Başarılı Olmak için Ürününüzün Hikâyesini İyi Anlatın
Datassist’in katkılarıyla 20 Ekim 2015 tarihinde Dünya Gazetesinde yayımlanmıştır.
Bir ürünün başarısını o ürünün hikâyesi belirler. Sizin ürününüzün hikâyesi nedir? Nasıl daha etkili, ilgi çeken ve akılda kalan bir hikâye anlatabilirsiniz?
Konuşmak, fikirlerimizi aktarmak için her gün başvurduğumuz bir yöntem. İşle ilgili fikirlerimizi açıklamak, ürün veya hizmetlerimizi yatırımcılara veya müşterilerimize anlatmak için belki birkaç dakikamız var. İlk dakikada net bir tablo çizip ilgilerini çekebildiniz mi ne ala… Yoksa sözleriniz pek de bir anlama gelmeyen laf kalabalığının önüne geçemiyor. İyi bir anlatım ya işinizi bağlayacak ya da çöpe atacak. O zaman hiç zaman kaybetmeyin, konuşma yeteneğinizi geliştirmeye bakın.
Konuşma tarzınız ve ürününüzle ilgili anlattığınız hikâye, temsil ettiğiniz ürün, marka veya kurumla ilgili en önemli bağlantınız. Kısacık zamana sığdırabildiğiniz yalın ve size özel hikâye açık, ilgi çekici ve bir sonraki detaylı konuşmaya davet eden nitelikte olmalı. Yeni müşteri, danışman veya yatırımcının kafasında ışık yanmalı, ayrıntıları merak ettiğinden karşınızdaki size sorular sormalı. Kafası karıştığı ya da iş planınızın yürüyüp yürümeyeceğini sorguladığı için değil, bu güzel fikri nasıl hayata geçireceğinizle ilgilendiği için konuyu irdelemeli karşınızdaki. Çoğu zaman fikrinizi ilk 5 dakikada satamazsanız, karşınızdaki fikrinizi çürütmek için soru sormak yerine, kibarca konuyu kapama yoluna gider. Bu sayede, ne kendi zamanını ne de sizin zamanınızı kaybetmeden yoluna devam eder.
Bir ürünün başarısını o ürünün hikâyesi belirler. Sizin ürününüzün hikâyesi nedir? Nasıl daha etkili, ilgi çeken ve akılda kalan bir hikâye anlatabilirsiniz?
Konuşmak, fikirlerimizi aktarmak için her gün başvurduğumuz bir yöntem. İşle ilgili fikirlerimizi açıklamak, ürün veya hizmetlerimizi yatırımcılara veya müşterilerimize anlatmak için belki birkaç dakikamız var. İlk dakikada net bir tablo çizip ilgilerini çekebildiniz mi ne ala… Yoksa sözleriniz pek de bir anlama gelmeyen laf kalabalığının önüne geçemiyor. İyi bir anlatım ya işinizi bağlayacak ya da çöpe atacak. O zaman hiç zaman kaybetmeyin, konuşma yeteneğinizi geliştirmeye bakın.
Konuşma tarzınız ve ürününüzle ilgili anlattığınız hikâye, temsil ettiğiniz ürün, marka veya kurumla ilgili en önemli bağlantınız. Kısacık zamana sığdırabildiğiniz yalın ve size özel hikâye açık, ilgi çekici ve bir sonraki detaylı konuşmaya davet eden nitelikte olmalı. Yeni müşteri, danışman veya yatırımcının kafasında ışık yanmalı, ayrıntıları merak ettiğinden karşınızdaki size sorular sormalı. Kafası karıştığı ya da iş planınızın yürüyüp yürümeyeceğini sorguladığı için değil, bu güzel fikri nasıl hayata geçireceğinizle ilgilendiği için konuyu irdelemeli karşınızdaki. Çoğu zaman fikrinizi ilk 5 dakikada satamazsanız, karşınızdaki fikrinizi çürütmek için soru sormak yerine, kibarca konuyu kapama yoluna gider. Bu sayede, ne kendi zamanını ne de sizin zamanınızı kaybetmeden yoluna devam eder.
Tabii ki fikriniz parlaksa, onu daha etkileyici bir şekilde, fikre inanarak anlatabilirsiniz. Eğer fikrinizden emin değilseniz, yerine oturmayan şeyler varsa, kendinizden emin olmanız daha zor olabilir. Ancak iş planını ve fikri iyi sunmak iş fikri kadar önemlidir. Çok parlak bir iş fikrini vasat bir sunumla mahvedebilir veya ortalama bir iş fikrini harika bir sunumla farklı seviyelere taşıyabilirsiniz. İyi bir anlatımın başarısı, kişisel, akıcı, etkili ve karşımızdaki dinleyiciyle bağlantı kurma özelliklerine sahip olmasında gizlidir. Tüm bu özellikleri bir araya getirebilmek için ise, topluluk önünde ve birebir etkili konuşma yetisinin gelişmiş olması gereklidir.
Eğer kendinizi bu konuda geliştirmek istiyorsanız, inc.com’un bir araya getirdiği bu yedi maddeye dikkat edin.
1. Fikrinizi bir çocuğa anlatın.
Alın karşınıza 10 yaşındaki oğlunuzu, yeğeninizi ve iş fikrinizi ona anlatın. Az terim kullanarak, mümkün olduğunca basit ve kısa cümlelerle kendinizi ifade edin. Çocukların gerçek dünyada az deneyimi olduğu gibi, onlar için kelimeleri basitleştirmeniz gerekir. Yani, kulağa karmaşık gelen, anlamı herkese ve duruma göre değişen o cafcaflı kelimelere veda edin. Yalın, taze, 10 yaşındaki bir çocuğun rahatlıkla anlayacağı bir dilde iletişim kurun. Konuşmanızı ne kadar basitleştirirseniz, mesajınızı o kadar kuvvetlendireceğinizi ve ne kadar az kelime kullanırsanız, o kadar net olacağınızı sakın unutmayın. Genç dinleyicinizle pratik yaparken konuşmanızın bitiminde kendisinden size soru sormasını isteyin. Nereleri çok iyi anladığını, nereleri tam olarak anlamadığını net olarak görmüş olursunuz. Konuşma metniniz üzerinde çalışırken de, bu noktaları daha farklı bir şekilde anlatmaya özen gösterebilirsiniz.
Dinleyicilerinize ısınmanız, onların da size ısınması gereklidir. Yoksa vermek istediğiniz mesajı tam olarak alamayabilirler. Hiçbir zaman bir yabancının yanına gidip ısınma konuşması yapmadan konuya girmeyin. Önce havadan, bulunduğunuz yerden veya giyindiğiniz kıyafetten konu açın. Bu sayede bir şeyi satma telaşı olmadan kişinin nelerden hoşlandığını, tarzı ve karakteriyle ilgili ipuçları edinmiş olursunuz. Hiç tanımadığınız insanlarla arkadaşça, akıcı ve iki tarafın da keyif aldığı sohbetler kurmak buzları kıracak, karşınızdakilerin de size sempati duymasını sağlayacaktır. Her gün yeni insanlarla minik sohbetler başlatmayı deneyin. Gitgide daha rahat sohbet konusu bulacak ve doğal bir şekilde konuşacak hale geleceksiniz.
3. Ana konuları not edin.
Yazılı egzersizler zihninizin görsel olarak uyarılmasına ve bilgileri aklınızda daha kolay tutmanıza destek olur. İş fikrini anlatımınız kafanızın içindeyken size mükemmelmiş gibi gelebilir ancak kâğıda döktüğünüzde, önemli bir noktayı atladığınızı fark edebilirsiniz veya pek de önemli olmayan bir ayrıntıyı 5 dakikalık konuşmanız içine almış olabilirsiniz. Yazın, çizin, fikirlerinizi daha etkili ifade etmenin yolunu şemalarla, fikirler arası bağlantılar kurarak, üzerinde düşünerek, geliştirin. Yazıya dökmek aklınızdakileri görünür kılacak, somutlaştıracaktır. Bu sadece, kendi sözlerinize daha tarafsız ve analitik yaklaşma şansı bulmanızı sağlayacaktır.
4. Postürünüzü düzeltin.
Kendinizi ve ürününüzü anlatırken postürünüz çok da önemli değilmiş gibi düşünülebilir ancak ilk izlenim oluşturma konusunda son derece önemlidir. Dimdik kendinden emin bir duruş, diksiyonunuzun net ve akıcı olması, anlatımınızı büyük ölçüde etkiler. Dik, omuzlar geride, elleriniz iki yanınızda – kesinlikle ceplerde değil – bir duruş sizi kendinden emin, rahat ve konuya hakim gösterecektir. Konuştuğunuz kişilerin gözlerinin içine bakmanız ve konuşurken nefesinizi iyi ayarlamanız karşınızdakilerin güvenini kazanmanıza yardımcı olacaktır.
Hazırladığınız konuşmayı birebir aynı kelimelerle pratik etmeyin. Bir süre sonra kendinizi robot gibi hissedersiniz. Bunun aksine bilinçli bir şekilde kelimelerle oynayarak ifade etmek istediğinizi farklı kelimeler kullanarak, farklı üsluplar deneyerek ve farklı açılardan ana noktalara temas ederek daha özellikli bir hale getirebilirsiniz. Bu sayede otomatikleşmiş, ruhunu kaybetmiş bir konuşma yapma tuzağına düşmez, daha natürel, daha kendiniz gibi bir konuşma yaparsınız.
6. Hızınızı iyi ayarlayın.
İnsanların konuşma hızları farklılık gösterebilir. Kimi çok daha hızlı konuşur, kimi tane tane. Sizin anlatımınızın hızı nasıl olmalı? Ne çok hızlı, ne çok yavaş. Ne dinleyicilerinizin sizi takip etmesini güçleştirecek bir hızda olmalı, ne de onları sıkıntıya boğacak yavaşlıkta. Siz kendinizi hangi hızda rahat hissediyorsunuz? Konuya buradan girin. Çok yavaş konuşuyorsanız, biraz daha hızlı konuşmaya odaklanın. Eğer heyecanla çok hızlı konuşuyorsanız, yavaşlayın, cümleler arasında esler verin. İnsanın kendi kendini dinlemesi ve yorum yapması çok zor olacağı için, üçüncü bir kişinin fikrini alın, konuşmanızı onun önünde yapın ve geribildirim isteyin. Her söylediğiniz anlaşılıyor mu? Konuşmanız akıcı mı? İlgi çekici mi? Tonlamanız nasıl? Neler farklı yapılabilir? Birden fazla kişinin görüşünü alırsanız, daha sağlıklı olacaktır.
7. Anlatımınızı kaydedin.
Kendi anlatımınızı videoya alın veya sesinizi kaydedin. Belli kelimeleri tekrar ettiğinizi, tikleri, sessizlikleri… Konuşma tarzınızla ilgili daha önce hiç fark etmediğiniz şeyleri göreceksiniz. Hangilerini değiştirebilirsiniz? Mesajınızı daha net bir şekilde verebilmek için, neleri yapmalı veya yapmamalısınız? Örneğin, konuşmanın bir kısmında olması gerektiğinden fazla bir süre sessiz kalıyor olabilirsiniz veya belli bir cümleden sonra omuzlarınızı indiriyor, vücut diliniz ile ilgisiz görünüyor olabilirsiniz. Kayıt altına aldığınız görüntüyü inceleyin, konuşmanızın akıcılığının bozulduğu her bir saniyesini etüt edin ve düzeltmek için harekete geçin.
Mükemmel bir anlatıma ulaşmak için, dinleyici kitlenizi genişletin ve deneme konuşmaları sırasında bol bol geribildirim almaya bakın. Dinleyicilerinizin yaptıkları yorumları kişisel olarak algılamayın. Onların uyarıları sayesinde anlatımını geliştirebilir ve başarı şansınızı arttırabilirsiniz.
Bu yazı Dünya Gazetesi'nin Değişim Yelpazesi köşesinde 20.10.2015 tarihinde yayınlanmıştır.