Yaratıcılık üzerine 20 Yaşındayken Keşke Bilseydim Diyecekleriniz
14 Temmuz 2015 tarihinde Dünya Gazetesinde yayımlanmıştır.
Bugünkü siz, yirmi yaşındaki sizle “yaratıcılık” üzerine sohbet edecek olsa, neler konuşurdu? Olgun siz, çömez size neler önerirdi?
İlk iş dünyasına atıldığınız, taze mezun olduğunuz çaylaklık döneminden bu yana yaratıcılık üzerine öğrendiklerinizi bir düşünün. Bu öğrendiklerinizi birileri size 20 yaşındayken tavsiye etseydi, zaman kazanmaz mıydınız? Belki şimdi sıra sizde… Yaratıcılığı arttırmanın yollarını henüz kariyerinin başındakilerle paylaşma zamanı.
Kevan Lee’nin FastCompany’de yayınlanan yazısında, kariyerinde belli bir yere gelmiş profesyoneller geriye bakmaya ve yaratıcılık üzerine edindikleri deneyimlerden ders çıkarmaya davet ediliyor. Amaç, bir taraftan kendi deneyimlerinden yola çıkarak daha yaratıcı ve üretken olmanın yollarını bir formül haline getirmek, diğer yandan yeni nesillerle yaratıcılıklarını ortaya çıkarmak ve geliştirmek için birkaç altın öneri oluşturmak.
Tamamıyla hayalgücüne dayanan bir sahneyi gözünüzde canlandırın: 20 yaşlarındaki siz, şimdiki sizle karşı karşıya oturmuş, yaratıcılıkla ilgili sohbet ediyor. Şimdiki siz önerilerde bulunurken, 20 yaşındaki can kulağıyla dinliyor, yeri geliyor aklına yatmıyor, tartışıyorsunuz. Yeni fikirler nasıl aklınıza geliyor? Günün hangi saati, hangi aktiviteler sırasında hayalgücünüz nasıl daha açık oluyor? Kaliteli, iyi işler çıkarmak için nasıl bir ortam arıyorsunuz?
Neler söylerdiniz?
Kevan Lee, 20’lerindeki kendini ve yıllar içinde edindiği deneyimlerle bugüne gelen 30’larındaki kendiyle karşılaştırarak, ne tür bir değişim geçirdiğine odaklanıyor. Hangi özellikler Kevan için önem kazandı? Yaratıcılık zaman içinde önem kazanan bir süreç ve özellik haline gelmiş. Ve 20 yaşındaki kendine önerilerde bulunduğu konu hep yaratıcılıkla yakından ilgili olmuş.
İşte, Kevan’ın genç kendine önerileri;
1. Sen de herkes kadar yaratıcısın.
Birçok insanın ‘ben o kadar da yaratıcı değilim’ dediğini duyarsınız. Bu doğru değil! Sen yaratıcısın, açık yürekli, yoktan var eden, pırıl pırıl bir insansın. Yaratıcılığın ille edebiyat ve sanatla bağlantılı olması gerekmiyor. Senin yaratıcılığın çok farklı şekillerde ve alanlarda kendini gösterebilir. Ebeveynlik, ilişki kurmak, dolap düzenlemek, problem çözmek, ayakkabı bağlamak, yemek pişirmek vs. gibi birbiriyle hiç alakası olmayan günlük konulardan, kimsenin aklına gelmeyen alanlardan örnekler gösterilebilir. Herkes ama herkes yaratıcı olabilir. Sevdiğin, ilgini çeken bir konuda farklı birşeyler yap. Yaratıcılık kıvılcımları en basit formuyla içinde alevlenmeye başlayacaktır.
2. Yaratıcı bir işin veya hobinin gücünü hiçbir zaman küçümseme.
Yaptığın iş yaratıcılığını besliyor mu? Hayatının bazı bölümlerinde işin yaratıcı olmana imkân vermeyebilir. İşleri para kazandıran ve ruhunu besleyenler olarak ayırmak ve bu iki grubu dengelemek önemlidir. Bazı işler para kazanmana, günü kurtarmana yardım eder, diğerleri keyif alarak yaptığın, işini yaparken yeni şeyler öğrenip kendini geliştirdiğin işlerdir. İşi tamamladığında karşına çıkan ürünle gurur duyarsın. Kimi zaman hayatının belli dönemlerinde sıkıcı işlerin esiri olur, hafta sonlarını yaratıcılığını körükleyecek aktivitelerle doldurursun.Özgürce kendini ifade edeceğin sanatsal aktivitelere katılır, kafa dengi arkadaşlarla düşüncelerini paylaşırsın. Duygusal yönlerini farklı kitapları okuyarak, seyahatlere çıkarak, yeni insanlarla sohbet ederek zenginleştirirsin.
Psikolojik araştırmalar bu gibi yaratıcı açılımları desteklemekte. Örneğin, San Francisco eyaletinin, çalışanların genel ruh halini ve performansını ölçümleyen bir çalışmasında, yaratıcı işlerde çalışanlar ve yaratıcı hobiler veya yan işlerle hayatlarını renklendirenlerle, sıkıcı monoton işlerde çalışanlar arasında büyük farklar olduğu saptanmıştır. Bu farkların başında, yardımcı olmak, grup çalışmasına açık olmak ve kendi işlerinde yaratıcı çözümlere başvurmak gelmektedir. Yan projeleri ve hobilerini işlerinin aksine, kafanı boşaltacak, riski az, baskısı az, yapmayı çok sevdiğin şeylerden seçmelisin.
3. Yaratıcılığa zaman yarat; aynı saatte, her gün.
Eğer daha yaratıcı fikirler üretmek istiyorsan, daha fazla sayıda fikir veya çözüm önerisi geliştirmek ve daha etkili bir yaratma sürecini uygulamaya geçirmek istiyorsan, planla ve pratik yap.
Takvimine “yaratıcılık zamanı” bölümü ekle ve hergün bu zamanı yaratmaya ayır. Pratik yap ki yaratma süreci kaymak gibi kaysın. Fikirler yeni fikirleri doğursun.
Sanatçıların ve yazarların bahsettiği ilhamı bekleyerek zaman öldürme, çalış. Belki ilham denilen o parlak fikirler yaratıcılığa ayırdığın zamanda gelmeyecek, günün en olmadık zamanında aklına harika bir fikir geliverecek ancak günlük yaratma sürecinin bu ilhamda çok önemli bir payı olacak. Farklı fikirlerin ön çalışmasını bu yaratma süreçlerinde yapıyor olacaksın, günün geri kalanında bilinçaltın bu fikirlerin üzerine işliyor olacak. Sonra, belki saatler, belki günler sonra birden o romantik bir şekilde ilham adını verdiğin şey gelecek, kapını çalacak. Sen bilmesen de, asıl tohumlar yaratma rutininde ekilmiş olacak. Beyin aktivitelerini hızlandıracak çalışmaları geciktirme, hemen yaratıcı zamanının adını kur. Sabah mı daha net düşünebiliyorsun? Her sabah yarım saatini beyin fırtınasına ayır. İstersen yürüyüş yaparken düşün, istersen çalışma odanda. Gece 12’den sonra mı en parlak düşünceler kapını çalıyor? 12-12:30 arası yaratma zamanın olsun. Adını koy ve usanmadan hergün fikir üret.
4. Limitlere sıkı sıkıya sarıl.
Hep tam tersi düşünülür ama aslında limitler insanı daha yaratıcı olmaya iter. Sonsuz, uçsuz bucaksız bir ufka baktığında nereye gideceğini tayin etmek daha zordur. Oysa ufukta görünen kara parçaları veya deniz varsa, yönünüdaha kolay belirlersin. Kendi çevrende olan kısıtlamalar da benzer rotalar çizmende rol oynar. Kısıtlamalar zaman, kaynaklar veya enerji gibi çeşitli formlarda düşünülebilir. Twitter buna en güzel örneklerden biridir. Sadece 140 karakterde kendini ifade etmen beklenir. Kimi 6 kelime ile hatıralarını kaleme alır, kimi kitabını 5 kelimede tanıtır, bir diğeri güncel politik olaylarla ilgili gelişmeleri sıcağı sıcağına anlatır. Zaman kaybına, kelimeleri allayıp pullamaya yer yoktur. Herkes Twitter’da sadede gelir. Twitter’i en iyi kullananlar, 9 dakikaya en muhteşem başarılarını sığdıran TED konuşmacılarıdır, ham mumlardan birkaç dakika içinde bin bir şekil çıkaran zanaatkârlardır. Her koşulda, her kısıtlama içinde yaratıcılığa yer vardır.
5. Denemek ve başarısız olmak her zaman denememekten iyidir.
Birşeyler yaratmaktan seni ne alıkoyuyor? Bir düşün.
Birçoğumuzu alıkoyan yegâne şey “korku”dur. Yarattığımız şeyin, yeteri kadar iyi, farklı veya yeni olmaması korkusu. Yaratma sürecinde bu korkuyu yenmek en büyük adımdır. Öncelikle kendi kendine şunu söyle: Başarısız olmakta hiçbir sorun yok. Aslında, saçma sapan, garip, çirkin birşey yapmanın kimseye zararı yok. Diğer insanların ne yaptığının veya düşündüğünün hiç önemi yok. Önemli olan sensin ve senin yaratıcılığın.
CognitiveSurplus adını verdiği kitabında ClayShirky yaratma işleminin, en aptal şeyi yaratsan da, önemli bir başarı olduğunu vurgulamakta. En saçma sapan gereksiz şeyi üretsen dahi, üretim sürecinin içine girmiş oluyorsun. Yaratıcı işlerde devasa bir spektrum var, vasatın altından olağanüstü ürünlere giden geniş bir aralık. Vasatın altı yaratıcılık çalışmalarının da spektruma dâhil olduğunu unutma. Vasattan iyiye minik adımlarla ilerleyebilir, yaratıcılığını zaman içerisinde geliştirebilirsin. Asıl uçurum, hiçbirşey yapmamakla birşeyler yapmak arasında.
6. En iyi fikirlerini çöpe atmaya hazır ol.
Yazarlar arası sıkça kullanılan bir deyim vardır: en sevdiğin fikirleri öldür. Gerektiğinde en iyi fikirlerini feda etmeyi bilmelisin. Bazen muhteşem fikirler çok büyüktür, fikri okuyucuya bütünlüğüyle aktaramazsın. Büyüklüğünü kendi kafandaki ihtişamıyla gösteremeyince de, olan olur, o muhteşem fikir vasata indirgenir. Bunu hissettiğin anda, fikri öldür. Yeni fikirlere zihninde yer açılsın.
7. Tüm fikirleri, içerikleri, okuduklarını, gördüklerini sünger gibi içine çek.
Sünger gibi içinde yaşadığın kültürü içine çek. Farklı şeyler deneyimle. Neyi sevip sevmediğine kendi deneyimlerinden yola çıkarak karar ver. Kendi zevklerini, sevdiklerini, sevmediklerini deneme yanılmayla keşfet. Bu yolda kendi yaratıcılığınla ilgili de birçok şeyin ayrımını yapıyor olacaksın.
8. Sana ilham veren şeyleri topla.
İlham kaynaklarını bul ve topla. Bazılarına insanlar, bazılarına yerler veya objeler ilham verir. Senin için ilham kaynağı neyse onu yanında götür veya ilham almaya oraya veya o kişinin yanına git. Ne zaman aklına harika bir fikir geldi, al notunu. Telefonun, not defterin, ajandan… Ne işe yarıyorsa senin için, onu kullan.
9. Yaratıcılık bağlantılar kurmaktan ibaret.
Yaratıcılık, deneyim ve bilgi arasında akıllı ve mizaha yer veren bağlantılar kurmak demek. Yaratıcı insanlara birşeyi nasıl yaptıklarını sorduğunda, gördüm, aklıma geldi veya bu zaten böyleydi ben sadece yardımcı oldum gibi basit cevaplar olduğunu göreceksin. Farklı deneyimleri gene farklı bir platformda biraraya getirmekten ibaret yaptıkları.
10. Başkaları senden daha iyi olacak ve bu aslında iyi bir şey.
Bazen başka birinin senden daha iyi bir iş yaptığını görünce herşeyi bırakıp gitmek istersin. Aslında, senin o odadaki veya şirketteki en iyi çalışan, en yaratıcı veya en akıllı kişi olman iyi bir şey değildir. Eğer senden daha parlak kişilerle aynı odada olursan, onların yetenekleri, düşünce üretme şekilleri, konulara yaratıcı yaklaşımları seni de bambaşka yerlere götürecektir. Çevreni sana ilham verecek, yeteneklerini tam potansiyel kullanmana destek olacak kişilerle donat.
11. Ve de herşeyden önemlisi SEVDİĞİN ŞEYİ yarat.
Belki de genç bana vereceğim en değerli tavsiye: “Ne seviyorsan, onu yarat” olacaktır. Seni mutlu eden, motive eden, hayatına renk katan şeyler tasarla. Ne yaparsan yap, sevdiğin bir şey olsun.
Bu yazı Dünya Gazetesi'nin Değişim Yelpazesi köşesinde 14.07.2015 tarihinde yayınlanmıştır.