüşü işteki performansınıza yansıyacak, yaptığınız işlere konsantre olmanız zorlaşacaktır. Çalışma saatlerinde daha az işi tamamladığınız gibi, daha da uzun saatler çalışmanız gerekecektir. Kısacası, bir küçük değişiklik yaşamınızın döngüsünü ve dinamiğini tamamen yerinden oynatacak güce sahiptir.

Faz Değişimleri

Doğrusal bir sistemde, değişim yumuşak geçişlerle gerçekleşir, doğrusal olmayan bir dünyada ise değişim birdenbire karşımıza çıkabilir. Suyu ısıttığınız zaman, enerji arttıkça ısı yavaş yavaş artar. 100 derece kaynama noktasından sonra ise, ısının yükselmesi durur, su faz değiştirerek buhara dönüşür. Kariyer konusunda ise, faz değişimi ufak tefek sıkıntıların arta artatolere edilemeyecek noktalara gelmesiyle, sizin durumu kaldıramamanızla sonuçlanır. Uzun zamandır idare ettiğiniz bir problem artık faz değiştirmiş kontrolden çıkmıştır. Siz normalde vermediğiniz tepkileri vermeye başlarsınız.

Kaosun içinden düzenin ortaya çıkması

Kaos teorisi içinde herşey rastlantısal gelişmez. Faktörler arasındaki ilişki zaman içerinde belli bir sıklıkla tekrarlanan bir patern haline gelebilir. Her zaman önceden tahmin edilebilir olmasa da çoğu zaman paternleri tanımanız mümkündür.

Örneğin, kişi çalışma yaşamının belli dönemlerinde yaptığı işten keyif almaz, tatmin olmaz hale gelebilir.Bu kişi sıklıkla iş değiştiren ve her işten ilk zorlukları aşınca bıkan ve yeni zorluklar arayan biri olabilir. İlle de her işte ilk 6 ayın veya bir senenin içinde aynı hissi duyacak diye bir zaman koymak mümkün değildir, işle ilgili diğer faktörleri de incelemek yerinde olacaktır.

Kaos teorisinin özünde kesir teorisi yatar: Bir ağacın şekli herbir dalının şekline benzer. Dalların şekli uçlara doğru küçülen ince dallara benzer. Bu benzerliklerden yola çıkarak bir durum karşısında kişinin davranışını analiz edebilir, aynı kişinin başka olaylar karşısındaki davranışlarını gözlemleyerek davranış paternlerini ortaya çıkarabiliriz. Paternleri analiz ettiğimizde ise, kişinin hayata bakışıyla ilgili büyük resmi görmemiz mümkün olacaktır.

Bu yazı Dünya Gazetesi'nin Değişim Yelpazesi köşesinde 30.09.2014 tarihinde yayınlanmıştır.

 

 

 

 

sahtekar-gibimi-hissediyorsunuz
Previous Post
Sahtekar gibi mi hissediyorsunuz?
kanban-ile-projeler-tikirinda-gidecek
Next Post
Kanban ile Projeler Tıkırında Gidecek

0 Comments

Leave a Reply